DR. ALİ DEMİREL
Soru: “Abi ben 15 yaşındayım. Ailemle beraber Hollanda’da yaşıyoruz. Öyle zannediyorum ki, en hor kullandığım değerlerimden bir tanesi zaman. Bu konuda bana neler tavsiye edersiniz? Adım gibi biliyorum, elden çıkınca kazanılmayan tek sermaye zaman. Ama olmuyor işte. Zamanımı iyi kullanamıyorum. Ben nerede hata yapıyorum?” (Mehmet)
Ah Mehmedim ah! Ne güzel söylemişsin. Evet, elden çıkınca kazanılmayan tek sermeye zamandır. Aslında zaman iyi bir planlama neticesinde öyle genişler, içine o kadar şey sığar ki... İsraf edilince de olanca hızıyla akıp gider.
Sermaye deyince aklıma ne geldi?
Eskiden buzdolabı diye bir icat bilinmiyordu. İçecekleri soğutmak için kilo ile satılan buzlar, bilhassa Ramazanlarda büyük ilgi görürmüş. Sıcak bir günde, Allah dostlarından birisi, talebeleriyle şehirde dolaşırken, bir buz satıcısına rastlar. Satıcı:
- Ey Müslümanlar, sermayesi eriyip akan bu adama merhamet ediniz, diye buzlarını satmaya çalışıyordur.
Satıcının bu sözlerini işiten Allah dostu, aniden bayılıp yere düşer. Yanındakiler, kendisini gölge bir yere taşırlar. Daha sonra kendine gelen hocalarına bayılma sebebini sorarlar.
Allah dostu, satıcının eriyip giden buzlarında kendi hayatını görmüştür. Küçük sermayesinin ziyan olmaması için çırpınıp duran satıcı, ona insanların milyarlarla ölçülemeyen ve milyarlarca yıllık mutluluklarına vesile olabilen ömür sermayelerini, nasıl boş yere eritip yok ettiklerini hatırlatmıştır.
Ana sermayemiz: Sıhhat ve zaman
Yüce Rabbimizin biz kullarına bahşettiği en büyük sermaye şüphesiz zaman nimetidir. “İki nimet vardır ki, insanlardan çoğu bu nimetleri kullanmakta aldanmıştır: Sıhhat ve boş vakit” hadis-i şerifiyle Peygamber Efendimiz, boş zamanı büyük bir nimet olarak tanımlamış ve bizleri zaman sermayemizi iyi değerlendirmemiz konusunda uyarmıştır.
Şimdi düşün Mehmet. Baban sana mutlaka harçlık veriyordur. Harçlık senin sermayendir. Elbette onu har vurup harman savurmuyorsundur. Onu koruyor ve ihtiyacın oldukça harcıyorsundur.
Aynen bunun gibi zaman da sermayendir. Harçlığını korumak için nasıl dikkatli oluyorsan zamanını korumak için ondan daha dikkatli, daha hassas olmalı ve o zamandan hem bu dünya, hem de öte dünya için en iyi şekilde istifade etmesini bilmelisin.
Bir büyüğümüzün ifadesiyle, insan ticaret yapan bir iş adamı gibidir. Sermayesi ise sıhhat ve zamandır. Çünkü bu ikisi kazanç ve başarı araçlarıdır. Bunlar iyi değerlendirilemediği takdirde de ana sermaye yitirilmiş olur.
Kendinle randevulaş!
Eminim şimdi diyeceksin ki, peki o zaman zamanımı nasıl en iyi şekilde değerlendireyim, ne tavsiye edersiniz? Sana diyeceğim şey iki kelime Mehmet: Kendinle randevulaş. Evet yanlış okumadın, kendi kendinle randevulaş.
Nasıl mı? Şöyle, önce yapılacak işlerini parçalara böl ve her birine bir zaman sınırı koy. Sonra da kendinle randevulaşarak o parçayı kararlaştırdığın gün ve saat içinde hallet.
Mesela yapılacak işlerini sayalım:
Ders çalışma, Kur’an okuma, oyun oynama. Arkasından bu işlere ayıracağın zamanı belirle.
Ders çalışma bir saat, Kur’an okuma yarım saat, dil öğrenme kırk beş dakika vs. Sonra da kendinle randevulaş. Pazartesi akşamı saat altıda kendimle randevum var.
Bir saat ders çalışacağım, ardından ise kırk beş dakika test çözeceğim, daha sonra ise yatmadan önce yarım saat Kur’an okuyacağım. Bu şekilde diğer günlerini de planlayabilirsin.
Evet Mehmedim, başarı için zamanın iyi planlanması çok önemli. İradeni kullanarak zaman sermayeni çok iyi değerlendir lütfen.
Sözlerimi Peygamber Efendimiz’in konumuza ışık tutan ifadeleriyle noktalıyor, Seni Rabbime emanet ediyorum:
“Her doğan yeni gün insana şöyle seslenir: Ey Ademoğlu! Ben, yeni yaratılmış bir günüm ve senin yaptığın işlerine şahidim. O halde, beni, hayır işleyerek iyi değerlendir ki, lehine şahitlik edeyim. Zira ben kıyamete kadar bir daha geri gelmem.” (Kenzü’l-Ummâl, 15/336)