MARDİN (A.A) - Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, Bu yıl
yaklaşık olarak 15 milyar dolar rezervlerimize giriş bekliyoruz dedi.
Başçı, Mardin Ticaret ve Sanayi Odasınca Hilton Garden Inn Otelde
düzenlenen Para Politikaları konulu konferansta yaptığı konuşmada, mali
disiplinin büyümenin gazı ve motoru olduğunu söyledi.
Merkez Bankasının döviz rezervinin 2002 yılının sonunda 27 milyor dolar
seviyesinde olduğunu belirten Başçı, Zaman içerisinde gerek döviz alımları ile
gerek artışlar ile gerek benzeri mekanizmaları ile döviz rezervlerimizde genelde
trend artış söz konusu. En son gelinen noktada bendeki en son veriler, 126 milyar
doların biraz üzerinde. Altın dahil brüt döviz rezervimizin olduğunu düşünüyoruz.
Burada rezervlerimiz artıyor. Altın rezervlerimizdeki artış daha ziyade zorunlu
karşılıklarla ilgili artışlardan kaynaklanıyor. Merkez Bankası altını almıyor ve
satmıyor. Buradaki artış bankaların bize yatırdıkları diye konuştu.
Başçı, krediyi dövize endeksli gibi düşündüklerini ifade ederek, şöyle
konuştu:
Türk Lirası olarak veriyoruz. Yani ihracatçıların eline Türk Lirası geçmiş
oluyor. O kısa vadeli finansman ihtiyaçlarını Türk Lirası olarak karşılıyor.
Fakat geri ödemesini döviz olarak istiyoruz. Dolayısıyla sanki ihracatçımızdan
döviz satın almış gibi oluyoruz. Arada da finansman sağlıyoruz. Eximbanka libor
dediğimiz 0a yakın bir faizden veriyoruz. Eximbanka bunun üzerinde çok ufak
0.75 kar marjı koyarak çok düşük faizle bunu iş adamlarımıza veriyoruz. Yalnız
bunun ufak bir maliyeti var. Bankalardan garanti mektubu istiyoruz. Bir banka
garanti verecek. Onu kabul ediyoruz ve bu şekilde krediyi açıyoruz. Bu kanaldan
döviz rezervlerinde bir atış oluyor. Büyük ihtimalle bu yıl önemli miktarda
buradan döviz alımı yapmış olacağız. Bu yıl yaklaşık olarak 15 milyar dolar
rezervlerimize giriş bekliyoruz.
-Faiz oranları uzun süre yatay seyretti
Maliye politikasında güven, mali teşvikten daha önemli olabilir. Eğer bir
ülkeye güven varsa, onun ekonomik büyümeye katkısı orada sizin vereceğiniz 1
yıllık, 2 yıllık bütçe açıklarının getireceği katkıdan daha fazla olabilir
diyen Başçı, Türkiyede Lehman krizinden sonra durumu fark ettiklerini, hiç
kimsenin beklemediği bir anda faizleri indirdiklerini, arkasından haklı
çıktıkları görüldükçe faizleri daha da indirdiklerini vurguladı.
10 puan üzerinde bir faiz indirimi ile Lehman krizinin ilk yaptığı kötü
etkiyi hızla bertaraf ederek, tekrar özel sektörün talebin canlanmasına bir yerde
kısmi destek vermiş olduklarını vurgulayan Başçı, daha sonra faiz oranlarının
uzun süre yatay seyrettiğini bildirdi.
ABDde 2 defa parasal genişlemeye gidildiğini kaydeden Başçı, Bunlardan
birincisinde ciddi miktarda bütün gelişmekte olan ülkelerin üzerine bir etki
yaptı. Gelişmekte olan ülkelerin paraları değer kazandı. İkinci parasal
genişlemeden önce biz kendimize has özel bir politika ile paramızın aşırı
değerlenmesini yani haddinden fazla değerli olup da ihracatçılarımıza zarar
vermesini ve ithalatın patlamasını önlememiz gerekir çünkü bunun dersini daha
önce aldık. İlk parasal genişlemede paramız çok ciddi bir şekilde değer
kazanmıştı. Hatırlarsınız 1 dolar eşittir 1 lira olur mu- diye konuşuluyordu.
