ANTALYA (A.A) - Güç Gönel - Akdeniz Üniversitesi Eğitim
Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Memduh Sami Taner, geleneksel Türk çocuk
oyunlarının, el, göz, kas koordinasyonunu, hızlı olmayı, refleksleri ve motor
becerilerini geliştirdiğini belirterek, Türklerin pratik zekalarının diğer
milletlere göre gelişmiş olması da bununla bağlantılı olabilir dedi.
Yrd. Doç. Dr. Memduh Sami Taner, AA muhabirine yaptığı açıklamada, çocukluk
döneminde zekanın oyunla keskinleştiğini, algının ise oyunla güçlendiğini
anlattı. Oyun oynayan çocukların yaşamı çok daha iyi kavrayacağını belirten
Taner, eğitim öğretimin oyunla verilmesinin çocuklarda soyut düşünme becerisini
de geliştireceğini vurguladı. Taner, oyunla gelişen soyut düşünme becerisinin
ders başarısını beraberinde getireceğine değindi.
Ebeveynlerin, okul başarısı için çocuklarını oyundan uzaklaştırdığının
altını çizen Yrd. Doç. Dr. Taner, sözlerini şöyle sürdürdü:
İyi oyun oynamış ve oyuna doymuş, çocukluğunu oyunlarla renklendirmiş bir
çocuk, matematikte de başarılı olur. Beynin gelişim süreci bunu destekler. Son
yıllardaki istatistikler gösterdi ki oyunla eğitim öğretimin yapıldığı okul
öncesi dönemi yaşayan öğrenciler, hızlı anlayan, çabuk kavrayan bir performans
gösteriyorlar. Okulu oyun bahçesi gibi gören çocuk, aslında okul ile olan
ilişkilerini de sağlamlaştırır. Derslerin içinde oyun olmalı. Bu sadece ilk ve
ortaokulda değil, lisede de olmalı.
Memduh Sami Taner, fiilen bedenin kullanıldığı, egzersizin yapıldığı
oyunların öğrenme sürecinde çok daha etkili olduğuna işaret etti.
-Geleneksel çocuk oyunları yararlı-
Yrd. Doç. Dr. Taner, geleneksel Türk çocuk oyunlarının öğrenme süreci
üzerindeki olumlu etkilerine de değindi. Geleneksel çocuk oyunlarının çok yararlı
olduğunu anlatan Taner, Çünkü geleneksel Türk çocuk oyunları, el, göz, kas
koordinasyonunu, hızlı olmayı, refleksleri ve motor becerilerini geliştiriyor.
Türklerin pratik zekalarının diğer milletlere göre gelişmiş olması da bununla
bağlantılı olabilir. Anadolu insanı çok çözümcüdür. Dur ya, bunu niye böyle
yapmayalım der, sizi şok eder. Endüstri toplumlarında bu yoktur. Ama son
yıllarda onlar da gelenekselliği çocuklarına öğretmekle ilgili çalışmalara
başladılar dedi.
Geçmişte çocukların kendi oyuncaklarını kendilerinin yaptıklarını da
hatırlatan Memduh Sami Taner, şöyle konuştu:
Bizim zamanımızda telden arabalar yapardık, onu süslerdik. Kendi
oyuncaklarını tasarlayan o çocuk, gelecekte çok daha sağlam binalar yapar, çok
iyi koleksiyon veya sanat yapabilir. Ayakkabı tamircisi olsa, tamiri hakkıyla
yapar. Bu pasif değil, aktif bir çocukluk yaşanmasıyla alakalı bir şeydir.
Buradaki en büyük tehlike, teknolojidir. Kesinlikle teknolojiye karşı değilim,
ama bunun çocuğun elinde, çocuğu pasifize eden bir sürecin aktörü olduğunu
biliyorum. Çocuğu pasifleştirmemek adına biraz daha geleneksel, sokağa, oyuna
yöneltecek yollar bulunmalı.
-11 yaşından önce çocuk soyut kavramları öğrenemez-
Taner, zorunlu eğitimi 12 yıla çıkaran uygulamayla bu yıl 5inci sınıfa
geçen çocukların, önceki yıla göre bir yıl erken ortaokula başladıklarını da
hatırlattı. Çocukluk döneminde ayların bile gelişim üzerinde etkisi olduğunu
belirten Yrd. Doç. Dr. Taner, bu süreçte çocuğun yeni ortamına alışması için
adaptasyon sürecine ihtiyaç olduğunu vurguladı.
Özellikle bazı derslerdeki soyut kavramların, bu yıl bir yıl erken ortaokula
gidecek öğrenciler açısından güçlük yaratabileceğine değinen Taner, 11 yaşından
önce çocuk soyut kavramları öğrenemez. Bu yüzden matematikteki X gibi
kavramları anlayamaz. Çocuk hazır olmadan Xler, Yler gibi kabullenemeyeceği
şeylerle tanıştırılırsa, okuldan yılabilir. Çocuğa bu tip soyut konuların bir
sene erken verilmesi, onu ezbere de yöneltebilir diye konuştu.
Yayıncı: Hızır Hacısalihoğlu