Fethullah Gülen Hocaefendi'nin vefatının ardından hafta boyunca gelişmelere geniş yer veren Yunan gazeteleri, iki katı tiraja ulaşan haftasonu sayılarında Hocaefendi'nin hayat hikayesi ile Hizmet hareketine dair haber-yorum yazıları yayınladı. Yapılan haber ve yorumları Velev derledi.
MİLLAS: “GÜLEN’E MENDERES GİBİ İADE-İ İTİBAR GERİ VERİLECEK”
Haftalık To Vima gazetesine bir makale kaleme alan yazar, romancı ve belgeselci Herkül Millas, 1960 askeri darbesinin ardından idam kararı verilen öldürülen Adnan Menderes örneğini verdiği değerlendirmesinde Gülen’e de onlarca yıl sonra olsa bile iade-i itibarda bulunulacağını söyledi. “Başbakan Adnan Menderes, 1961 yılında gerçekleşen darbenin ardından idam edilmişti. Üstelik kanunlar ve hukuku hiçbir şekilde ihlal etmemişti. 1990 yılında itibarı iade edildi. Bugün adını taşıyan havalimanı ve caddeler hizmet veriyor.” şeklinde yakın tarihten bir hatırlatma ile yazısına başlayan Millas, şöyle devam etti: “Erdoğan, 20 Ekim’de hayatını kaybeden Fethullah Gülen’e “insan kılığında bir şey….” dedi. “Galiba Gülen için de dengeli bir resmi söylem için birkaç on yıla ihtiyaç olacak.”
"ERDOĞAN, MİLLİYETÇİLER VE ORDU GÜLEN’E KARŞI BİRLEŞTİ"
Erdoğan ile Hocaefendi'nin belli bir dönem işbirliği yapıyorlarmış gibi görüldüklerini yazan Millas, esasında ‘derin devlet’i temsil eden Kemalistler ve orduya karşı dini ve siyasi özgürlükler ile liberal politikaların güvencesi için AB ve Batı yanlısı yaklaşımlara destek verdiklerini vurguladı. Millas, bu müştereklerde Hocaefendi ile Erdoğan’ın belirli bir dönem dostluk ve işbirliği inşa ettiklerini savundu.
“Erdoğan’ın partisi 2002’de iktidara gelmesinin ardından entelektüel ‘gülenistlerin’ desteğiyle ‘devlet’ ve özellikle de kurumlardan Emniyet ve Adalet alanında hissedilir değişiklikler oldu. Ancak ülkeyi idare eden aynı zamanda yönetimde kimin olduğuna bağlı.” ifadelerini kullanan Herkül Millas, Hocaefendi ile Erdoğan arasındaki ilk krizin, 31 Mayıs 2010 yılındaki Mavi Marmara’ya dair Türk dış politikası eleştirisinin ardından patlak verdiğini hatırlattı. Yazar, Mayıs 2013’te Gezi Parkı ve Aralık 2013’te ise hükümetin karıştığı ekonomik skandalların ardından iplerin tamamen koptuğunu anlattı.
“GÜLEN HAREKETİ POZİSYONUNU DEĞİŞTİRMEDİ”
Hocaefendi ve Erdoğan’ın farklı dini cemaat geçmişine sahip olduklarının unutulmaması gerektiğini ifade eden Millas, “Gülen destekçileri, ilk pozisyonlarına daha sadık olduklarını gösterdiler.” ifadelerini kullandı.
Darbe girişimini fırsat bilerek Erdoğan’ın devlet yapısını değiştirdiğini yazan Millas, milliyetçiler ve ordu yanlılarının desteğiyle Gülen Hareketi ve Kürtlere karşı ‘terörist’ avına çıktıkları tespitinde bulunarak yazısını tamamladı.
FİMERİDA TON SİNTAKTON: GÜLEN’İN USTALIĞI VE EN BÜYÜK BAŞARISI
Sol kulvarda etkili yayıncılığı ile bilinen Efimerida ton Sintakton gazetesi, haftasonu sayısında İonio (İyonya) Üniversitesi Yönetim Kurulu Üyesi ve hukukçu Prof. Dr. Sotiris Livas’ın kaleme aldığı bir makale yayınladı. Fethullah Gülen Hocaefendi'nin küresel ölçekte bir harekete dönüşen aşamalarını analiz eden Livas, “Gülen’in en büyük ustalığı yereli ulusala, ulusalı küresele dönüştürmeyi başarmasıdır. Batı odaklı, ılımlı, hoşgörülü İslam’ı silinmez bir şekilde Türk tonlarıyla renklendirmiştir.” dedi.
