Amerikan'nın ünlü haber kanalı FOX News'te Hollie McKay imzalı bir haber yayınlandı. Hizmet hareketine mensup olduğu iddiasıyla hapishanedeki anneleri ve çocukları haberleştiren Hollie McKay Türkiye'den baskılardan dolayı ayrılmak zorunda kalan annelerle de röportaj yaptı..
işte o haberin detayı..
Geçtiğimiz yıl 32 yaşındaki anaokulu öğretmeni ve iki çocuk annesi Ayşe çocuklarını öperek okula gönderdiğinde İstanbul’da karlı bir ocak sabahıydı. Çocukları ile kapının önünde vedalaşmadan önce yedi polis memuru tarafından etrafı sarıldı, terör örgütü üyeliği ile suçlanan Ayşe elleri kelepçelenerek götürüldü. Tutuklandıktan iki ay sonra Ayşe’nin dört yaşındaki oğlu Ali’yi yanına alması ile küçük Ali de demir parmaklıkların arkasında yaşamaya başladı.
Türkiye’de Bebekler Hapishanede
Ayşe yaşadıkları diğer dört ayı anlatırken korku filmi ifadesini kullanıyor. 10 kişilik koğuşta 23 kişinin kaldığını söyleyen Ayşe çocukların aşı olamadığını ve bazı çocukların kaynar suda yandığını anlatarak sözlerine devam ediyor. Bebeklerin gece ağlamalarını da hala travmatik bir şekilde hatırlıyor.
Yunanistan’daki mülteci kampında Fox News’e verdiği röportajda “Her sabah oğlumla beraber koğuşu kaplayan yüksek sesli bir çocuk ağlaması ile uyanırdık” diyen Ayşe koğuşun çocuklar için çok tehlikeli bir yer olduğunu anlatıyor. Demir ranzaların bulunduğu koğuşlarda pek çok bebek kafasını demirlere çarpıyordu. Koğuşlarında yürümeyi yeni öğrenen bir bebeğin başını şiddetli bir şekilde ranzaya çarptığını hatırlayan Ayşe Hanım o zamanların kendisi için gerçekten çok zor olduğunu söylüyordu.
Ayşe ve en küçük oğlu Ali Yunanistan’a kaçmadan önce aylarca cezaevinde kaldı
Ayşe ve oğlu Ali’nin durumu emsalsiz. Hükümet raporları, diğer resmî kurum raporlarına göre Ağustos 2017 itibariyle 6 yaşından küçük 668 bebek annesi ile beraber tutuklu bulunuyor. Bu çocukların %23’ünü ise bir yaşının altındaki bebekler oluşturuyor.
6-18 yaşları arasındaki yüzlerce çocuk da tutuklu.
Türkiye Adalet Bakanlığı tutuklu çocuklar hakkında daha düşük bir rakam belirterek 6 yaşından küçük 560 çocuğun hapishanede olduğunu ifade etti.
Darbe girişimi sonrası yüzlerce çocuk ve bebek cezaevinde bulunuyor. ( Courtesy of the Platform for Peace and Justice (PPJ) ve Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı (JWF))
Temmuz 2016’da Recep Tayyip Erdoğan aleyhine gerçekleşen darbe girişimi sonrası yüz binlerce insan ile beraber pek çok anne ve çocuğu tutuklandı. Darbe girişiminden itibaren yürürlüğe giren olağanüstü hal yönetimleri Fethullah Gülen ve Hizmet hareketi ile bağlantılı olduğu düşünülen hemen herkesin tutuklanmasına zemin hazırladı.
İngiltere merkezli bir dış politika düşünce merkezi olan Henry Jackson Society Başkanı Dr. Alan Mendoza “medeni toplumlarda cezaevinde çocuklar olmaz” diyerek anne ve çocukların haklarında bir suçlama olmadan tutuklanmasına “hukukun taklidi” politikası adını vererek bu muamelenin masum çocukların hayatlarında kalıcı etkiler bırakacağını ifade ediyor.
Türkiye’nin bu politikasına yönelik bir diğer eleştiri ise tutuklu anne ve çocukların toplu bir suçun mağdurları olmaları.
