AKP, siyasi hegemonyasını inşa ederken merkezdeki büyük rantı dev projelerle sınırlı sayıdaki sermaye gruplarına aktardı. Ancak tabanını oluşturmak için ve TÜSİAD dışında MÜSİAD gibi İslami yapılarda örgütlenen küçük ve orta büyüklükteki sermaye gruplarını da ihmal etmedi. Her iki gruba sermaye transferi yapılmasında en önemli aparat da kamu alımları oldu.
Mal, hizmet ve yapım ihalelerinin belli gruplara aktarılmasını sağlamak için Kamu İhale Kanunu’nda çok sayıda değişiklik yapıldı. Alt mevzuatla da oynandığı için net olarak hesaplanma olanağı kalmadığından “200’den fazla” diye ifade edilen bu değişikliklerin çoğunun adresi belliydi. Hemen hemen her değişiklik belli gruplara rant aktarımını kolaylaştırdı. Bu değişikliklerde en fazla dikkati çeken, istisnaları arttıran ve pazarlıkla alım yapmayı kolaylaştıran düzenlemeler oldu. Bu yöntem daha çok büyük ölçekli alımlarda gündeme geldi.
Bu arada çoğu yerel kökenli olan küçük ve orta ölçekli sermaye gruplarını palazlandıran bir başka yöntem olarak da “Doğrudan temin” öne çıktı. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in de mercek altına alınmasını istediği bu alım şekli giderek daha çok başvurulan, kamu alımları içinde sayısı ve tutarı artan bir yönteme dönüştü.
İSTEDİĞİNDEN İSTEDİĞİNİ AL
4734 sayılı Kamu İhale Kanunu kapsamındaki idarelerin mal ve hizmet alımları ile yapım işleri için düzenleyeceği ihalelerde, açık ihale ve belli istekliler arasında ihale yöntemi temel yöntemler olarak belirleniyor. Bunların yanı sıra neredeyse tüm ihale düzenine egemen hale gelen pazarlık yöntemi ile doğrudan temin yöntemi de yasada tanımlanıyor.
Doğrudan temin, ilan yayımlanması, yeterlilik koşulları aranmaması, teminat alınmaması, ihale komisyonu kurulması zorunluluğu olmaması nedeniyle ihale yöntemleri arasında sayılmayan kelimenin tam anlamıyla en basit alım yöntemi… Kamu idaresinin bir ihtiyacı ortaya çıktığında istediğini çağırarak, teknik koşulları ve fiyatı konuşarak alım yapma olanağı sağladığından en denetimsiz, kamu kaynaklarının en verimsiz ve şaibeye açık şekilde kullanılmasına olanak sağlayan bir yöntem. Ayrıca 2003 yılında 4964 sayılı Kanunla yapılan değişiklikle ihale usulü olmaktan çıkarıldığı için de ihale yöntemi sayılmadığından ihalelere ilişkin hukuki yollara başvurulması da mümkün olmayan bir yöntem… Tek ve en önemli koşul ise “sınırlı kullanılması”…
Kanun doğrudan temin yönteminin kullanılabilmesi için bazı koşullar içeriyor. İhtiyacın sadece tek kişi tarafından karşılanabilmesi ve bu kişilerin ihtiyaç ile ilgili özel bir hakka sahip olması, malzemelerin stoklanabilecek olmaması gibi…
Ancak kamu kaynaklarının halkın yararına ve hukuka uygun sarf edilmesi konusunda sabıkalı olan iktidar bu yöntemi kullanırken de sınırlamaların çok ötesine geçiyor. Bu yolla yapılan alımların miktarı ve sayısı sürekli artıyor.
İLK SIRADA BELEDİYELER
Son yayımlanan Kamu Alımı İstatistikleri’ne göre bu yönteme en fazla belediyeler başvuruyor. Her dört alımından birini doğrudan temin yöntemiyle yapılan belediyeler sadece 2022 yılında 12 milyar 232 milyon liralık doğrudan temin alımı yaptı.
EN SEVDİKLERİ YÖNTEM BU
Sık sık kamu kaynaklarının israf konusu yapılmayacağı vurgusuyla yayımlanan tasarruf genelgeleri öncelikle bunu yayınlayan Cumhurbaşkanlığı tarafından ayaklar altına alınıyor. Doğrudan temin yöntemini diğerlerine oranla en fazla tercih eden kamu idareleri içinde Cumhurbaşkanlığı da ilk sıralarda yer alıyor. 2022 yılında Cumhurbaşkanlığı kanunda belirtilen ihale yöntemleri kapsamında sadece 76 alım yaparken 627 alımı “doğrudan” yaptı.
Sağlık Bakanlığı ise hastalar için acil malzeme gereksinimini nedeniyle doğrudan temini kullanması en olağan karşılanabilecek kamu idarelerinden. Bu kurum da 2022 de 9 bin 250 diğer yöntemlerle alım yaparken doğrudan teminle yaptığı alımların sayısı 84 bin 36 oldu. Bakanlık zorunlu ilaç ya da malzeme alımları ile sınırlı kalmayıp bu denetimsiz ve kolay yöntemi hoyratça kullandı.
Örneğin Ağrı İl Sağlık Müdürlüğü, Ağustos ayında “Alafranga Tuvaletlerin Alaturka Tuvalete Çevrilmesi ve Abdesthane Mahali Yapılması Yapım İşi”ni doğrudan temin yöntemiyle gerçekleştirecek.
Toplumun büyük kesiminin sosyal yardımlar olmadan karnını doyuramaz hale geldiği, toplumun bir bölümü sürekli zenginleşirken geniş toplum kesimlerinin daha fazla yoksullaştığı bugünlerde son rakamlarla 40.4 milyar TL’ye ulaşan, hileye en fazla açık olan doğrudan temin yoluyla yapılan alımlarda kamu yararının gözetilip gözetilmediği, harcamanın zorunlu olup olmadığı, kimlerin kasasına halka ait milyarların girdiği soruları orta yerde duruyor…