Muğla Barosu Başkanı Cumhur Uzun, kamuoyunda İç Güvenlik Paketi olarak bilinen kanun tasarısının, toplumsal muhalefete olan tahammülsüzlüğün bir ürünü olduğunu söyledi. Tasarının temel hak ve özgürlükleri zedeler nitelikte ve antidemokratik olduğunun altını çizdi. Uzun, Polis Vazife ve Selahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'na tepki gösterdi. Son dönemde yasama faaliyetleriyle ilgili doğrudan ilgisi bulunan kurumlardan görüş dahi alınmadığını dile getiren Uzun, "Ülkemizde toplumsal muhalefet ne zaman yükselse bu muhalefeti bastırmak için hemen polisin yetkilerini arttıracak yasal düzenlemeleri gündeme getiriliyor." dedi.
'POLİSE AÇIK ÇEK VERİLİYOR'
Polise bireysel suçlarda 24 saat, toplu suçlarda 48 saatlik gözaltı yetkisi verilmek istendiğini söyleyen Baro Başkanı Uzun, "Mevcut durumda gözaltı kararını savcı verir. Tasarıda ise polise, yakaladıklarını savcıya haber vermeden 24 saat alıkoyabilme yetkisi verilmek isteniyor. Bu adım, pratikte gözaltında geçen ilk 24 saatin yargısal denetimin tamamen dışına çıkması anlamına geliyor. Bu değişiklik teklifi, açıkça işkence ve kötü muamele konusunda polise açık çek verilmesi anlamına geliyor." ifadelerini kullandı.
'POLİSİN SİLAH KULLANDIĞI OLAYLARDA 200 KİŞİ HAYATINI KAYBETTİ'
Cumhur Uzun, 2007 yılında polise verilen, şüpheli bulduğu kişileri ve arabaları durdurma yetkisinin genişletildiğini belirterek, "Durdurulan kişilerin üzerlerinde ve araçlarında, hâkim kararı veya savcı emri olmaksızın, kolluk amirinin sözlü emriyle arama yapılmasına izin veriliyor. Böylece polise, dilediği kişiyi durdurma, üzerinde, eşyalarında ve aracında, hâkim ve savcı kararı olmaksızın, yalnızca kolluk amirinin sözlü emri ile arama yapma yetkisi veriliyor. Bu hüküm, polisin keyfi davranışlarını engellemekten uzaktır. Üstelik PVSK'nın 4/A maddesinde, polisin kişileri ve araçları durdurması ve arama yapabilmesi için makul şüphe bile aranmamakta, mesleki tecrübeye dayalı şüphe yeterli görülmektedir." şeklinde konuştu. 2007 yılından bu yana polisin silah kullandığı olaylarda 200'e yakın kişinin hayatını kaybettiğine dikkat çeken Uzun, kanunun Meclis'ten geçmesiyle bugünkünden daha kötü bir tabloyla karşılaşılacağının savundu. Uzun, Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'nun 23 ve 33. maddelerinde değişiklik yapıldığını kaydederek, "Havai fişek, molotof ve benzeri el yapımı olanlar dahil, 'demir bilye' ve 'sapan' ibarelerinin eklenmesi ve bunların da ateşli silah sayılması, bu maddeleri kullanmasalar bile taşıyanlara 4 yıla kadar hapis cezası verilmesi ve bu suçların CMK'nın 100. maddesindeki tutuklama için öngörülmüş kataloğa eklenerek, tutuklamaya başvurulmasının kolaylaştırılması amaçlanıyor." diye konuştu.
'YÜZLERİNE MENDİL TUTANLAR DAHİ CEZALANDIRILACAK'
Toplantı ve gösterilere maskeyle veya yüzü kapatan benzeri şeylerle katılmanın cezası arttırılarak, 2.5 ile 4 yıla kadar hapis öngörüldüğünü dile getiren Baro Başkanı Uzun, "Ülkemizde polis ve idare, yürüyüşleri engellemek için tüm bir şehrin ulaşımını durdurmakta, tamamen barışçıl dahi olsa birçok gösteriyi dağıtmakta ve bunu yaparken aşırı güç kullanmakta hiçbir beis görmemektedir. Bu durumda asıl, kolluk kuvvetlerinin davranışı bir insan hakkı ihlali teşkil ederken getirilmesi düşünülen uygulama ile sadece kendisini korumak için yüzüne mendil tutanların, ağızlarına maske takanların dahi ağır cezalarla cezalandırılmaları öngörülmektedir." dedi.
'TASARI ANTİDEMOKRATİK, ANAYASA'YA AYKIRI'
Cumhur Uzun, yapılmak istenen değişikliklerin kanunlaşması durumunda temel hak ve özgürlüklerin ciddi şekilde sınırlanacağı ileri sürerek, bireylerin hukuki güvenliğinin zedeleneceğini söyledi. Tasarıyla kolluğa, adli makamların emri dışında idari makamdan da emir alma zorunluluğu getirildiğine dikkat çeken Uzun, "Savcı tamamen devre dışı bırakılarak, makul şüphe adı altında, emniyet müdürü/amirinin ya da vali ya da kaymakamın emri ile polise gözaltına alma yetkisi verilmektedir. Adli kolluk, çift başlı idare arasında sıkıştırılmaktadır. Yapılmak istenen değişiklikler, kamu düzenin korunması ihtiyacının değil, toplumsal muhalefete olan tahammülsüzlüğün ürünüdür. Temel hak ve özgürlükleri zedeler niteliktedir, antidemokratiktir, Anayasa'ya aykırıdır. Meclis'teki sayısal üstünlüğe dayanarak yargıya yapılan müdahaleler zincirinin yeni bir halkası, yürütmeye bağlı yargı yaratma gayretinin devamı olması nedeniyle tasarı, kuvvetler ayrılığı prensibine de aykırıdır. Bu haliyle tasarıya karşı olduğumuzu ve başta Avukatlık Kanunu olmak üzere yasaların verdiği yetkiler çerçevesinde mücadele edeceğimizi bildiririz." ifadelerini kullandı. CİHAN