Zirve Yayınevindeki cinayetlere ilişkin dava

Zirve Yayınevindeki cinayetlere ilişkin dava -Davanın 57. duruşmasında tutuklu sanık Abat, savunmasına devam etti


MALATYA (A.A) - Malatyadaki Zirve Yayınevinde, biri Alman uyruklu 3 kişinin boğazının kesilerek öldürülmesine ilişkin davanın 57. duruşmasında tutuklu sanık Ruhi Abat, savunmasına devam etti.
     Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmanın öğleden sonraki bölümünde söz alan tutuklu sanık Varol Bülent Aral, 6 yıldır dava kapsamında yargılandığını, bir 6 yıl daha yargılanmaya niyeti olmadığını belirterek, açlık grevine başladığını, yargılamanın adaletli olmadığını savundu. Aralın sözleri tutanaklara geçildi.
     Daha sonra tutuklu sanıklardan İnönü Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğretim görevlisi Ruhi Abat, savunma verdi. Abat, davanın iddianamesinde misyonerliğin terör örgütü PKK ile ilişkisi olmadığı ifadesine yer verildiğini aktararak, buna üzüldüğünü söyledi.
     Kendisinin misyonerlik üzerine çalışmalar yaptığını hatırlatan Abat, bu nedenle hedef gösterildiğini öne sürdü. Bir gazetenin cinayetten önce misyonerlikle ilgili çıkan haberlerinin kupürlerini gösteren Abat, Misyonerlikle ilgili haberlerin çıktığı gazete ne kadar sorumlu ise ben de verdiğim konferanslar dolayısıyla o kadar sorumluyum dedi.
     Cinayetlerle ilgisi olduğuna dair bir tek emare bulunmadığını savunan Abat, Bir sahte tanığın suçlamaları dışında hiçbir şey yok ifadesini kullandı. Müdahil avukatlardan Orhan Kemal Cengizin kendisinin cinayetlerin azmettiricisi olduğu yönünde söylemlerde bulunduğunu ifade eden Abat, Olaya bir teorisyen lazım diye düşünmüş olmalı. Bu nedenle misyonerlik çalışan akademisyenlerin, ben dahil, evinde arama yaptırıldı iddiasında bulundu.
     İddianamede kendisinin Gülen cemaati ve AK Partiye karşıtlıkla suçlandığını, buna delil olarak 1998de yazdığı bir makalenin gösterildiğini belirten Abat, 1998de söz konusu makaleyi yazdığında Fethullah Gülenin papaya yeni mektup yazdığını, AK Partinin de kurulmamış olduğunu söyledi. Abat, dinler arası diyalog toplantılarının İstanbulda 1989da yapıldığını, makalesinin de bu yönde olduğunu iddia etti.
     Ruhi Abat, cinayetin Türkiye Ulusal Stratejiler ve Hareket Dairesi (TUSHAD) ile ilgisi olup olmadığını bilmediğini, kendisinin de öğrenmek için çok uğraştığını kaydetti. Abat, Bu çocukları kullanan biri varsa misyonerliği bilmiyor, bu ülkeyi de sevmiyor dedi.
     Abat, ayrıca kendisini hukuki olarak güvende hissetmediğini belirtti.
    
     Muhabir: Yeter Erdine / Tuba Karahan
     Yayıncı: İbrahim Uyar
<< Önceki Haber Zirve Yayınevindeki cinayetlere ilişkin dava Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER