Ahvalnews'te Evren Dede imzasıyla yayınlanan haberde, Selanik Aristotelio Üniversitesi profesörlerinden Yorgos Tsiakalos kişisel Facebook hesabından yaptığı paylaşımda konuya dikkat çekti. Meselenin ve şikayetlerin birçok kez dile getirildiğini ancak yetkili Yunan Bakanların “bu olaylar Yunanistan’da yaşanmıyor, sınırlarımızda her şey normal ve yasal” diyerek problemi geçiştirdiğini anlatan profesör, “Şiddet gören ve uluslararası anlaşmalar ile bizim ülkemizin yasalarının öngördüğü haklardan mahrum bırakılan insanlar yalancı, öte yandan şiddet uygulayanlar ise dürüst olarak gösteriliyordu. Ancak dün işler değişti” dedi.
Alman devlet televizyonunda yayınlanan REPORT adlı televizyon programında FRONTEX arşivlerinden elde edilen rapor, email ve yazışmalara yer verildi. Gün yüzüne çıkan bu evraklar, defalarca sınırlarda yaşanan ve dile getirilen şiddet vak'alarını doğrular nitelikte.
Yunan profesör de “Sonuç: Şiddet ve geri göndermeler istisna değil aksine rutin ve ‘normal’ bir durum” ifadeleriyle belgelerde 2015-2019 yılları arsında Yunanistan, Bulgaristan, Hırvatistan ve Macaristan’dan elde edilen verilere yer verildiğini kaydetti.
REPORT programının Guardian ve Correctiv ile işbirliği çerçevesinde ortaya çıkardığı veriler, yalanlanması mümkün olmayan resmi veriler. Her ne kadar Bulgar Başbakan “bunlar Bulgaristan’da yaşanmıyor” dese de.
Araştırmalardan ortaya çıkan sonuç, Frontex’in yaşanan olayları “illegal ve kabul edilemez” olarak kayıt altına alsa bile “sorumluluk üye ülkelere ait” diyerek inisiyatif almadığı yönünde.
Yunan Profesöre göre Akdeniz’de ise Frontex göçmen ve mültecileri taşıyan kayık, bot ve teknelerin battığı alanların dışında kalmayı tercih ederek bu şekilde kurtarma çalışmalarına katılmak zorunluluğundan da kurtuluyor. Benzer şekilde Doğu Akdeniz’de bir zeplin kullanan Frontex, bu şekilde sadece mülteci boğulmalarını kayıt altına alıyor ve ayrıca sahil güvenliği bilgilendirmek zorunda da kalmıyor.
Selanik Aristotelio Üniversitesi profesörlerinden Yorgos Tsiakalos “2015 yılından bugüne kadar Meriç’te bunlar yaşanıyor. Eğer izin verirsek yaşanmaya da devam edecek. Meriç ve Ege’de nelerin yaşanacağı bizim kararımıza bağlı. Meriç’te ölümlerin yasını tutmuş olsam bile, insanlığın barbarlığı yeneceğine inanmaya devam ediyorum” ifadeleriyle yazısını noktaladı.