ANTALYA (A.A) - Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr.
Gökhan Çetinsaya, "Helvayı yapmak için bütün malzemeler var. Tek malzeme
eksiktir, o da toplumsal uzlaşma, toplumsal barış yahut ülkü birliği, amaç
birliği faktörü, malzemesidir. İnşallah çözüm süreciyle girdiğimiz bu yolda son
faktörü, malzemeyi de elde edebilirsek ülkemizin hedeflerindeki yolun açık
olduğunu görebiliyorum" dedi.
Çetinsaya, Alanya ilçesine bağlı Konaklı beldesindeki Konaklı Kongre
Merkezinde düzenlenen Üniversitelerarası Kurul Toplantısında yaptığı konuşmada,
Suudi Arabistanda gerçekleştirilen eğitim fuarına katıldığını, burada Kral
Abdullah Bursu konusunu değerlendirdiklerini söyledi. Bunun prestijli bir burs
olduğunu ifade eden Çetinsaya, Türkiyenin de bu bursa dahil edildiğini bildirdi.
Bölge toplantılarını yoğunlaştırdığını, her bölgede öğrencilerle, öğretim
üyeleriyle, rektörlerle bir araya gelerek fikir alışverişinde bulunduklarını
anlatan Çetinsaya, en son Elazığda, Fırat Üniversitesinde öğrencilerle
buluştuklarını kaydetti.
Önemli bir dönüm noktasından geçen Türkiyede üniversitelerin çözüm sürecine
pozitif katkıda bulunmalarını isteyen Çetinsaya, "İktisadi, sosyal
göstergelerine, siyasi, kültürel göstergelerine baktığımızda Türkiyenin 2023
yılı hedeflerine ulaşmasında, küresel güç, bölgesel güç olmasında neredeyse her
şey hazırdır. Helvayı yapmak için bütün malzemeler var. Tek malzeme eksiktir, o
da toplumsal uzlaşma, toplumsal barış yahut ülkü birliği, amaç birliği
faktörüdür. İnşallah çözüm süreciyle girdiğimiz bu yolda son faktörü, malzemeyi
de elde edebilirsek ülkemizin hedeflerindeki yolun açık olduğunu görebiliyorum"
diye konuştu.
Üniversitelerin, yükseköğretim camiasının, sistemin bu sürecin parçası
olması, pozitif katkıda bulunması gerektiğini vurgulayan Çetinsaya, sürecin
sonuçlarından üniversitelerin de istifade etmesi gerektiğini söyledi.
Çağdaş üniversitenin eğitim öğretim, araştırma ve topluma hizmet
fonksiyonları olduğunu dile getiren Çetinsaya, bu sürece katkıda bulunmaları,
süreçte etkili olmalarının, tabiri caizse ellerini taşın altına koymalarının
öncelikle vatandaşlık görevlerin olduğunu ifade etti.
Üniversitelerin bu süreçte mutlaka rol oynamaları gerektiğine işaret eden
Çetinsaya, 1970lerin başlarından itibaren üniversitelerin bu konuda geri
kaldıklarını, çekingen durduklarını veya çekingen durmak zorunda bırakıldıklarını
söyledi.
Çetinsaya, 1970li, 80li ve 90lı yıllarda öğretim üyelerinin Türkiyenin
siyasi, sosyal meselelerinden, bu alanlarda bilimsel çalışmalar yapmaktan
kaçındıklarını anlatarak, "Bu konularda doktora yapanların, doçentlik tezi
hazırlayanların cezalandırıldığını, başlarına her türlü belanın geldiğini gördük.
Dolayısıyla meslektaşlarımızda bir çekingenlik oluşmuş ama bugün farklı bir
Türkiye, farklı bir dünyadayız. Bizler tekrar ülkemizin meseleleriyle
ilgilenmeli, bunları araştırma konusu yapmalı, tekrar sınıflarımıza taşımalıyız
diye düşünüyorum" dedi.
Öğretim üyelerinin sürece hem söylem hem mekanizmanın işleyişi hem de
toplumsal olarak katkıda bulunabileceğine dikkati çeken Çetinsaya, kampüslerde
sembolik hareketlerden, üniversitenin araştırma konularına kadar sürecin parçası
haline gelebileceklerini belirtti.
-"Üniversiteler olarak da normalleşmeyiz"-
Çözüm sürecinin çalıştayların, toplantıların, konferansların, bilimsel
araştırmaların konusu haline gelebileceğini dile getiren Çetinsaya, şöyle devam
etti:
"Bulunduğumuz bölgelerde, illerdeki tartışmaların, mekanizmaların bir
parçası olabiliriz. Üniversitelerimizin parçası kılabiliriz. Öğrencilerle olan
diyaloglarımızda bu konuyu gündeme almalıyız. Disiplin yönetmeliklerinde havayı
yansıtmalıyız. Üniversitelerin öncü rolü vardır. Her alanda Türkiyenin önünü
açıcı, önünden gidici rol üstlenmesi gerekir"
Çetinsaya, üniversite sanayi işbirliğindeki durumun kıvanç verici olduğunu
belirterek, şunları söyledi:
"Şimdi sıra biz sosyal bilimcilere geldi. Sosyal bilimciler de artık
üniversite kamu işbirliği, üniversite toplum işbirliği mekanizmalarını
yürütmeliyiz ve en ileri seviyesine ulaştırmalıyız. İnşallah ulaşacağımız
toplumsal barış ve uzlaşma ortamı üniversitelerimizin, bilimsel araştırma ve
çalışmaların önünü açacaktır. Üniversitelerimiz bu sürecin parçası olmalıdır.
Akademisyenlerimiz, idari çalışanlarımız, rektörlerimiz, öğrencilerimiz hep
birlikte elimizi Türkiyenin bu büyük dönüşüm noktasında taşın altına koymalıyız.
Dünya nasıl normalleşiyorsa Türkiyemiz normalleşiyorsa 100 yıllık, 200 yıllık
bagajlarından kurtuluyorsa üniversiteler olarak da normalleşmeyiz. Dünyadaki ve
Türkiyedeki çağdaş üniversite fonksiyonlarına bürünmeliyiz."
-Alan fakültelerinde formasyon uygulaması-
Çetinsaya, fen edebiyat gibi alan fakültelerinde geçen yıl formasyon
uygulamasıyla öğretmen yetiştirme stratejilerinde değişiklik yapıldığını
belirtti.
Geçen yıl Milli Eğitim Bakanlığının yeni öğretmen stratejisi üzerinde
çalışma yaptığını, bu stratejinin ana hatları belli olana kadar fen edebiyat,
güzel sanatlar gibi alan fakültelerinin formasyonlarında bir yıllık durdurma
kararı aldıklarını anlatan Çetinsaya, bu konunun çok tartışıldığını kaydetti.
Çetinsaya, "Bu tartışmalar ışığında formasyonun Milli Eğitim Bakanlığının belirli
alanlarda tamamen serbest olmasını, eskiden olduğu gibi devam etmesini, bu sene
üniversite tercihinde bulunacak öğrenciler, geçen yıl girenler yani herkes için
eskisi gibi devam etmesini kararlaştırdık" diye konuştu.
Çetinsaya, uygulamanın başarı getirmesi temennisinde bulundu.
Muhabir: Hatice Özdemir - Süleyman Elçin
Yayıncı: Hızır Hacısalihoğlu