ANTALYA (A.A) - Güç Gönel - Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi
Nöroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Aksu, yapılan bir
araştırmaya göre ABDde 50 yıl önce ortalama 8 saat 20 dakika olan uyku süresinin
7 saat 20 dakikaya düştüğünü belirterek, 50 yılda yaklaşık bir saat daha az
uyur hale geldik dedi.
Antalyada düzenlenen 48. Ulusal Nöroloji Kongresine katılan Erciyes
Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat
Aksu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, iyi bir yaşam için iyi uykunun gerekli
olduğunu vurguladı.
Uykudaki bozukluğun gündüz yaşam kalitesinde ciddi sorunlara yol açtığını
belirten Prof. Dr. Aksu, kesik ve gereken sürede olmayan uyku nedeniyle yaşam
süresince ciddi sağlık sorunları yaşanabildiğine değindi.
Erişkin bir bireyin uyku süresi 8-8,5 saatin altına düşmemeli diyen
Murat Aksu, şöyle konuştu:
Gündüz uyanık şekilde yaşamınızı sürdürebilmeniz için gerekli en kısa süre
8 saattir. Bunun altına inmemeniz gerekir. Ama ne yazık ki iniyoruz ve daha az
uyumak zorunda kalıyoruz. Çünkü bizi uykudan alıkoyan çok sayıda faktör var.
Çalışıyoruz, televizyon seyrediyoruz, sosyal aktivitelerle uğraşıyoruz. Bunlar
uyumamız gereken süreyi elimizden alıyor. Uyumamız gereken sürenin elimizden
alınması, yaşam kalitemizi direkt etkiliyor. Yapılan bir araştırmaya göre 50 yıl
önce ABDdeki uyku süresi ortalama 8 saat 20 dakika iken, bugün 7 saat 20
dakikaya düştü. 50 yılda yaklaşık bir saat daha az uyur hale geldik. Belki de
daha çok çalışmamız, daha çok tüketmemiz isteniyor. Zamanımızı uyku dışında başka
şeylerle geçirmemiz için teşvik ediliyoruz. Bu da bizim daha az sağlıklı
olmamızın ciddi bir nedeni.
-Akşam yakılan lamba uykuyu etkiliyor-
Prof. Dr. Murat Aksu, vücutta uykuyu oluşturan melatonin gibi hormonların
güneş battıktan sonra salınmaya başladığını anlattı. Gün batımından sonra evlerde
kullanılan ışık düzeyinin uyku üzerindeki etkilerine değinen Aksu, şunları
söyledi:
Ampulün keşfinin ardından gazetelere verilen reklamlarda, Uykunuzu
etkilemez yazıyor. Doğru mu- Yanlış. Akşam evimizde yaktığımız lambalar, gece
uyku için salınması gereken hormonları etkiliyor. Çünkü bu hormonların salınımı
gün ışığına göre ayarlanmış. Güneş battıktan bir süre sonra hormonların
salınımında artma oluyor ve biz de uykuya dalıyoruz. Ama kullandığımız ışıkla
beynimizi kandırıyoruz. Nasıl- Güneş batıyor, içeride kocaman lamba yakıyoruz.
Dolayısıyla vücudumuz hormon salgılamıyor. Uykuya dalmamız engelleniyor. Bu
nedenle de daha çok uyanık kalıyoruz. Daha çok uyanık kalmak daha mı iyi- Aslında
hayır, değil. Uykuda beynimizin ve vücudumuzun gerçekleştirmek zorunda olduğu bir
takım faaliyetler var. Örneğin bağışıklık sistemimiz uyku sırasında kendini
yeniliyor. Kalıcı belleğimiz uyku sırasında oluşuyor. Siz istediğiniz kadar
öğrenin, okuyun, üstüne iyi bir uyku uyumazsanız, öğrendiklerinizin hiçbirisi
kalıcı belleğinize yerleşmez. Dolayısıyla az uyudukça, yetersiz uyudukça bu
fonksiyonlarımızda bozulma oluyor. Örneğin bağışıklık sistemimiz yenilenmediği
için bazı enfektif hastalıklara daha açık oluyoruz. Kalıcı bellekle ilgili ciddi
problemler yaşıyoruz. Metabolik sorunlar yaşıyoruz, obeziteye meyilli oluyoruz.
Prof. Dr. Aksu, uyku-uyanıklık ritminin en önemli özelliklerinden birinin
enerji alımı ve tüketimi arasındaki dengenin korunması olduğunu vurguladı. İnsan
organizmasının, gündüz güneş ışığı varken enerji alıp, gece de bunu tüketerek
uyku sırasında belirli seviyede enerji dengesini korumak üzere programlandığına
işaret eden Aksu, Yeteri kadar uyumayarak aslında obeziteye veya kilo alımına
meyil oluşturuyoruz. Uyku bozukluğu olan kişilerde obezite daha fazladır. Bunun
sebebi, uyku sırasındaki enerji tüketimi ile uyanıklık sırasında enerji alımı
arasındaki dengenin bozulmuş olmasıdır dedi.
-Gece lambası bile istemiyoruz-
Murat Aksu, uyku sorunu olan kişilerin yattıkları odanın karanlık olması
gerektiğini söyledi. Uyku sorunu yaşayan kişilerdeki ışığa duyarlı reseptörlerin
daha duyarlı olduğunu anlatan Aksu, ortamdaki en küçük aydınlığın dahi hormon
salımında düzensizliğe yol açtığını vurguladı. Gece lambasını bile
istemiyoruz diyen Aksu, yatma saati gelirken ışıkların azaltılmasının önemli
olduğunun altını çizdi.
Prof. Dr. Aksu, şöyle konuştu:
Kişi eğer uykuya dalmakta zorluk çekiyorsa, bu 15 dakika da 30 dakika da
olabilir, uyuyamadığını hissetmek, uykuya dalma zorluğudur. Haftanın 4-5
gecesinde uykuya dalmakta zorluk çekiyorsa, uykuya dalıyor, sonra uyanıyor ve bir
daha uykuya dalmakta zorluk yaşıyorsa ve bu kronik bir hal almışsa, kendini bütün
gün kötü hissediyorsa bunlar uykusuzluk ile gelen sorunlardır. Gündüz aşırı
uykululuk varsa, olur olmadık zamanlarda, monoton her aktivitede gözleri kapanıp
uyuyorsa, bu mutlaka bir uyku hastalığına bağlıdır. Uyku sırasında eşlerin
gözlediği nefes durması, çırpınma, bacaklarda atma gibi olaylar varsa bunlar
ciddi uyku bozukluğunun habercisidir. Bu kişilerin mutlaka tıbbi yardım alması,
yaşam kalitelerinin düzelmesi ve başka sağlık sorunlarının çıkmasının
engellenmesi açısından önemlidir.
Aksu, yaşanan uyku sorunlarında sürenin de önemli olduğunu, uykusuzluğu bir
aydan fazla süredir devam eden kişilerin hasta olarak nitelendirilebileceğini
kaydetti.
Yayıncı: Hızır Hacısalihoğlu