Türk hapishanelerindeki bebekler ( Courtesy of the Platform for Peace and Justice (PPJ) ve Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı (JWF))
Washington D.C. merkezli fayda amacı gütmeyen bir düşünce kuruluşu olan the Foundation for the Defense of Democracies’de araştırmacı olan Merve Tahiroğlu “Darbe girişiminden itibaren tutuklu olan anne ve çocuklar ile ilgili bir diğer çarpıcı durum da bu şahısların kendileri şüpheli olmadığı gibi şüphelilerin eş ve çocukları olduğu gerçeğidir. Bu durum topu cezalandırmanın bir örneğidir. ”
Türkiye üzerine araştırma yapan Belçika merkezli bağımsız insan hakları grubu Barış ve Adalet Platformu (Platform for Peace and Justice, PPJ) Başkanı Ugar Tok ise “Türkiye’de bir kadın mahkemeye çıkarılana kadar 6-10 ay tutuklu kalıyor. Bu zaman zarfında hükümet mahkûmların avukat erişimini kısıtlayarak mahkûmların kendi savunmalarını yapmasına sebep oluyor” dedi.
Dünya Hapishane Özeti (World Prison Brief) raporlarına göre geçen sene ekim ayından başlamak suretiyle Türkiye’de tutuklu mahkûm sayısının %4,4’ünü kadın mahkûmlar oluşturuyor. Parmaklılar ardındaki kadın mahkûm sayısı ise resmî rakamlara göre 10,000 iken Tok bu sayının 17,000’e kadar çıkabileceğini söyledi.
İzmir’de yaşayan 34 yaşındaki üniversite hocası Kam Ekim 2016’da tutuklandı. Kendisine gösterilen gerekçe ise binlerce diğer mağdur gibi Gülen hareketi ile bağlantılı Bank Asya’da hesaba sahip olması idi. Yedi aylık oğlu ve diğer iki bebek ile birlikte bebeklerin yerde emeklemesinin dahi yasaklandığı bir hücrede kaldı. Oyuncakların da yasaklanmış olduğunu söyleyen Kam ayrıca temiz suya ulaşma imkânlarının da olmadığını söyledi.
Kam şu an ailesi ile birlikte sığınmacı olarak bulunduğu Almanya’da Fox News’e vermiş olduğu röportajda cezaevinde geçen günlerini “Biz hepimiz adeta terörist gibi muamele gördük, izole edilmiştik. Bebeğim ile beraber hücrede kaldım, 11 yaşındaki diğer oğlumdan ayrıydım; daha kötü ne olabilirdi bilmiyorum. Oğlumu her gördüğümde değişiyordu” sözleri ile dile getirdi.
Fox News tarafından gösterilen mağduriyetlerin özet ve fotoğrafları uluslararası insan hakları kuruluşları ve avukatlar tarafından bu zalim istatistikleri açığa çıkarmak amacı ile paylaşıldı. Hala cezaevinde bulunan bebeklerin hiç bir oyun alanı olmayan cezaevlerinde yerde çekilmiş fotoğraflarını, kadınlara yapılan kötü muamelenin boyutlarını gözler önüne seren fotoğraflar ve tutuklanmadan önce gülümseyen çocukların fotoğraflarını gösterdiler.
Nurhayat Yıldız 27 yaşında ikiz bebek bekleyen bir anne adayı idi. 29 Ağustos 2016 tarihinde bir Kuzey Anadolu şehri olan Sinop’ta doktor kontrolünden döndüğü sırada otobüse bindikten sonra yapılan aramada tutuklandı. Türkiye’de yasadışı bir oluşum olarak kabul edilen Gülen hareketine mensup olduğu gerekçesiyle tutuklanan Nurhayat Hanım cezaevinde 19 haftalık hamile iken bebeklerini kaybetti.
