TÜSİAD Başkanı Boyner: (2)

TÜSİAD Başkanı Boyner: (2) -Bizler adına kamuyu denetleyen Sayıştayı yeterince takip etmiyoruz. Bu yıl bu algıyı ve ilgiyi artırmak ve kalıcı kılmak için bir dizi faaliyeti programımıza almayı tasarlıyoruz -Eğitimin niceliği v


BURSA (A.A) - Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Ümit Boyner, Bizler adına kamuyu denetleyen Sayıştayı yeterince takip etmiyoruz. Bu yıl bu algıyı ve ilgiyi artırmak ve kalıcı kılmak için bir dizi faaliyeti programımıza almayı tasarlıyoruz dedi.
     Boyner, TÜSİAD ve Bursa Sanayicileri ve İşadamları Derneği (BUSİAD) tarafından BUSİAD Evinde düzenlenen Dış Politikadaki Gelişmeler ve Ekonomik Görünüm konulu panelin açılışında yaptığı konuşmada, Türk özel sektörünün son 10 yılda, yüzde 10lara yakın reel büyüme göstererek, ortalama yıllık yüzde 20 yatırım artışı sağladığını söyledi.
     Bu gelişimin dikkat çekici olduğunu belirten Boyner, şöyle devam etti:
     Ancak bunu daha ileri iddialara taşımalıyız. Artan iş gücü arzını, nitelikli işler yaratarak karşılamalıyız. Hızlı büyüyen iş gücü arzını, Türkiyeyi büyüme yarışında, inovasyon yarışında farklılaştıran bir unsura çevirebilmeliyiz. Bu iddia içinde eğitim en öncelikli yapı taşıdır. Eğitimin niceliği ve niteliği Türk özel sektörünün en önemli taşıyıcı elemanıdır. Bu çerçevede ortalama 6 yıl olan okullaşma oranını süratle ikiye katlamak ve eğitimin nitelik sorununu birinci gündem maddemiz olarak belirlememiz şarttır.
     Devletin kamu harcamalarını şeffaf ve denetlenebilir kılması gerektiğini dile getiren Boyner, şunları aktardı:
     Kamuda verimsizlik öncelikle harcama reformu ile aşılmaya çalışılmalı, oluşabilecek verimsizlik vergi ve benzeri yükler ile girişimciye ve tüketiciye yıkılmamalı. Kayıtsız bir ekonomiden toplanamayan temel vergi açığı, kayıtlı, devletin elinin altında her zaman hazır bulunan ve kayıtlı kesimde büyümüş kurumlara ve kişilere yıkılmamalı. Yine aynı çerçevede kayıt dışı kesimden bir türlü toplanamayan vergi, dolaylı vergiler üzerine yıkılırsa, bu çok kolaycı bir tercih olur. Zira biliyoruz ki dolaylı vergiler halkın, özellikle de dar ve sabit gelirli vatandaşın alım gücünü olumsuz etkiliyor. Basit bir girdi çıktı tablosu analizi ile anlaşılacaktır ki, dolaylı vergilere yığılma, gerek kayıt dışı ile mücadelenin zayıflaması, gerekse rekabet politikaları açısından önemli sorunlara zemin hazırlamaktadır.
    
     -Sayıştayı yeterince takip etmiyoruz-
    
     Boyner, ekonomi alanındaki diğer temel ve yalın beklentilerinin fiyat istikrarına ilişkin olduğunu anlatarak, şöyle devam etti:
     Merkez Bankasının enflasyonu düşük ve ön görülebilir düzeyde tutması için özerkliğine azami itina gösterilmeli. Kamunun denetlenmesi konusu da çok önemli. Bu yıl Sayıştayın 150. kuruluş yılı. Maalesef kamu denetimi bu uzun geçmişe rağmen kamuoyuna mal olmuş, içselleşmiş bir konu henüz değil. Bizler adına kamuyu denetleyen Sayıştayı yeterince takip etmiyoruz. Bu yıl bu algıyı ve ilgiyi artırmak ve kalıcı kılmak için bir dizi faaliyeti programımıza almayı tasarlıyoruz. Yetki devrettiğimiz devleti yakından takip etmek, denetlemek, denetlendiğinden emin olmak, yetkinin asıl sahipleri olan bizler, yani, girişimciler, çalışanlar, vatandaşlar, açısından en önemli yurttaşlık sorumluluğudur.
     Boyner, Türkiyenin son 10 yıldır tüm kesimleriyle çok büyük bir değişim ve gelişim çizgisine girdiğini belirtti. Bu gelişimin temel sürükleyicisinin başarıyla uygulanan makro uyum programları ve toplumun ve kurumların AB normlarına doğru ciddiyetle yönelimi olduğunu ifade eden Boyner, sözlerini şöyle sürdürdü:
     Bu çerçevede geriye doğru baktığımızda, başta ekonomi politikalarından sorumlu bakanlarımız, AB uyum bakanlarımız ve çalışma arkadaşları olmak üzere tüm kabine üyelerini ve kamu teknisyenlerini bu temel dönüşümün önünü açtıkları için kutlarız. Ancak kalkınma hamlemiz içinde, önümüzde çok önemli bir basamak bulunmakta. Bu sene sıklıkla gündeme taşıdığımız orta halli ekonomi ve orta halli demokrasi tuzağı önümüzdeki en önemli risk olarak durmaktadır. Sayın Başbakanın kullandığı Durmak yok, yola devam söylemi aslında bu tuzağı aşmamız için gereken birleştirici seferberlik ruhunu bize hatırlatmak için uygun bir söylem. Özellikle yakın çevremizde ekonomik kriz senaryolarının gündemde olduğu, komşularımızda siyasi belirsizliklerin arttığı bu konjonktürde, bu söylemin içini neyle doldurduğumuz daha da önemli. Yüksek demokrasi için birey temelli yeni anayasa, müreffeh ve huzurlu bir toplum için kapsamlı ve nitelikli eğitim ve yüksek ve sürdürülebilir büyüme için üretken işletme ve üretken çalışan... Biz bu hedeflerin bizi birleştirecek temel ilkeleri kapsadığına inanıyoruz. Toplumun önünde koşma donanımına sahip, programlı, ön görülebilir, şeffaf ve temel sorumluluklarıyla sınırlı hareket eden nitelikli, düzenleyici devlet... İşte yola, ilk 10 ülke arasına girme gayesi ile devam etmenin gerektirdiği anlayış bizce bunlardan oluşuyor.
    
     -Sezaryen ve kürtaj-
    
     Boyner, son günlerde tartışılan kürtaj ve sezaryen konusu hakkında her platformda görüşünün sorulduğunu belirterek, şu ifadeleri kullandı:
     Konu malumunuz kürtaj ve hangi teknik temelde ilişkilendirildiğini bilemeyeceğim, sezaryen konusu. Bu konular sanki bir sosyal politika paketi gibi gündemin kucağına düştü ve hemen akabinde konuyla ilgili bir kanun düzenlemesinin, süratle, meclise sevk edileceği haberi de yayıldı. Öncelikle belirtmeliyim ki, TÜSİAD olarak popülerize edilmiş nitelikteki polemiklerin içine girmeyen, programı ve tüzük sorumlulukları ile sınırlı hareket etmeye azami itina gösteren bir kurumuz. Ben bu konunun ülkemizin gündemine geliş ve ele alınış biçimi ile ilgili bir değerlendirme yapmak istiyorum.
    
     Muhabir : Halil İbrahim Başer
     Yayıncı : Doğan Sarıtaş
<< Önceki Haber TÜSİAD Başkanı Boyner: (2) Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER