ADANA (A.A) - Gökhan Kurtaran - Kriz kahini olarak bilinen
ekonomist Nouriel Roubini, Fitchin notu yükseltmesi iyi haber. Daha fazla
yatırımcı Türkiyeye para aktaracak demektir. Türkiyenin yolu bence doğru
istikamet dedi.
Çukurova Genç İşadamları Derneği (Çukurova GİAD) tarafından düzenlenen
konferansta konuşan Roubini, Türkiyenin bugünkü durumunun on yıl önceki
durumuyla karşılaştırıldığında oldukça iyi olduğunu belirtti.
2001de çok ciddi bir ekonomik, mali ve bankacılık krizi yaşandığını
hatırlatan Roubini, Fakat bugün Türkiyenin çok daha güçlü bir ekonomi olduğunu
görüyoruz. O zamanlarda IMFden para istendi ve ülkede bir borç krizi yaşandı.
Bugün ise ülke kamu borcunun GSYHya oranı daha düşük. Merkez Bankasının döviz
rezervleri çok daha yüksek. Bankacılık sektörü çok daha iyi regüle ediliyor.
Sanayi tabanı çok daha çeşitli ve çok daha sofistike şirketleriniz var. Sadece
Türkiye ile iş yapmıyorlar, bölgesel ve hatta uluslararası bir güç haline
geliyorlar diye konuştu.
Roubini, Türkiyenin kredi notunun uluslararası kredi derecelendirme
kuruluşu Fitch tarafından yatırım yapılabilir seviyeye yükseltilmesine de
değinerek, şunları ifade etti:
Türkiyenin hem olumlu yanları hem de riskleri var. Bana soracak olursanız
Türkiyenin olumlu yönleri olumsuz yönlerinden daha ağır basıyor. Bu nedenle
Fitch, Türkiyenin notunu çok uzun zaman sonra yatırım yapılabilir seviyeye
yükseltme kararını verdi. Önümüzdeki aylarda Moodys ve S&P de büyük ihtimalle
kararlarını verecekler. Fitchin notu yükseltmesi iyi haber. Daha fazla yatırımcı
Türkiyeye para aktaracak demektir. Türkiyenin yolu bence doğru istikamet. Ama
hem ekonomik hem de diğer alanlardaki reformların devam etmesi lazım ki ülke daha
güçlü olsun. Türkiye doğru yönde giden ülkelere bir örnek.
Türkiyenin AB ile üyelik müzakerelerine değinen Roubini, kendisinin en de
bunu çok olumlu karşıladığını söyledi. ABD, Avrupa, Türkiye ve dünyanın birçok
yerinde insanların bu konuda olumlu düşündüğünü ama Avrupalıların bu konuya çok
dar bir bakış açısıyla yaklaştığını ve müzakereler sürse de çok yavaşladıklarını
dile getiren Roubini, sözlerine şöyle devam etti:
Çünkü Avrupada bazı ülkeler, bence herhangi bir gerekçesi olmaksızın
Türkiyenin ABye üye olmasını istemiyor. Türkiye gibi dinamik ve girişimci, genç
bir nüfusa sahip, büyük bir pazarı olan bir ülke, büyük Avrupa Birliğinin bir
parçası olursa, bu sadece Türkiye için değil, Birlik için de faydalı olur. Ancak,
şu anki Avro Bölgesindeki durum bu yönde bir ilerlemeyi pek sağlamıyor. Kısmen
Avrupa, Türkiyenin Birliğe katılmasına sıcak bakmadığı için, Türkiye ekonomik,
siyasi açıdan bütün ilgisini başta Çin, Ortadoğu, Rusya, Uzakdoğu gibi alanlara
yönlendirdi. Bence bu sadece siyasi açıdan rasyonel bir davranış değil, aynı
zamanda ekonomik açıdan da çok rasyonel bir yaklaşım. Avrupa Bölgesi büyümenin
yavaş olduğu bir bölge olmaya devam edecek. Potansiyel büyüme en iyi koşullarda
yüzde 1-1,5 oranında olacak. Bu durumda çok daha yavaş büyüme sergileyen bir
bölgenin bir parçası mı olmak istersiniz, yoksa Körfez, Ortadoğu, Orta Asya gibi
daha dinamik olan yerlerde mi olmak istersiniz- Bu bölgelerde büyüme oranı yüzde
5-7 arasında. Dolayısıyla Türkiyenin ilgisini Avrupadan dünyanın farklı
yerlerine yönlendirmesi bence olumlu. Ekonomik açıdan da mantıklı. Türkiye ABnin
bir üyesi olmalı tabii ki, ama ticari ve finansal ilişkilerinizi böyle
şekillendirmeniz, Avrupadan çok daha hızlı büyüyecek ülkelerle çeşitlendirmeniz
Türkiye açısından son derece olumlu. Türkiye gerçekten de doğu ile batı arasında
çok kilit bir pozisyonda yer alıyor.
-Türkiye başarılı oldu, ama bazı zorlukların üstesinden gelmek
gerekiyor-
Türk ekonomisinin küresel kriz süresince performansından övgüyle bahseden
Roubini, Son derece ciddi bir ekonomik krizden çıkan Türkiye, son on yıldır her
yıl yüzde 5ten fazla büyüme sergiledi. Finansal sistem düzene girdi, istikrarlı
mali politikalar ortaya kondu ve Türkiye bu sayede başarılı oldu dedi.
Türkiyenin önündeki zorluklara da değinen Roubini, Hiçbir ekonomi
mükemmel değildir. Elbette bazı zorlukların üstesinden gelmek gerekiyor ve
bunların bazıları daha kısa vadeli, bazıları daha uzun vadeli. Türkiyede
ekonomik büyüme yavaşladı ve işsizlik oranıysa yüksek. Bunların bazıları iç
bazıları dış faktörlere bağlı. Ülkede hala çok ciddi bir ticaret açığı ve cari
açık bulunuyor. Yani bir kırılganlık var. İhracat ithalattan daha yüksek. Bu
kadar büyük cari açığı olan bir ülke dolayısıyla finansal baskılar altında
kalacaktır. Özellikle açık, yabancı para biriminden borçla ya da kısa vadeli
borçla kapatılmaya çalışılırsa o zaman ciddi bir kırılganlık doğar ifadelerini
kullandı.
-MBnın bir karar alması gerekiyor-
Roubini, Merkez Bankasının önümüzdeki dönem için uygulayabileceği para
politikalarına ilişkin olarak şöyle konuştu:
Türk Lirası uzun süre boyunca çok güçlüydü. Belki de o yüzden cari açık
yükseldi diyoruz. Ancak liranın bir parça değer kaybetmeye başladığını gördük.
Enflasyon oranı hala çok yüksek. Merkez Bankasının koyduğu hedeften yüksek. Bu
nedenle Merkez Bankası tarafından bir karar alınması gerekiyor. Büyüme
diyorsanız, o zaman faiz oranlarını düşürmeniz lazım ki ekonomik büyümeyi
canlandırabilesiniz. Ama enflasyon ve cari açık sizi rahatsız ediyorsa ve bunun
üzerine faizleri düşürürseniz, kredi patlaması olabilir, aşırı derecede tüketim
harcaması olabilir, daha fazla ticaret açığı ve enflasyon doğabilir. Bu nedenle
bir yandan enflasyonu düşürmek, bir yandan ekonomik büyümeyi güçlendirmek, para
politikası açısından çok da kolay değil. Bunlar makroekonomik zorluklar.
Türkiyenin kırılganlıklarından biri de şu; net olarak petrol ve enerji
ithalatçısı. Petrol fiyatlarındaki artış büyüme, enflasyon ve ticari dengeler
üzerinde olumsuz bir etkiye sahip.
Türkiyedeki bütçe açığının nispeten düşük olduğunu belirten Roubini,
GSYHnın yüzde 3ü civarında ve böyle bir açık sürdürülebilir bir açık.
Önümüzdeki bir-iki yıl içerisinde öncelikle yerel seçimler, sonrasındaysa genel
seçimler yaşanacak. Benim uyarım şu; bütçeyi siyasi amaçlarla, oy kullanmak
amacıyla kullanmamak lazım. Mali istikrarın ve bütçenin korunması lazım. Mali
sağlamlığın korunması gerekli ki Türkiye yatırım düzeyini koruyabilsin dedi.
