BATMAN (A.A) - Ubeydullah Baş - Kaybolmaya yüz tutan geleneksel
el sanatlarından olan dokumacılık, Orta Çağdan bu yana tarihi Hasankeyf
ilçesinde aralıksız olarak tahtadan yapılmış ve yörede Cume olarak tanımlanan
tezgahlarda sürdürülüyor.
İlçede, bir kısmı günümüzde de kullanılan çok sayıdaki mağarada görülen
dokuma tezgahı buluntularıyla kökü eskilere dayanan ve bir dönem ilçenin en
önemli gelir kaynaklarından olan dokumacılık, son yıllarda sadece 4 tezgahta,
mesleğin son ustalarının çabasıyla yaşatılmaya çalışılıyor.
Hasankeyf arkeolojik kazılarının başkanlığını yürüten Batman Üniversitesi
Rektörü Prof. Dr. Abdusselam Uluçam AA muhabirine yaptığı açıklamada, Hasankeyf
kazılarında 4. yüzyıla kadar uzanan ipek ve yün dokumacılık bulgusuna
rastlandığını belirterek, Dokumacılık, 4. yüzyıldan, 18. yüzyıla kadar
Hasankeyfin en büyük gelir kaynaklarından biri dedi.
Uluçam, Siirt Battaniyesi olarak bilinen battaniye türünün de aslında
Hasankeyfe ait bir dokuma kültürü olduğunu ifade ederek, şu bilgileri verdi:
Bugün Siirt Battaniyesi olarak bilinen dokuma şekli ve türü, aslında
Hasankeyfe aittir. Bunun yanı sıra geçmişte Hasankeyf mağaralarında kimi
saraylara halı ve kilim üretildiği bilgisi var. Gerek sergi ve yaygı türü olan
kilim ve halılar, gerekse de giyimde kullanılan ipek ve yün kumaşlar,
Hasankeyfte üretilip Bağdata kadar gönderilmiş.
-Mağaraların içinde dokuma tezgahları-
Hasankeyfte gönüllü olarak çalışan arkeolog Necdet Talayhan da Hasankeyf
Kalesinde 12. yüzyıldan kalma dokumacılıkla ilgili atölyelerin bulunduğunu, söz
konusu dönemde ilçenin en büyük gelir kaynaklarından birinin dokumacılık olduğunu
söyledi.
Dokuma atölyelerine dönüştürülmüş mağaraların Demirçağ döneminde mesken
olarak kullanıldığını, 12. yüzyılda ise neredeyse her mahallede bulunan ve tezgah
sayısı 20lere kadar ulaşan dokuma atölyelerinin incelenmeye değer bir bulgu
olduğunu anlatan Talayhan, şöyle konuştu:
O zamanlardan 1970li yıllara kadar dokumacılık Hasankeyfin gelir kaynağı
olmaya devam etti. Siirt Battaniyesi olarak bilinen dokuma şekli gerçekte
Hasankeyfe ait bir zanaat. Aslan Baba Türbesinin kuzeyinde yer alan mağarada,
25e yakın dokuma tezgahının kayaya oyulmuş bulgusuna rastlanıldı. 20ye yakın
dokuma tezgahının izlerini taşıyan diğer bir mağara ise Ulu Caminin güneyinde
Çerendesi bölgesinin kuzeyinde yer alıyor. Diğer bir atölye bulgusu ise Hasankeyf
Kalesinin güney ucundaki büyük su mahzeninin kuzeyinde yer alıyor. Tüm bunların
dışında konut olarak kullanılmış mağaraların içinde de dokuma tezgahlarının
kalıntılarına rastlanabilir.
-Siirt-Hasankeyf çekişmesi-
İlçede kalan 4 tezgahtan birinde dokumacılık yapan mesleğin son ustalarından
Mehmet Nuri Aydın da dokumacılığın 70 yıl önce ilçenin en büyük gelir
kaynaklarından biri olduğunu ve 400ü aşkın tezgahta yapılan dokumacılığın bugün
sadece 4 tezgahta sürdürüldüğünü belirtti.
Yörede Cume olarak bilinen tezgahlarda dokunan kumaşların bir dönem Irak
ve Suriyeye kadar gönderildiğini, fabrikaların yaygınlaşmasıyla dokudukları
kumaşın yerini tiftik dokumanın aldığını aktaran Aydın, Siirt Battaniyesi olarak
bilinen battaniyenin aslında Hasankeyfe ait olduğunu öne sürdü.
Aydın, ayda ortalama desensiz olarak 150 kilim ve seccade dokuyabildiğini
ifade ederek, geçimini dokumadan temin ettiğini anlattı. Desenli 50, desensiz
olan dokumaları da 15 ile 30 liradan sattığını belirten Aydın, sipariş üzerine
tiftik dokumaya isim yazabildiğini söyledi. İşini severek yaptığını anlatan
Aydın, Büyüklerimiz eskiden dokumacılığı bilmeyene kız vermediklerini
söylüyorlar. Bu meslek o kadar değerli bir iş, altın bir bilezikti. Fabrikalar
arttıkça rekabet edemez olduk. Kimse dokumacılığın değerini artık bilmiyor
dedi.
Yayıncı: İrfan Cemiloğlu