DİYARBAKIR (A.A) - Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerindeki 13
baro, yeni anayasa hazırlıklarına ilişkin görüş ve önerilerini açıkladı.
Adıyaman, Ağrı, Batman, Bingöl, Bitlis, Diyarbakır, Hakkari, Kars, Mardin,
Muş, Şanlıurfa, Şırnak ve Van baro başkanları, Liluz Otelde ortak basın
açıklaması yaptı. Açıklamayı Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi okudu.
Elçi, yeni, sivil ve demokratik bir anayasanın ertelenemez bir toplumsal
ihtiyaç olduğu gibi aynı zamanda toplumun neredeyse tüm kesimlerinin ortak bir
talebi olduğunu belirterek, toplumun bu ortak talebinin siyasi bir ifadesi
olarak, Türkiye Büyük Millet Meclisinde (TBMM) grubu bulunan siyasi partilerin
oluşturduğu Anayasa Uzlaşma Komisyonunun yeni anayasa çalışmalarını sürdürdüğünü
anımsattı.
Yeni anayasa yapım sürecinin başlamasından sonra çeşitli tarihlerde bölge
barolarının, gerek anayasa yapım yöntemine ve gerekse yeni anayasanın içeriğine
ilişkin görüş ve önerilerini kamuoyuyla paylaştığını, baroların bu görüş ve
önerilerini sözlü ve yazılı olarak TBMMye de sunduklarını belirten Elçi, ancak
yeni anayasa sürecinin geldiği aşamada, kimi anayasal düzenlemelere ilişkin
gerçekleşen tartışma ve önerilerin, yeni bir değerlendirme yapılmasını ve bu
çerçevede ortak görüş ve önerilerin sunulmasını gerekli kıldığını kaydetti.
Toplumsal bir sözleşme niteliğinde olan ve toplumun bir arada, barış içinde
yaşamasının temel esaslarını belirleyen anayasaların, genellikle tarihsel dönemeç
noktalarında gündeme geldiğini anlatan Elçi, "Bu çerçevede, yaklaşık 100 yıllık
bir tarihsel derinliği olan ve son 30 yıldır silahlı çatışma içinde varlığını
devam ettiren Kürt meselesinin kalıcı ve barışçıl çözüm arayışı ile yeni
anayasanın yapım sürecinin paralel bir şekilde gelişmesi toplumumuza tarihi bir
fırsat sunmaktadır" diye konuştu.
-Görüş ve öneriler-
Elçi, söz konusu tarihi fırsatı değerlendirmek, her iki sürece yapıcı destek
sunmak amacıyla yeni anayasanın kimi hükümlerine ilişkin görüş ve önerilerini
kamuoyu ile paylaştıklarını ifade ederek, önerilerini şöyle sıraladı:
"Yeni anayasanın başlangıç bölümü, yaşanan tarihi haksızlık ve
adaletsizliklere vurgu yapmanın yanı sıra, her türlü etnik, dini, ideolojik ve
kültürel referanstan da arındırılmalıdır. Bu amaçla; parlamentoda çoğunluğu
bulunan AK Parti ile BDPnin başlangıç bölümüne ilişkin Anayasa Uzlaşma
Komisyonuna sundukları metinler birleştirilerek yeniden kaleme alınmalıdır.
Barolarımız, yeniden kaleme alınacak metinde; ...Türkiye toplumunun farklı dil,
din, inanç ve kültürlere sahip topluluklara yapılan haksızlığın bir daha
yaşanmayacağı inanç ve kararlılığını ifade eden biz Türkiye halkı... şeklindeki
bir ifadeye yer verilmesinin doğru olacağı kanaatindedir. Türkiye Cumhuriyetinin
resmi dili Türkçe olmakla birlikte, diğer diller de anayasal güvenceye
kavuşturulmalı, toplumun ihtiyaçları gözetilerek bu dillerle de kamu
hizmetlerinin sunulmasını mümkün kılacak bir anayasal düzenleme yapılmalıdır. Bu
amaçla; yeni anayasanın ilk maddelerinde önerilecek olan Türkiye Cumhuriyetinin
resmi dili Türkçedir ibaresinin devamına, ...diğer resmi diller de anayasanın
koruması altında olup, diğer resmi dillere ilişkin hususlar kanunla düzenlenir
ibaresi eklenmelidir.
