SAKARYA (A.A) - Veysel Kara - Gazzeye yardım götüren Mavi
Marmara gemisine düzenlenen saldırının mağdurları yaşadıklarını AAya anlattı.
Saldırıda vücuduna 4 kurşun isabet eden aktivist Ekrem Küçükköse, 27 Aralık
2009da İsrail askerlerince Gazzeye düzenlenen saldırının ardından Gazzeye
gitmeye karar verdiğini, ailesinin Mavi Marmara gemisine binmemesi konusunda
direnmesine rağmen gitmekte ısrarcı olduğunu söyledi.
Yola çıkarken geriye dönmeme ihtimalini göz önünde bulundurduğunu ve bu
nedenle ailesine veda edemediğini ifade eden Küçükköse, insanlık için Mavi
Marmara gemisine binmeye karar verdiğini bildirdi.
Küçükköse, sözlerini şöyle sürdürdü:
Gitme dediler ama birileri gitmek zorundaydı. Her türlü ihtimale karşı
bir yakınıma vekaletname bırakarak başıma bir şey geldiği taktirde çocuklarımla
ilgilenmesini istedim. Annem ve çocuklarımla vedalaşmadım. Geriye bakmamaya
çalıştım. Olacaklara hazırlıklıydım. Her şey olabilirdi ama birilerinin bu
insanlığın utanç haritasını değiştirmesi gerekiyordu. Kendi iradem ve nefsimde
varsın veya yoksun noktasına geldim. Bu zulme seyirci kalmanın ağırlığı altında
ezilmek istemedim.
-İyi niyetimizi her şeye rağmen göstermek zorundaydık-
Küçükköse, gemideki herkesin insani bir amaçla yola çıktığını vurgulayarak,
hiçkimsenin İsrailin gemiye müdahale etmeyeceğini düşündüğünü kaydetti.
Gazze Limanına girmemiz, uluslararası alanda Filistinde uygulanan
vahşetin durdurulabileceğinin mesajı olacaktı diyen Küçükköse, İsrailin gemide
silah bulunduğuna ilişkin iddialarının gerçeği yansıtmadığına dikkati çekti.
İsrail askerlerine müdahale hazırlığında bulunmadıklarını anlatan Küçükköse,
Bir çatışma ortaya çıkardı ama gerek insanlık adına gerekse Müslümanlar adına
iyi niyetimizi her şeye rağmen göstermek zorundaydık. Gemide fikir ve duygu
birliği vardı ifadelerini kullandı.
Saldırı anında kaptan köşkü önünde nöbet tuttuğunu belirten Küçükköse,
komandoların zodyak botlarından gemiye ateş ettiğini anlattı.
Güverteye çıktığında askerlerin halatla gemiye inmeye çalıştıklarını
gördüğünü kaydeden Küçükköse, vurulduğu gece yaşadıklarını şöyle anlattı:
Askerler halatı atınca arkadaşların bir kısmı halatı geminin demirine
sardı. Birinci halat demire sarılınca ikinci halatı attılar. İkinci halat
atılınca kimse müdahale etmedi. Yukarı çıkınca askerle karşı karşıya geldik. İlk
müdahalede ben bulundum. Askeri tuttum ve duvara yaslayarak etkisiz hale
getirdim. Biz onunla uğraşırken ikinci asker gemiye inmiş, askerin arkası bana
dönüktü. Onu da etkisiz hale getirdim. Onu tutarken 3. askere de arkadaşlar
müdahale etmeye başladı.
Onlarla uğraşırken gemiye inen 4. asker bana ateş etti. Tek atış yaptı ve 4
mermi geldi. Merminin 3ü karnıma, 1i koluma isabet etti. Vurulduğumu anlayınca
aşağı indim. Beni sedyeye aldılar, sonrasını hatırlamıyorum. Gemiye el
konuluncaya kadar hiçbir şeyin farkında olmadım. Kendime geldiğimde gemiye el
konulmuştu. 2 defa ameliyat oldum. Psikolojik olarak saldırının izlerini çok
derin yaşıyorum.
-Abla ben ölüyorum, anneme selam söyle-
Operasyonun ardından revirdeki yaralılarla ilgilendiğini ifade eden Esra
Çelik ise gemideki 60 kadının zarar görmemeleri için geminin alt katında
tutulduğunu söyledi.
Çelik, Herkes İsrailin Türk vatandaşlarına bunu yapamayacağını, bunu göze
alamayacağını ve gemide çeşitli dünya ülkelerinden vatandaşlar olduğu için
saldırmaya cesaret edemeyeceğini düşünüyordu. O saldırıya mahal verecek bir durum
olmadığını düşünüyorduk. Çünkü yardım gemisiydik ve yardım için gidiyorduk diye
konuştu.
Saldırının başlamasıyla geminin alt katında kurulan revire yaralıların
gelmeye başladığına işaret eden Çelik, şunları bildirdi:
Ekrem abi revire getirildiğinde karnında ve kolunda kurşun yaraları vardı
ve kan kaybediyordu. Ona ben müdahale ettim. Bana Abla ben ölüyorum ,anneme
selam söyle dedi. Ortalık kan gölüne dönmüştü. Kıyamet gibi bir şeydi. Tahtalar
oyulmuş ve içlerine kan dolmuştu. Çünkü özel bir mermi kullanmışlardı. Bir tane
giriş deliği birkaç tane kocaman çıkış deliği görebiliyordunuz yaralılarda.
Hayatımda ilk defa kurşun yarası göndüm. İnsanlar panik halinde vücutlarında
kurşun yarası bulmaya çalışıyorlardı.
Yaşadıklarını tam bir savaş anı olarak nitelendiren Çelik, insanların
Filistin atkılarını çıkararak yaralarına sardıklarını, yaralılara sadece ağrı
kesici ve manevi destek verebildiklerini vurguladı.
İsrail askerlerinin gemideki yaralıları götürmemekte ısrar ettiğini ifade
eden Çelik, Teslim olduğumuzu ve yaralılara müdahale etmeleri gerektiğini
söyledik. 2 saatlik tartışmadan sonra yaralıları almaya başladılar. Yaralıları
gözümüzün önünden çıkardıkları için ciddi derecede kötü muamele ettiklerine şahit
oldum. Sağa sola çarparak taşıyorlardı. Şehitlerin kafalarına ve bellerine
poşetleri geçirerek yukarıdan aşağı kata attıklarını gördük diye konuştu.
Saldırı sonrası insanların Filistin konusunda duyarlılığın arttığına işaret
eden Çelik, sözlerini şöyle tamamladı:
Mavi Marmara ömür boyu bizim hayatımızdan silinmeyecek bir iz ama bundan
sonra zulüm gören insanlar adına daha çok şey yapabileceğimize inanıyorum. Daha
çok gücümüzün olduğunun farkındayız. 300 kişilik bir geminin dünyayı nasıl
değiştirebileceğini gösterdik.
(VKR-ATA-KMK)