Nurhayat Yıldız 27 yaşında ikiz bebek bekleyen bir anne adayı idi. 29 Ağustos 2016 tarihinde bir Kuzey Anadolu şehri olan Sinop’ta doktor kontrolünden döndüğü sırada otobüse bindikten sonra yapılan aramada tutuklandı. Türkiye’de yasadışı bir oluşum olarak kabul edilen Gülen hareketine mensup olduğu gerekçesiyle tutuklandı. İddiaya göre telefonuna kriptolu mesajlaşma uygulaması olan ByLock’u indirmişti. ByLock ticari olarak herkesin kullanımına açık bir uygulama olduğu halde Türk hükümeti Hizmet hareketi mensuplarının bu uygulama sayesinde iletişim ağı kurarak darbe girişimini gerçekleştirdiğini düşündüğünden binlerce insanı bu sebeple tutukladı. Yıldız’ın yakın çevresi ise telefonunda böyle bir uygulamanın kesinlikle bulunmadığını ifade etti. Her ne olursa olsun Nurhayat Hanım ilk hamileliğinde 19 haftalık hamile iken 6 Ekim 2016 tarihinde yıkıcı bir şekilde parmaklıklar ardında iki bebeğini de kaybetti.
İnsan hakları savunucusu Nur Türkiye’de cezaevinde yattı.
Washington merkezli Advocates for Slienced Turkey (AST) ile gönüllü çalışan ve bir süre önce California’ya yerleşmiş olan ve Türkiye’de bulunan akrabalarının güvenliği için isminin gizli tutulmasını talep eden Türk aktivist Fox News’e verdiği röportajda “Nurhayat hayallerini kaybetti. Ve şimdi derin ızdırap içinde psikolojik problemler yaşıyor. Nadiren konuşuyor. İkizleri bir daha geri gelmeyecek” dedi.
Türkiye’nin güney sahil şehri olan Mersin’de 7 Şubat 2017’de doğum yaptıktan sadece sekiz saat sonra tekerlekli sandalye ile hastaneden çıkartılarak tutuklanan Filiz Yavuz’un hikâyesine benzer pek çok hikâye de var.
Raporlara göre Türkiye genelinde 6 yaşından küçük 600’den fazla çocuk cezaevinde. ( Courtesy of the Platform for Peace and Justice (PPJ) ve Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı (JWF))
27 yaşındaki Nur Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu bir insan haklarını avukatı. Nur o korkunç 18 Ocak 2017 sabahını “Polis sabah 3’de kapıma geldi. 2008’de yurtta aynı odada kaldığım birilerinin benim ismimi vermesinden dolayı benim terörist olduğumu söylediler” sözleri ile anlatıyor. Nur hanım Eskişehir’deki evinden alınarak karanlık hücreye götürüldü.
Nur kendisini şanslı olarak görüyor. Şiddetli astım ve kalp rahatsızlıklarından dolayı gözaltına alındıktan beş gün sonra hâkim karşısına çıkarıldığı mahkeme tarafından serbest bırakıldı. Ardından ilk fırsatta kaçakçı botuna binerek Türkiye’den ayrıldı. Şu an güven içinde Amerika Birleşik Devletleri’nde yaşayan Nur diğer tutuklu annelere, çocuklarına ve özellikle hamilelik sırasında tutukluluk ve esaretin doğurduğu psikolojik işkence sonucu bebeğini kaybederek annelere verdiği sözü tutmaya çalışıyor.
Türkiye Cumhuriyeti Adalet Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı bu hikâyeler ile ilgili her hangi bir soruyu cevaplamıyor.
Türk yetkililer kadın ve çocukların da olduğu binlerce kişinin tutukluluğunu her fırsatta savunarak ulusal güvenlik için yaşamsal değeri olduğunu dile getiriyor. Ayrıca mahkûmların uluslararası hukuka uygun muamele göreceğini de belirttiler.
Dünya çapında mahkûmların sağlık durumları ile ilgilenen ve kriz merkezleri kuran Uluslararası Kızıl Haç Komitesi (the International Committee of Red Cross) Türkiye’yi artık temsil edemeyeceğini ve monitörlü yapamayacağını söyledi.
Fakat bu durum Türkiye’de yaşanan keyfi tutuklamaları dile getiren pek çok insan hakları grupları adına kaygı uyandırdı. Temmuz 2016’da gerçekleşen darbe girişiminin ardından on binlerce insan tutuklandı. Mahkûmların büyük çoğunluğu darbe girişimine katılmadı ve Amnesty International sözcüsü Fox News’e yaptığı açıklamada kurum incelemelerin suç teşkil eden fiillere yönelik güvenilir bir kanıt bulamadığını ifade etti.