Yeni anayasada, devletin Cumhuriyet olan şekli ile demokratik ve insan
haklarına dayanan niteliği dışında değiştirilemeyecek hükümlere yer
verilmemelidir. Özellikle, yürürlükteki anayasada yer alan, Atatürk ilkeleri ve
inkılapları, laiklik ve devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü
gibi, bugüne kadar toplumun farklı kesimlerinin hak ve özgürlük taleplerini
bastırmada ve sınırlamada referans norm olarak kullanılan kavramlara
değiştirilemez hükümler arasında yer verilmemelidir. Barolarımız, demokrasi,
insan hakları ve hukuk devleti gibi temel evrensel değer ve ilkelerin,
bireylerin din ve vicdan özgürlüklerini korumada yeterli güvence
oluşturduklarından dolayı, laiklik kavramına ayrıca değiştirilmeyecek maddeler
arasında yer vermeye gerek bulunmadığını değerlendirmektedir."
-"Ana dilinde eğitim temel bir haktır"-
Kimi siyasi partilerin Anayasa Uzlaşma Komisyonuna sundukları öneri
metinlerinde yer alan ve egemenliği isim anılarak, tek bir etnik unsura ait kılan
tekliflerin yeni anayasanın herkesin anayasası olması gerektiğine ilişkin
yaklaşımla bağdaşmadığı gibi, eşitlik ilkesi ve kardeşlik hukukuyla da
bağdaşmadığını savunan Elçi, egemenliğin yegane kaynağının halkın iradesi ve
hukukun üstünlüğü olduğunu, bu konuda da herhangi bir etnik vurgu yapmadan
anayasada "egemenlik kayıtsız ve şartsız halkındır veya milletindir" şeklinde bir
hüküm bulunmasını önerdiklerini kaydetti.
Öte yandan yeni anayasadaki "vatandaşlık" düzenlemesinin de etnik atıf ve
kavramlar içermemesi gerektiğini belirten Elçi, "Vatandaşlık tanımı, Türkiye
Cumhuriyetinin bütün vatandaşlarını kapsamalıdır" dedi.
Elçi, başta Kürtler olmak üzere, anadilleri farklı olan Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşlarının anadilinde eğitim hakkının anayasal güvence altına alınması
gerektiğini kaydederek, şunları söyledi:
"Anadilinde eğitim gibi temel bir insani hak, anayasal hükümlerin altında
bir norma bırakılarak geçiştirilemez. Yeni anayasada, ana dilinde eğitim temel
bir haktır. Devlet vatandaşlarının ihtiyaç ve taleplerini gözeterek anadilinde
eğitim için gerekli düzenlemeleri yapar biçiminde bir hüküm yer almalıdır.
Ülkenin coğrafi ve bölgesel sosyo-kültürel yapısı da dikkate alınarak,
bölgesel yönetimlerin oluşturulmasını ve yerel yönetimlerin güçlendirilmesini
öngören bir ademi merkeziyetçi sisteme geçilmelidir. Böyle bir yapılanma; kamu
hizmetlerinin etkin ve verimli bir şekilde sunulmasına, yerel demokrasinin
güçlendirilmesine, demokratik siyasal kültürün yaygınlaşmasına hizmet edeceği
gibi, Kürt meselesinin çözümüne katkı sunacaktır. Bu amaçla bir an önce Avrupa
Yerel Özerklik Şartına konulan çekinceler kaldırılmalı, bu Şartta yazılı olan
ilkelere uygun bir düzenlemeye yeni anayasada yer verilmelidir."
Elçi, silahlı güçlerin çatışma alanlarını terk ederek Türkiye sınırlarının
dışına çıkacağı kararını, somut ve tarihi bir adım olarak gördüklerini, bu
sürecin selametle tamamlanması için herkesi iyi niyet ve sorumluluk içinde
hareket etmeye davet ettiklerini söyledi.
-Tunceli, Elazığ ve Malatya baroları imzalamadı-
Öte yandan hazırlanan ortak açıklamaya Tunceli Barosunun "Atatürk ilkeleri
ve inkılapları, laiklik ve devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü
gibi bugüne kadar toplumun farklı kesimlerinin hak ve özgürlük taleplerini
bastırmada ve sınırlamada referans norm olarak kullanılan kavramlara
değiştirilemez hükümler arasında yer verilmemelidir", Elazığ ve Malatya
barolarının ise "Avrupa Yerel Özerlik Şartına konulan çekinceler kaldırılmalı"
önerilerini benimsemediği için imza atmadığı öğrenildi.
Elçi, gazetecilerin soruları üzerine, basın açıklamasının 13 baroyu
bağladığın ifade ederek, "Barolarımızla birlikteyiz ancak metinde laiklik
konusundaki bir kavram ile ilgili son anda o ortaklaşmayı sağlayamadık" dedi.
Muhabir: Meral Özdemir
Yayıncı: İrfan Cemiloğlu