KASTAMONU (A.A) - Esra Karamuk - Üç haftadan uzun süren öksürük,
balgam, ateş ve kan tükürme gibi yakınmalar olduğunda, verem hastalığının akla
gelmesi gerektiği bildirildi.
Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Bölümü Öğretim Üyesi
Prof. Dr. Tansu Ulukavak Çiftçi, AA muhabirine yaptığı açıklamada, verem
hastalığının Mycobacterium tuberculosis mikrobu tarafından gelişen bir
enfeksiyon hastalığı olduğunu belirtti.
Tüberkülozun Türkiyede 20. yüzyılın ilk yarısında salgına yol açarak o
yılların en önemli ölüm nedeni olduğunu ifade eden Çiftçi, 20. yüzyılın ikinci
yarısından ve özellikle 90lı yıllardan sonra sürekli artış gösteren verem
savaşı, ülkemizde bu hastalığın tehlikesini büyük ölçüde azaltmıştır diye
kaydetti.
Çiftçi, Dünya Sağlık Örgütünün (DSÖ) verilerine göre, dünya nüfusunun yüzde
36sının tüberküloz basiliyle karşılaştığını belirterek, şöyle devam etti:
Her yıl yaklaşık 8 milyon kişi tüberküloz hastalığına yakalanmaktadır.
Yaklaşık 2 milyon kişi bu hastalıktan ölmektedir. Türkiyede Verem Savaşı 2011
Raporuna göre yılda tüberküloz tanısı alan hasta sayısı 18 bin civarındadır.
1991 yılında olgu sayısı 100 bin nüfusta 44 iken, günümüzde 21lere kadar
düşmüştür.
Tüm tüberküloz olgularının yüzde 95i, tüberkülozdan ölümlerin ise yüzde
98i gelişmekte olan ülkelerde bulunmaktadır. En çok hastanın bulunduğu ülkeler,
Hindistan, Çin, Bangladeş, Filipinler ve Güney Afrika ülkeleridir.
-Kesin tanı balgamla konuluyor-
Çiftçi, 3 haftadan uzun süren öksürük, balgam, ateş ve kan tükürme gibi
yakınmalar olduğunda tüberküloz hastalığının akla gelmesi gerektiğinin altını
çizerek, bu durumda doktora başvurulması ve akciğer filmi çekilmesinin önemli
olduğunu ve kesin tanının balgam tahliliyle konulduğunu söyledi.
Dünyada tüberküloz kontrolünün 1991den beri Doğrudan Gözetimli Tedavi
Stratejisi yöntemiyle yürütüldüğünü dile getiren Çiftçi, Bu yöntem,
tüberküloz hastasının her gün ilaçlarını içtiğine bir sağlık personelinin
tanıklık etmesi anlamına gelir. Böylece, ilaçların düzenli alınması sağlanarak,
tüberkülozda en büyük tehlike olan ilaç direncinin önüne geçilmiş olur
ifadelerini kullandı.
Çiftçi, tüberkülozun tek kaynağının akciğer veya gırtlak tüberkülozu olan
hastalar olduğuna dikkat çekerek, şunları kaydetti:
Bu hastalar konuşurken, öksürürken veya hapşırırken çevreye tüberküloz
mikrobunu yayarlar. Bu mikroplar havada asılı kalır. Başka kişilerde nefes alıp
verirken hava yoluyla bu mikropları vücutlarına alırlar. Çatal, kaşık, tabak,
bardak, giysi gibi nesnelerle, kanla cinsel ilişki ile bulaşma olmaz. Hava yolu
ile akciğerlerine tüberküloz mikrobu giren kişilerin yaklaşık yüzde 10u hasta
olur. Hasta olmak kişinin vücut direncinin yetersiz olması ile ilişkilidir.
Yayıncı: Ebubekir Gülüm