YÖK Başkanı Çetinsaya Diyarbakırda:

YÖK Başkanı Çetinsaya Diyarbakırda: "Ne mutlu bize ki bugün yeni bir Türkiyenin inşasına tanık oluyoruz. Çözüm süreci, yeni Türkiyenin tesisini sembolize eden en önemli adımdır" -"Bilim dünyasının temsilcileri olarak bu yeni Türk


DİYARBAKIR (A.A) - Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Gökhan Çetinsaya, "Ne mutlu bize ki bugün yeni bir Türkiyenin inşasına tanık oluyoruz. Çözüm süreci, yeni Türkiyenin tesisini sembolize eden en önemli adımdır" dedi.
     Diyarbakırda temasları süren Çetinsaya, beraberindeki heyetle Dicle Üniversitesi (DÜ) Rektörlüğünü ziyaretinde Rektör Prof. Dr. Ayşegül Jale Saraç ve üniversitenin yöneticileri tarafından karşılandı.
     Çetinsaya, daha sonra üniversite öğrencileriyle bir araya geleceği DÜ Kongre Merkezine geçti.
     Burada üniversitenin halk oyunları ekibince karşılanan Çetinsaya, öğrencilerle bir süre halay çekti.
     Gökhan Çetinsaya, DÜ Devlet Konservatuvarı öğrencilerince verilen mini konser ile tiyatro kulüplerince sahnelenen tiyatro oyunlarının ardından, vereceği, "21. Yüzyılda Değişen Dünya ve Türkiyenin Konumu" konulu ders öncesi yaptığı konuşmada, üniversiteleri sık sık ziyaret ettiğini belirterek, bu ziyaretlerde öğrenciler ve öğretim üyeleriyle bir araya geldiklerini kaydetti.
    
     -Çözüm süreci-
    
     "Ne mutlu bize ki bugün yeni bir Türkiyenin inşasına tanık oluyoruz" diyen Çetinsaya, bilim dünyasının temsilcileri olarak yeni Türkiyenin inşasında aktif bir rol oynamak ve çözüm sürecine destek olmak durumunda olduklarını belirtti.
     Çetinsaya, çözüm sürecinin önemine değinerek, şöyle dedi:
     "Türkiye metaforunu, ideolojik bir çerçeve içerisinde değil, ülkemizin yakaladığı iktisadi, siyasi ve kültürel gelişmişlik düzeyini, özlediğimiz ve hak ettiğimiz normalleşme iklimini ifade etmek üzere kullanıyorum. Ekonomisi büyüyen, demokrasisi normalleşen, bölgesel bir güce ve küresel bir aktöre dönüşen ülkemizde toplumsal çatışma ve gerilimlerin varlığı kabul edilemez. Çözüm süreci, yeni Türkiyenin tesisini sembolize eden en önemli adımdır. Bizler bilim dünyasının temsilcileri ve neferleri olarak bu yeni Türkiyenin inşasında aktif bir rol oynamak ve çözüm sürecine destek olmak zorundayız. Bu desteği sembolik politikalardan gerçek politikalara doğru yönlendirebiliriz. Bu, sınıflarda öğrenci ve öğretim üyelerinin diyaloglarında başlar, kampüslerdeki toplantılara, söyleşilere, bilimsel ve sosyal araştırmalara ile üniversitenin o şehre ve bölgeye yaptığı katkılara doğru devam eder."
    
     -Akademik özgürlükler-
    
     "Üniversiteler, bilim üretiminin merkezinde yer alan ana aktörler olarak içinden çıktığı toplumun sorunlarıyla cesaretle yüzleşen, geçmişteki yersiz korkularla değil, kendisini ve bölgesini imar etme iradesiyle hareket eden bir Türkiye için uğraş vermeye mecburdur" diyen Çetinsaya, bunun, üniversitelerin içinde yaşadıkları toplumun refahı ile yapacakları bilimsel üretimin kalitesini artıracağını vurguladı.
     Üniversite öğrencileri, öğretim üyeleri, aydınlar ve vatandaşların sürece katkıda bulunması gerektiğine dikkati çeken Çetinsaya, şöyle konuştu:
     "Üniversitelerin bu süreçteki katkılarını önemsiyorum. Üniversitelerin çözüm ve yeniden inşa sürecindeki katkılarını farklı teklif ve gelecek öngörülerini bir arada üretebilecek zeminler olması gerekir. Bunun için en önemli unsur akademik özgürlüklerdir. Üniversitelerin eğitim öğretim ve araştırma yoluyla içerisinde bulundukları topluma katkı verebilmeleri ancak özgür akademik bir ortamla mümkündür. Üniversitelerin bu süreçte özellikle eğitim fonksiyonlarını yerine getirirken kaçınmaları gereken başlıca tutum, nefret suçlarını her ne sebeple olursa olsun körükleyebilecek davranışlardan kaçınmaları, nefret suçlarına karşı duyarlı olmalarıdır. Ne mutlu ki artık eski Türkiyenin içine kapanmış üniversiteleri yok karşımızda. Tüm üniversitelerden beklentimiz özellikle toplumsal, kültürel ve iktisadi sorun alanlarında uzun dönemli araştırma projeleri yürüterek, nitelikli eserlerin üretilmesine zemin oluşturmalarıdır"
    
     -Küreselleşme-
    
     Gökhan Çetinsaya, ülkenin son 10 yılının ekonomi alanda üretilen başarılı politikalar yanında, cumhuriyetin kuruluşundan itibaren varlığını sürdüren iki yapısal sorunun aşılmasına yönelik köklü adımların atılması ile geçtiğini ifade ederek, bunlardan birinin din ve devlet ilişkilerinin restorasyonu, ikincisinin ise Kürt sorununun çözümü olduğunu belirtti.
     İki sorun ayrı gibi görünse de sorunu üreten zihniyetin aynı olduğunu ifade eden Çetinsaya, "İki sorun da uzun vadede birbirini beslemiştir. Bugün toplumu homojen, sınıfsız, imtiyazsız ve kaynaşmış bir kitle olarak gören ve ona tek bir etnik köken ve dinsel anlayışla yaklaşan siyasal bir anlayışla yönetilmiyoruz" dedi.
     Çetinsaya, yeni dönemde ulusal ölçekte merkeziyetçi politikalar yerine bölgesel ölçekte dinamikleri ele alan, küreselleşme gerçekliğini anlamaya çalışan ve uluslararasılaşma hedefini gözeten bir yüksek öğrenime doğru yönelme ihtiyacı içinde olduklarını vurgulayarak, YÖK olarak yeni döneme uygun bir koordinasyon hizmeti içerisinde Diyarbakır bulunduklarını kaydetti.
    
     -"Geçmiş ezberlerimizi bozmamız gerekiyor"-
    
     Çetinsaya, açılış konuşmasının ardından öğrencilere verdiği, "21. Yüzyılda Değişen Dünya ve Türkiyenin Konumu" konulu derste, son 200 yıllık gelişmelere ilişkin analiz yaptı.
     Dünya tarihinin normalleşmesini tamamladığını, sıranın Türkiyenin normalleşmesine geldiğini anlatan Çetinsaya, şunları kaydetti:
     "Son 200 yıllık analizde öne çıkan dış politika meselemiz bugün halloldu. Artık bağımsız ve öncü bir dış politika izleyebiliyoruz. Mali dışa bağımlılığımız da sona erdi. Sıra geldi iç politikadaki meselemizi hallederek sosyal ve toplumsal barışımızı yeniden tesis etmeye. Bunu da başarabilirsek 21. yüzyılda ülkemizin yürüyüşünü tamamlayıp evlatlarımıza daha iyi bir Türkiye bırakabileceğiz. Sosyal ve toplumsal barışı tesis etmek için geçmiş ezberleri bozmamız, tarihi ve stratejik derinliklere dönmemiz, medeniyet tasavvurunu canladırmamız, sosyal restorasyonu gerçekleştirip toplumsal sözleşmemizi yenilememiz gerekiyor. Bunu yapabiliriz, yapmamız gerekiyor. Bunu belki 1990larda yapmalıydık ancak ülkemizin yaşadığı süreçler bunun önünde engel oldu. 10 yıllık siyasi ve sosyal istikrar döneminden sonra bu süreci gerçekleştirebilir, ülkemizi yarınlara taşıyabilir, insanlık tarihine katkıda bulunabilir, çocuklarımıza daha iyi, daha müreffeh ve daha demokratik bir Türkiye bırakabiliriz."
     DÜ. Rektörü Prof. Dr. Saraç da, üniversiteyi ziyaretlerinden dolayı YÖK Başkanı Çetinsaya ve beraberindeki heyete teşekkür etti.
    
    
     Muhabir: Sema Kaplan
     Yayıncı: İrfan Cemiloğlu
<< Önceki Haber YÖK Başkanı Çetinsaya Diyarbakırda: Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER