KAYSERİ (A.A) - Orhan Canbulatel - Erciyes Üniversitesi (ERÜ)
tarafından ergenlik çağındaki öğrenciler arasında yapılan araştırmada, ergenlerin
en çok televizyon reklamlarından etkilendikleri, dinledikleri müzik türleri ve
reklamların giysi tercihleri başta olmak üzere birçok seçimde belirleyici rol
oynadığı ortaya çıktı.
ERÜ Develi Meslek Yüksek Okulu Çocuk Gelişimi Programı Öğretim Görevlisi
Raziye Pekşen Akça, AA muhabirine yaptığı açıklamada, gençlerin büyük bir
bölümünün kitle iletişim araçlarının bağımlısı olduğunu savundu.
15-18 yaş grubu ergenler üzerinde kitle iletişim araçları, müzik ve reklamın
etkisini ortaya koymak amacıyla bir araştırma yaptıklarını ifade eden Akça, 160
kız, 160 erkek öğrenciden anket yardımıyla elde edilen veriler sonucunda,
ergenlerin en çok dinledikleri müzik türleri içerisinde Türk Pop müziğinin ilk
sırada yer aldığı, özellikle televizyon, dergi ve gazete reklamlarından
etkilendikleri, dinledikleri müzik türleri ve reklamların giysi seçimleri başta
olmak üzere birçok seçimde belirleyici rol oynadığı ortaya çıktı ifadelerini
kulandı.
Yaşlara ilişkin dağılımlar incelendiğinde 15 yaşındakilerin yüzde 43.1inin,
16 yaşındakilerin yüzde 51.7sinin ve 18 yaşındakilerin yüzde 44.5inin en çok
etkilendikleri reklam türünün televizyon reklamları olduğu, televizyon
reklamlarından etkilenen erkeklerin oranının yüzde 50, kızların ise yüzde 40
olduğunu belirlediklerini anlatan Akça, Yani ergenin kitle iletişim araçlarına
bağımlılık süreci, toplumsal anlamda sosyalleşmesini olumsuz etkiliyor. Sosyal
flört dediğimiz süreci, Facebookta dürterek yaşıyor. Bu süreci yaşayarak öğrenme
olanağı bulunmuyor diye konuştu.
Akça, kitle iletişim araçlarındaki reklamların ergenlerin bilinç altını
etkilediğine dikkati çekerek, 3 bin 415 ergen arasında yapılan başka bir
araştırmada da Formula 1 yarışmaları aracılığıyla gençlerin bilinç altına
yerleştirilen bir sigara markasının, gelecekte sigara içmeye başlayacak bir
gencin ilk tercihi haline geldiğini öne sürdü.
Kız çocuklarının bir mankeni erkek çocuklarının da bir futbolcuyu rol model
olarak alabildiklerini vurgulayan Akça, şöyle devam etti:
Öz kimlik geliştirme sürecinde, şuna dikkat edilmesi gerekiyor; Bu çocuk
kime benzeyecek, kim şekillendirecek. Çocuk belli bir yaş olgunluğuna geldi diye
internette ya da diğer kitle iletişim araçlarında sınırsızlık olmamalı.
Yaptığımız çalışma bize üst sosyo ekonomik düzeydeki çocukların yüzde 40ının
televizyon reklamlarından daha çok etkilenmesine rağmen dergi reklamlarında
kullanılan kişiye de benzemek istediğini, alt sosyo-ekonomik gruptaki çocukların
ise dergi alamadığı için oradaki hiç kimseye benzemek istemediğini gösterdi. O
zaman şuna dikkat etmeliyiz, alım gücümüz yüksek diye çocuğun çok fazla
tüketimine izin vermememiz gerekiyor.
-Kal geldim, janım benim, hajı-
Akça, kitle iletişim araçlarının ergenlerde farklı bir dil de geliştirdiğine
işaret ederek, Ben buna öz ergen dili diyorum. Mesela sakız reklamında ünlü bir
sanatçıyı kullanıyorlar. Kal geldim, janım benim, hajı diyor dedi. Öz
Türkçeden farkında olmadan uzaklaşıldığını, bu dilin bazı dizilerde de
kullanılmaya başlandığını belirten Akça, bunların reytinglerinin yüksek
olmasından dolayı da müdahale de edilmadiğini savundu. Anne ve babaların bu
dizilerin çocukları çocuk için uygun olduğunu düşündüklerini ifade eden Akça,
Bakın liseyi anlatıyor, tam da onların dönemlerini anlatıyor diyor. Aslında
bu çocukta yanlış bir kişilik gelişmesinin temellerini atabilir dedi.
Çocukların anne ve babaların tüketim tercihlerinde etkili olduklarına
dikkati çeken Akça, bunun o dönem televizyonda oynayan çizgi filmlerdeki
karakterlerin ya da dizi oyuncularının kullandığı giyecek ve objeleri satın alma
eğilimini artırdığını anlattı.
Akça, ailelerin televizyon dizilerindeki haremlerde yaşananları bir kenara
bırakarak kendi evlerinde yaşanan gerçek olaylara odaklanmalarını, aile içi
iletişimin koparılmaması gerektiğini sözlerine ekledi.
Yayıncı: Atakan Çelik