ANTALYA (A.A) - Bu yıl 35incisi düzenlenen Ulusal Endokrinoloji
ve Metabolizma Hastalıkları Kongresi, Antalyada başladı.
Belek beldesindeki bir otelde gerçekleştirilen ve yaklaşık bin kişinin
katıldığı kongrede şeker, tiroid hastalıkları, kolesterol yüksekliği, kemik
metabolizması, böbrek üstü bezi hastalıkları, obezite ve metabolik sendrom,
erkeklik hormonu eksikliği, kadınlarda tüylenme artışı, D vitamini eksikliği ve
hipertansiyona yol açan nedenler değerlendirildi.
Kongreye katılan Amerikan Endokrinoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. William
Young, düzenlenen basın toplantısında, hipertansiyon hastalığı hakkında bilgi
verdi. Bugünün Dünya Hipertansiyon Günü olduğunu dile getiren Young,
hipertansiyon hastalığının böbrek üstü bezinde oluşan bir tümörün vücutta tuz
tutucu bir hormon olan aldosteronu fazla salgılaması nedeniyle oluştuğuna işaret
etti.
Hipertansiyonun tedavi edilebildiğini ancak teşhisi konusunda sıkıntı
yaşandığını ifade eden Young, "Hipertansiyonda aldosteron fazlalığı, yani sessiz
katilden bahsediyorum. Hastalar ya da doktorlar tarafından görünemez ama inme,
kalp hastalıkları ve böbrek yetmezliği ile ölüme neden olur" dedi.
Young, 30 yaş altında hipertansiyonu olan, hipertansiyonu yeterli şekilde
kontrol edilmeyen ve hipertansiyonun tedavisi için 3 ve daha fazla ilaç kullanan
kişilerin mutlaka aldosteron testlerini yaptırmaları gerektiğini bildirdi.
Aldosteron fazlalığının belirti ve bulgu vermediğine dikkati çeken Young,
kanda hormon değerinin ölçülmesi ile saptandığını söyledi. Hipertansiyonun ABDde
erişkin nüfusun yüzde 29unu etkilediğine işaret eden Young, ABDdeki ölümlerin
sırasıyla birinci ve üçüncü en sık nedeni olan kalp hastalığı ve inme
gösterildiğini anlattı.
-"Kolesterol yararlı mı, zararlı mı"-
Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr.
M. Sait Gönen, kolesterolün birçok hormonun ve hücrenin yapı taşı olduğunu, bu
maddenin eksikliği veya fazlalığının insan organizmasında farklı etkileri
bulunduğunu kaydetti.
Kolesterolün sadece besinlerden alınmadığına işaret eden Gönen, yararlı ya
da zararlı etkilerinin kişiden kişiye hem genetik hem de metabolik özellikleriyle
ilişkili olarak farklılık gösterdiğini belirtti. Ailesel olarak kolesterolü
yüksek doğan çocukların 20li yaşlarda miyokard enfarktüsü geçirerek öldüğünü
vurgulayan Gönen, "Bu olgular bize kolesterol yüksekliğinin zararlı olduğunu ve
tedavi edilmesi gerektiğini gösterir" dedi.
Son yıllarda kolesterol ilaçları hakkında yapılan tartışmaların bu ilaçları
kullanan hastalarda kafa karışıklığına neden olduğuna dikkati çeken Gönen,
ilaçların kullanımının bırakılmasının hastalara faydadan çok zarar vereceğini
bildirdi. Kolesterol düşürücü ilaçların, bir kere başladıktan sonra hayat boyu
devam edilmesi gereken ilaçlar olduğunu söyleyen Gönen, hastaların kesinlikle
doktorlarına danışmadan ilacı kesmemeleri gerektiğini belirtti.
-D vitaminin eksikliği-
Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği 2. Başkanı ve Akdeniz
Üniversitesi Tıp Fakültesi Endokrinoloji ve Metabolizma Bilim Dalı Öğretim Üyesi
Prof. Dr. Mustafa Kemal Balcı da toplumda 100 kişiden 90ında D vitamini
eksikliği gözlendiğini söyledi. D vitamini eksikliği nedeniyle kemik hastalıkları
ve kalp damar hastalıklarında artış saptandığını vurgulayan Balcı, "Son
çalışmalarda riskli gruplarda vitamin D kullanımının yararı olduğunu buna
karşılık gereksiz kullanımın kalp damar hastalığı ve ölüm riskini
artırabileceğine işaret ediyor" diye konuştu.
Yiyeceklerle alınan D vitamininin normal beslenmede yeterli düzeye
ulaşmadığını dile getiren Balcı, günlük alınması gereken D vitamini miktarının
800 ile bin 200 ünite olması gerektiğini belirtti. Balcı, bu konuda özellikle süt
ve balıktan yararlanılmasını önerdi.
D vitamini eksikliğinde en önemli belirtilerin kas, kemik ağrıları ve
güçsüzlük olduğunu anlatan Balcı, "Ortalama yaşam süremizin uzadığını göz önüne
alırsak sağlıklı bir kemiğe ulaşmak için yaşa uygun D vitamini ve kalsiyum
alımlarının mutlaka sağlanması gereklidir" dedi.
-"20 yaş üzeri nüfusun yarısında diyabet riski"-
Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi Endokrinoloji ve Metabolizma
Hastalıkları uzmanı Prof. Dr. Serdar Güler, dünyada diyabet görülme sıklığının
artmaya devam ettiğini söyledi. Bu yıl 366 milyon olan diyabetli nüfusun 2030
yılında 550 milyonun üzerine çıkmasının beklendiğine işaret eden Güler, "Bu, 20
yaş üzeri nüfusumuzun neredeyse yarısının ya diyabetli ya da diyabet için yüksek
risk altında olduğunu göstermektedir. Aynı dönemde obezite sıklığında da ciddi
artış olması, diyabetteki artışın büyük kısmından obeziten sorumlu olduğunu
göstermektedir" diye konuştu.
Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları
Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sevim Güllü de hashimoto tiroidi olan
kadınlara çoğu zaman gereksiz selenyum kullanımı önerildiğini belirtti.
Selenyumun sadece çok özel koşullarda kullanılması gerektiğini vurgulayan Güllü,
hekim önermediği sürece selenyumdan kaçınılması gerektiğini vurguladı.
Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı
Endokrinoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Abdurrahman Çömlekçi, hormonal
hastalıkların gebelikte sıklıkla görüldüğünü, gebelik sırasında gelişen hormonal
hastalıkların bebeğin gelişimini etkileyebildiğini kaydetti.
Kongre, 19 Mayısa kadar devam edecek.
Muhabir: Hatice Özdemir
Yayıncı: Hızır Hacısalihoğlu