Bu dış dengeyi bozuyor. İthalatı artırıyor, ihracatı zarar veriyor şeklinde
konuştu.
-Türk Lirasının durumu-
Bu durumu engellemek için özel bir politika izlediklerini dile getiren
Başçı, konuşmasını şöyle sürdürdü:
İkinci parasal genişlemeden önce dedik ki para politikasında aşağı yönlü
bir esneklik verelim. Aşağı yönlü esneklik için de gecelik borçlanma
faizlerimizde çok kuvvetli bir indirim yaptık. Ondan sonra da bu aşağı yönlü
esnekliği gösterdik. Zaman zaman faiz oranları yüzde 1.5lara, 2lere kadar
geçici olarak düştü. Bu sayede Türk Lirası normalleşti. Liranın üzerindeki aşırı
değerlenme baskısını biz böylece almış olduk. Daha makul seviyelere gelmiş oldu.
Avrupa borç krizinde de bunun finansman kanalından bir miktar etkisi oldu.
Portföy çıkışları bankalarımıza açılan sendikasyon kredilerinde bir miktar
sıkılaşma gibi bazı etkiler görüldü. Liradan bu sefer haddinden fazla değer kaybı
ortaya çıkmaya başladı. Bunun sonucu da enflasyon üzerinden haddinden fazla bir
enflasyon artışı olarak görüldü. O dönemde enflasyon yüzde 10un üzerine çıktı.
Buna karşın bu defa tam tersini yaptık. Faiz koridoru değimiz koridoru bu sefer
yukarı doğru genişlettik. Geçici olarak zaman zaman parasal sıkılaştırma yaprak
döviz kurun istikrar kazanmasını bu şekilde sağlamış olduk. Bunun ekonomik büyüme
üzerine bir miktar yavaşlatıcı etkisi oldu. Bunu kabul etmek lazım. Bu etki yılın
son 2 çeyreğinde görüldü. Bu tür etkiler biraz gecikmeli gelir.
-Güven verici bir adım attık
Avrupadaki finansal problemler çözümlenmeye başladığı zaman faiz
artırımlarına son verdiklerini anlatan Başçı, faiz oranlarını tekrar politika
faizine yakın seviyesine düşmesine imkan sağladıklarını bildirdi.
Başçı, şöyle devam etti:
Böyle bir parasal genişleme dönemi yaşandı. Şimdi onun etkileri de yılın
birinci çeyreğinde göreceğiz. Ocak, şubat ve mart aylarında bir miktar işlerde
hafif de olsa bir toparlanma var gibi sinyaller geliyor. Bir tedirginlik vardı. O
tedirginliği de kısmen giderdik diye düşünüyoruz. Acaba daha faiz oranları ne
kadar yükselebilir- Avrupadaki problemler tekrar başlıyor. Güney Kıbrıs ile
ilgili ciddi bir problem oldu. Bunların acaba gelişmekte olan ülkelere bir
yansıması olur mu- Buna karşı bir tedirginlik vardı. O tedirginliği de bir yerde
hafifletmiş olduk. Çünkü herkes biliyor ki bu gün Merkez Bankasından hangi banka
gelirse gelsin en fazla yüzde 7,5den istediği kadar likidite alabilir. Piyasa
yapıcı bankalar var. Onlar da yüzde 7den bizden likidite alabilirler. En kötü
buraya kadar faizler çıkar daha fazla yükselmez. Güven verici bir adım atmış
olduk.
(Sürecek)
Muhabir: Ekip
Yayıncı: Behçet Güngör