-Ortadoğuda Türkiye ekonomik ve siyasi model olabilir-
Bölgesinde Türkiyenin büyük bir etki alanı olduğunu belirten Roubini,
Türkiyenin doğu ile batı arasında oynadığı stratejik pozisyonu son derece
kritik. Küresel finansal akışlar, küresel emtia akışları kısmen de olsa Türkiye
üzerinden olacak. Dünyada hem Müslüman hem de demokratik olan başarılı ülkeler
var. Türkiye bunlardan birisi, Endonezya da başka bir örnek. Suriyedeki iç
savaşın devam etmesinin olumsuz sonuçları var. Türkiye, onlara son derece olumlu
katkıda bulunabilir. Türkiyede başarılı bir ekonomi örneği var. Büyüyor,
istikrarlı ve ekonomik fırsatlar sunuyor. Ortadoğuda, Türkiye ekonomik ve siyasi
model olabilir. Türkiye bu tür jeopolitik gerilimleri çözmeye çalışırken, bir
yandan da örnek olmaya çalışıyor diye konuştu.
-Türkiyenin nüfuzu artıyor-
Küresel gelir ve büyümenin önümüzdeki dönemde yükselen piyasalar tarafından
oluşturulacağını belirten Roubini, yükselen piyasalardan birinin de Türkiye
olduğunu söyledi. Roubini, Türkiyenin son on yılda, kendi bölgesindeki gücüne
bakınca, aynı zamanda dış politika açısından da Ortadoğuda nüfuza sahip oluyor
dedi.
ABD ekonomisinde büyümenin zayıf olduğunu, Avro Bölgesinde kırılganlığın
devam ettiğini vurgulayan Roubini, şunları kaydetti:
Avro Bölgesinde resesyon halen devam ediyor. Avronun değeri yüksek, o
yüzden de bu ülkeler gereken rekabet gücüne sahip değil. Her ne kadar Avro
Bölgesi dağılır mı- diye bir risk olsa bile, bir arada kalmaları konusunda da
bir şansı var ve başarılı olabilir. Avrupa Merkez Bankası çok daha aktif bir rol
oynamaya karar verdi. İtalya ve İspanyanın tahvillerini satın alacak.
Avrupada krizin sağlam ekonomisi ile bilinen Almanya ve Fransayı da
etkilediğini belirten Roubini, Parasal birliğin başarılı olması için,
bankacılık, mali ve ekonomik bir birliğin olması ve hatta eninde sonunda siyasi
bir birlik olması lazım. Almanya, kenardaki ülkelerle ilgili olarak çok
şüpheciydi. O bile fark etti ki küresel ekonomide tek başına ayakta durmaya
çalışan bir Almanya yeterli değil. Eğer Avro Bölgesi dağılırsa, Almanya tek
başına Çin, Hindistan, Brezilya, ABD, Türkiye gibi tek başına bir güç halini
alırsa başarılı olamaz. Avrupa eğer beraber kalırsa başarılı olacak ve güçlü
kalacaktır dedi.
Avro Bölgesinden çıkış senaryolarına da değinen Roubini,Bu ekonomik ve
siyasi bir karar. Dağılırlarsa sadece Yunanistan ve İspanya problem yaşayan
ülkeler olmayacak. Almanya da, Türkiye de, küresel ekonomi de bazı problemler
yaşayacak. Çünkü bunun bulaşıcı birtakım etkileri olacak ifadelerini kullandı.
Suriye, İran ve Irakı da içerisine alan bölgedeki gerilimlerin ekonomik
açıdan bazı olumsuz sonuçları olabileceğini belirten Roubini, Ortadoğu
açısından birçok politik risk de var. Bunlardan bir tanesi de bir tarafta İran,
öbür tarafta İsrail arasında yaşanan gerilim. İran acaba bir nükleer bomba
çalışmasına devam edecek mi- şeklinde bir soru var. Acaba müzakereler başarılı
olacak mı- Mevcut AB ve ABDnin uyguladığı yaptırımlar İran üzerinde etkili
olacak mı- Bence İran bir noktada ödün vermeli ve nükleer bomba üretmekten
vazgeçmeli. Nükleer güce sahip bir İran sadece İsrail için değil birçok başka
Arap, Sünni ülkesi için de tehdit olacaktır. Türkiye, ABD, Avrupa için de tehdit
olacak. Eğer İran 5-10 yıl içerisinde o bombayı yaparsa Türkiye, Suudi Arabistan,
Mısır, Irak bu bomba konusuna girmek zorunda kalacaklar. Bölgede daha fazla bir
nükleer istikrarsızlık olacak diye konuştu.
Yayıncı: Affan Kulunyar