Hizmet Hareketi üzerine akademik çalışmaları ve Hocaefendi'nin kitaplarını Yunan diline kazandırması ile tanınan Prof. Livas, şunları yazdı: “Benim için Gülen’in insani hikâyesinin en önemli yanı, devamlı gelişmeye açık oluşu ve bu yönde değişim geçirmesidir. Erzurum’un küçük bir köyünden çıkan Gülen, merkezi yönetime kulaklarını tıkayarak yaşamı boyunca milyonlarca insanı etkilemeyi başardı. İşletmeler, okullar, diyalog merkezleri, insani yardım kuruluşları kanalıyla neredeyse her ülkede var olan global ölçekte bir hareket kurmayı başardı. Bunun etkisiyle ülkesinin kaderini değiştirdi.”
“GÜLEN GÖNÜLLER/KÖPRÜLER İNŞA EDEN BİR MİMAR”
“Gülen’in öğretilerinden etkilenen insanlar, kendisini ‘gönüller/köprüler inşa eden bir mimar” olarak tanımlıyorlar. Bu kavram çok önemli.” ifadelerini kullanan Livas, “Bu kavram, Türkiye’deki çatlakları, farklı görüşten insanları, şehirli köylü, Batılı veya Anadolu yanlısı herkesi kapsayan bir anlam kazandı.” değerlendirmesinde bulundu.
“KAHVEHANELERDE SADE VATANDAŞA ULAŞTI”
Hocaefendi'nin 1960’lı yıllarda kozmopolit İzmir şehrinden bir imam olarak yolculuğuna başladığını anlatan Livas, “Kemalist bir şehirden dini sohbetleri -bu o dönem Türkiyesi için çok radikal bir fikirdi- kahvehanelere taşımayı bildi. Kahvehanelerdeki dini içerikli bu konuşmalar, binlerce sade vatandaşın gönlünde duygusal bir karşılık buldu.” yorumunda bulundu.
Hocaefendi'nin hikâyesinin ulusal ve küresel çapta en önemli aşamalarından birinin de her millet ve ideolojiden insanla diyalog kurma başarısı olduğunun altını çizen Prof. Livas, her ülkeye yayılan çok sayıda dini ve kültürel kuruluşun ilk defa bu hareket tarafından faaliyete geçirildiğini, 11 Eylül saldırılarını ilk kınayan Müslüman liderin de Hocaefendi olduğunu hatırlattı.
“SİLİNEMEZ TÜRK TONLARIYLA RENKLENDİRDİ”
Akademisyen Livas, makalesini şu cümlelerle sonlandırdı: “Eğitim, girişimcilik, demokrasi, ilerleme, diyalog, hoşgörü gibi batılı kavramlar, Hocaefendi'nin sözleriyle yıkanarak Türkçeleştirildi. Sonuçta bu onun ustalığı, en büyük başarısıydı: Yereli ulusala, ulusalı küresele dönüştürmeyi başardı. Batılı tarzı, ılımlı, hoşgörülü İslam’ı silinmez bir şekilde Türk tonlarıyla renklendirdi.”
TO VİMA: HİZMET’İN GELECEĞİ
Haftalık To Vima gazetesi, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin son yolculuğuna uğurlanmasını cenaze merasiminden bir fotoğrafla okurlarına duyurdu. “Gülenistlerin Türkiye ve yurtdışındaki geleceği” başlıklı analize yer veren gazete, Ortak Değerler İttifakı (AfSV) İcra Direktörü Alp Aslandoğan ile Türkiye’den yorumcu ve gazetecilerin görüşlerine yer verdi.
