MALATYA (A.A) - Zirve Yayınevinde biri Alman uyruklu 3 kişinin
boğazının kesilerek öldürülmesi olayına ilişkin davanın 66. duruşmasının öğleden
sonraki bölümünde, gizli tanık "Deniz Uygar" kod adıyla bilinirken kimliği
deşifre olan İlker Çınar ifadesine devam etti.
Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada Çınar, Türkiye Ulusal
Stratejiler ve Harekat Dairesinin (TUSHAD) 28 Şubat sürecinde korku nesnesi
olarak irticayı belirlediğini, böylece 28 Şubat kararlarını hayata geçirdiğini
savundu.
Tutuklu sanık Ruhi Abatın 28 Şubatta kendisinin de mağdur olduğunu
söylediğini aktaran Çınar, "Öyleyse ilk Türkçe ezan andıcı hazırlayan Mehmet
Ülgerle nasıl birlikte çalıştı. Kendisi mütedeyyin olduğunu söylüyor ama onda
bunun bir tek emaresi bile yok" dedi.
TUSHADın 2002 yılında yeni korku nesnesi olarak misyonerliği belirlediğini,
bunun için kara propaganda yapmaya başladığını ileri süren Çınar, "Bölücü
faaliyetlerin odağı haline getirilen misyonerlik hedef haline getirildi"
ifadesini kullandı.
Devletin imkanlarını kullanan TUSHADın sahte ses kayıtları ve istihbarat
faaliyetlerini devlete gösterdiğini iddia eden Çınar, "Haydar Yeşile ait hard
diskteki ses kayıtları, Gölcük Donanma Komutanlığında parke taşlarının altında
bulunan çuval içinden çıkan sahte belgelerin ve Kürdistan Hristiyan Birliği sahte
belgesinin" buna örnek olduğunu savundu. Çınar, bunların Mehmet Ülgerin
laboratuvar çalışmaları olduğunu öne sürdü. Çınar, şu iddialarda bulundu:
"Devletin gönderdiği örtülü ödeneği devlete karşı kullandınız. Diyorsunuz ki
devlet misyonerlik konusunda istihbarat yapmamızı istedi. Kim devleti manipüle
etti. Sen ettin. Devlette böyle bir algı oluşturmaya çalıştınız. Devleti
yanılttınız. Devletin sizden kurtulması gerek. Kulak koleksiyonu yapan,
azınlıkları öldürenleri azmettiren bu yapıdan kurtulması lazım. Devlet suçlu
değil, suçlu olan bu yapı."
TUSHADın sürekli değerlerin arkasına saklanmak suretiyle kendini gizlemeye
çalıştığını savunan Çınar, "Bölücü örgüt insanları, bu örgütse devleti istismar
ediyor. PKKdan farkı budur. Devlete sirayet ederek canlı kalır. Malatya
cinayetinde olduğu gibi devleti suç işlemiş gibi gösterir" ifadelerini kullandı.
"Ergenekon" terör örgütünün de devleti manipüle ettiğini ileri süren Çınar,
bu yapıların AK Partiden ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğandan hesap sormak için
kendi statikosunu korumak istediğini savundu. Çınar, "AK Parti iktidarı döneminde
Hristiyanları kıtır kıtır kesiyorlar algısı oluşturmaya çalıştılar. Malatya
cinayetleri büyük resmin spesifik kısmıdır" dedi.
Hurşit Tolonun orgeneral olarak Türk Silahlı Kuvvetlerinden emekli
olduğunu, ancak TUSHADın başkanlığını yürütmeye devam ettiğini ileri süren
Çınar, "Yasa dışı gizli bir yapılanma. Emekli olmak gibi bir durum söz konusu
değil. Ölünceye veya sağlık sorunları nedeniyle çalışamayacak durumda oluncaya
kadar devam ediyorsunuz. Bunu örgüte girdiğimde bana da söylemişlerdi.
Bulunduğunuz kurumda emekli olursunuz ama TUSHADdan hiçbir şekilde
ayrılamazsınız" iddiasında bulundu.
Ocak 2005te bir televizyon kanalında yayınlanan programa çıkarak
misyonerlerin olumsuz taraflarını anlattığını söyleyen Çınar, bunu TUSHADın
emriyle yaptığını iddia etti. TUSHADa bağlı Siyah Kuvvetlerin JİTEMle
operasyonel olarak birlikte çalıştığını ileri süren Çınar, "Dolayısıyla Abdullah
Atılgan da bir TUSHAD personeliydi. Bu kapsamda 2005 yılında onunla birlikte
çalıştık. O yüzden bana TUSHAD üzerinden gelen bilgiler Abdullah Atılgandan
dolayı JİTEM üzerinden de geliyordu. Abdullah Atılganın kod adı Bülenttir.
Kendisiyle eş güdüm, koordinasyon için çalışmalarımızı sağlıklı şekilde yürüttük"
diye konuştu.
Mahkeme Başkanı Hayrettin Kısanın tutuklu sanık Abdullah Atılganın
ifadesinde JİTEMin varlığını bilmediğini söylediğini hatırlatması üzerine Çınar,
"JİTEM var dese yapmış olduğu faaliyetleri kabul etmiş olacak. Abdullah Atılgan
için yapmış olduğu suikastlar, cinayetler neşe kaynağıydı" dedi.
Çınar, kendisinin Mersinde bir çay bahçesi işlettiğini, Atılganın burada
yeyip içtiğini, para ödemeden gittiğini ileri sürerek, "Çay bahçem onların
bankamatiği gibiydi. Abdullah Atılgan benden aldığı hiçbir borcu ödememiştir"
ifadesini kullandı. Çınar, gelir kaynaklarını belgeleri ile mahkemeye ibraz
edeceğini söyledi.
Atılganla Mersinde misyonerliğin olumsuz taraflarını anlatan bir konferans
düzenlediklerini anlatan Çınar, "Abdullah Atılgan, konferans sırasında bir
misyoner gelecek, konferansı bölecek, çalışmalara müdahale edecek dedi. Ben de
misyonerlerin böyle bir gücü olmadığını bildiğim için nasıl olacağını sordum.
Abdullah Atılgan, Merak etme Levent Ercan Gelegen gelecek, yabancı değil dedi.
Levent Ercan Gelegen Atılganın haber elemanıydı" iddialarını yöneltti.
Bu arada, Çınarın bazı sözlerine tepki gösteren tutuklu sanık Ruhi Abat,
duruşmalardan 20 Mayısa kadar bağışık sayılmasını istedi. Talebi kabul edilen
Abat, salondan ayrıldı.
Muhabir: Yeter Erdine / Tuba Karahan
Yayıncı: Doğan Sarıtaş