1922’den bu yana çıkan köklü gazetelerden To Vima, Hocaefendi sonrasına dair Hizmet Hareketi’ni nelerin beklediğini irdeledi. New York merkezli Alliance for Shared Values-Ortak Değerler İttifakı (AfSV) İcra Direktörü Alp Aslandoğan’dan görüş aldı. To Vima, “Aslandoğan, tartışılan Gülen’in halefi kim olacak senaryolarını temelsiz olarak yorumluyor.” diye yazdı.
Aslandoğan, Hocaefendi sonrasına ilişkin en olası senaryonun, yurtdışında faaliyet gösteren NGO ve kuruluşların yönetim kurullarını temsilen bir “İstişare Heyeti” tarafından idare edilmesi görüşünü aktardı.
Hareketin hoşgörü temelinde ılımlı İslam fikrinin temsilcisi olduğunu yazan gazete, Hocaefendi sonrası döneme yumuşak bir geçişe zemin hazırlamak için Hocaefendi'nin ‘aktif rol almadığı’ benzer bir yapının son yıllarda saat gibi çalıştığı değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye’den İdeaPolitik Enstitüsü kurucularından Dr. Ali Tirali ise “Gülenistler, Erdoğan tarafından 2016’daki darbeyle ilişkili görülerek Türkiye’den kovuldular ve adeta kazındılar. Artık ülkede hiçbir etkileri kalmadı ve bundan sonra da olmayacak.” görüşünü savundu.
Gazeteci Murat Yetkin ise “Cemaat içerisinde hangi dengeler kurulursa kurulsun, Gülenistlerin Türkiye’deki etkisi 2016 öncesi gibi hiçbir zaman olmayacak!” yorumunu yaptı.
TA NEA: “FETHULLAH GÜLEN ANISINA”
Yunanistan’ın en çok satan gazetesi Ta Nea, haftasonu sayısında “Fethullah Gülen’in Anısına” üst başlığıyla öne çıkarılan bir makale yayınladı. “Erzurumlu İmam Türkiye’ye damgasını vurdu” spotuyla duyurulan yorum yazısını önde gelen düşünce kuruluşlarından “Yunanistan Avrupa ve Dış Politika Vakfı (ELIAMEP)” Türkiye Masası Başkanı ve Bilkent Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü’nden Doç. Dr. Dr. Ioannis N. Grigoriadis kaleme aldı. Gülen’in Erzurum’dan vefatına kadar geçen hayat hikayesinin analiz edildiği yazıda, “Dış dünyada Gülen Hareketi, hoşgörülü ve Batı dostu bir İslam anlayışının yayılmasında en önemli ortak olarak görüldü” ifadeleri vurgulandı.
Hocaefendi'nin Türkiye’de hem siyasi hem de toplumsal alanda ülkenin son 50 yılına damga vurduğunu yazan Doç. Dr. Grigoriadis, Hizmet Hareketi’nin dinler arası diyalogu yayma çabalarının ABD’nin 11 Eylül 2001 saldırılarının ardından arzu ettiği ılımlı Sünni İslam’ı temsil eden ve Müslümanların karıştığı terörizmi kesin bir dille kınayanlara destek verilmesi yaklaşımıyla örtüştüğünü kaydetti.
“TÜRKİYE’NİN YUMUŞAK GÜCÜYDÜ”
Hareketin yurtdışındaki eğitim faaliyetlerinin Türkiye’nin hem ‘yumuşak gücü’ olarak yayılmasına hem de cemaatin dış dünyadaki bilinirliğine katkı sunduğu ifade edildi.
“HAREKET UZUN YILLAR DEVAM EDER”
Hizmet Hareketi’nin sürdürülebilir geleceğine ilişkin çok net tespitlerde bulunmanın kolay olmadığını belirten Grigoriadis, Hocaefendi'nin halefini belirlemekten kaçındığını aynı zamanda tartışmasız kabul görecek bir liderin de ilan edilmediğini belirtti.
“Türkiye tarihi tecrübesi, bize, kurucu liderin vefatı sonrası dini cemaatlerin dağılmadan çok uzun varlıklarını sürdüremediklerini öğretti” görüşünü dile getiren Grigoriadis, yazısını, “Ancak Erzurum’un bir köyünden çıkan Gülen’in vurduğu damga, Türk siyasetini ve toplumunu uzun yıllar şekillendirmeye devam edecektir.” tespitiyle bitirdi.
KATHİMERİNİ: “ATİNA’DA YAS VAR”
Gülen’in Mirası ve Halefleri (Takipçileri)” başlıklı tam sayfa haber-izlenim yazısına yer veren Yunanistan’ın saygın gazetesi Kathimerini, Atina’da ikamet eden Hizmet Hareketi gönüllüleri ile söyleşiler yaptı.
Hocaefendi'nin yaşamını yitirdiği haberinin buradaki gönüllüleri de derin bir üzüntüye sevk ettiğini yazan gazeteci Marianna Kakaunaki, şu ifadeleri kullandı: “Hayatını kaybettiği duyulunca Gülen destekçileri Atina’daki kültür merkezinde toplandı. Yunanistan’daki Türkiyeli mültecilerin ikinci evi olan bu dernek, geçtiğimiz hafta boyunca kadın ve erkekler tarafından dolup dolup boşaldı. Her gün kadın ve erkekler ayrı ayrı dualar ettiler.”
Gazeteye konuşan Hüsna Hanım ise şunları söyledi: “Hocaefendinin vefatını duyunca buraya koştuk. Acımızı paylaşmak istedik. Sanki bir yakınımızı kaybetmiş gibi üzüldük. Kendisiyle aynı ortamda hiç bulunmadım. Ancak Hizmet’in teşvikiyle eğitimimi tamamladım. Kendisine minnettarım.”
Pigi Derneği’nde Hocaefendi'nin vefatı sonrası tanık olduğu duygusal atmosferi kaleme alan Kakaunaki, “Dernekte tam bir matem havası var. İnsanlar çok üzgünler. Sarılarak birbirlerini teselli ediyorlar. Bazıları ise gözyaşlarına hakim olamıyor.” şeklinde yazdı.
Kültür merkezindeki bu ağır ve sessiz havayı ise Atina’da doğan ve ismini Hocaefendi'nin verdiği 3 yaşındaki Nurullah’ın oyun sesleriyle bozduğunu belirtti.
Pigi Derneği Platformlar Koordinatörü Ercivan Özyer de görüşlerini paylaşanlar arasında yer aldı. Doksanlı yıllarda İzmir’de henüz üniversite öğrencisiyken Hocaefendi'yi tanıdığını anlattı.
“GÜLENİ ÇOK SEVİYORLAR”
Atina’daki Hizmet gönüllülerinin Hocaefendi'yi çok sevdiklerini gözlemlediğini belirten gazeteci, “Bir Peygamber değil ancak Peygamber yolunu bize gösteren kişi” şeklinde görüldüğünü belirtti. Bu insanların Hizmet destekçisi oldukları gerekçesiyle Türkiye’de her şeylerini kaybettiklerine dikkati çeken Kathimerini, yaşanan cadı avına ilişkin bilgiler de aktardı.
Gazeteye hissettiklerini anlatan Gonca Hanım ise ‘Bu kadar çok sevdiği ve emek verdiği memleketinde defnedilemeyeceği için çok üzgünüm.” şeklinde konuştu.
KATHİMERİNİ: GÜLENİ BİNLER YOLCU ETTİ
Kathimerini gazetesi, cumartesi yayınladığı bir diğer haberinde ise Hocaefendi'nin binlerce seveni tarafından son yolculuğuna uğurlandığını yazdı. Büyük bir fotoğrafın kullanıldığı cenaze törenine ilişkin gazete, “Binler, Fethullah Gülen’in New Jersey’deki son yolculuğuna eşlik etti. Din alimi, eski imam, yazar ve Erdoğan’ın düşman olarak gördüğü Gülen, son yıllarda ABD’de sürgünde yaşıyordu.” notunu düştü.
REAL NEWS: KÜLTÜRLERİN BİLEŞİMİ
Haftalık Real News gazetesi de, bugünkü sayısında bir sayfalık haber analiz yazısına yer verdi. Hareket takipçilerinin büyük çoğunluğunun Türkiye ve Amerika’daki en iyi üniversitelerden mezun olduklarını ifade eden gazete, Gülen destekçilerinin dünya genelinde her dinden ve milletten insanlarla diyalog kurabildiklerinin altını çizdi.