GAZİANTEP (A.A) - Veli Gürgah / Kaan Bozdoğan - Gelişen
teknolojiye rağmen Gaziantepteki yer altı mağaralarında el yapımı tezgahlarda
üretim yapan kendirciler, yüzlerce yıllık kültürü yaşatıyor.
Kendirciler, loş ve nemin yüksek olduğu mağarada, günde yaklaşık 80 kilo
kendir üretirken, iki tezgah arasında yürüyerek 50 kilometre civarında yol
katediyor. Pota filesinden hamağa, balıkçı ağlarından tütün ipliğine, sucuk
ipliğinden çamaşır ipine kadar birçok alanda kullanılan kendirlerin kilosu 1,25
ile 1,50 arasında değişen fiyattan satılıyor.
Şehitkamil ilçesindeki Ali Baba Mahallesinde dar sokaklardan geçilerek
ulaşılan mağaralarda defolu ürünlerden çeşitli ebatlarda kendir üreten
kendirciler, aynı zamanda atık maddeleri de ekonomiye kazandırıyor.
Kendileri de küçük yaşlarda mesleğe başlayan kendirci ustalarının en büyük
yardımcıları ise zeka seviyesi yüksek olarak nitelendirdikleri çocuklardan
oluşuyor.
-Kendir rutubeti sever-
Yaklaşık 35 yıldır aynı mağarada kendircilik yapan Yaşar Polat (43), AA
muhabirine yaptığı açıklamada, geçmişi uzun yıllara dayanan mağarada 6-7 tezgahın
bulunduğunu söyledi.
Bir tezgahta günde ortalama 70-80 kilo kendir üretildiğini belirten Polat,
bunun ipliğin kalınlığına ve inceliğine göre değiştiğini ifade etti.
Polat, mağaradaki tezgahlarda günde toplam 600-700 kilo civarında kendir
üretildiğini ve kilosunun 1,25 ile 1,50 arasında değişen fiyattan satıldığını
kaydetti.
Mağaranın eski Antep evleri yapılırken taş ocağı olarak kullanıldığı yönünde
bilgi sahibi olduklarını anlatan Polat, Eskiden burası taş ocağıymış. Gaziantep
evlerini yapmak için buralardan taş kesmişler. Hatta Gaziantepin sayılı iş
adamlarından Abdulkadir Konukoğlunun dedesi Zekeriya beyin de bu mağarada
tekstil işine başladığını duymuştum dedi.
Kaliteli kendir üretiminde mağaranın önemine değinen Polat, şöyle devam
etti:
Buranın önemi rutubetli olması. Pamuk ipliği rutubeti sevdiği için kendir
rutubetli ortamda daha kaliteli yapılıyor. Kuru havada ya da açık havada aynı
kalite olmuyor. Açık havada yapılanı müşteri değil, kendimiz bile beğenmiyoruz.
Ama hafif bir rutubet değdiği zaman iplik göze daha hoş görünüyor, daha güzel
duruyor. Her haliyle daha iyi oluyor.
Kendirciliğin Türkiyede Gaziantepte yapıldığın vurgulayan Polat,
Hatayda yapıldığını biliyorum. Kahramanmaraşta da bir iki kişinin yaptığını
duydum, ama görmedim. Biz kent genelinde daha önce yaklaşık 500 kişiydik.
Bazıları sonumuz yok diyerek bu işi bıraktı gitti. Bazı yerleri kapattılar. Biz
bu mağarada çalışmaya devam ediyoruz diye konuştu.
Son dönemde ekmek tekneleri olarak gördükleri mağaranın kapatılacağı
yönünde söylemler çıktığına işaret eden Polat, Buraların kapatılmasını
istemiyoruz. Kendim için düşünmüyorum. Burada benden yaşça büyük insanlar var.
25-30 kişi yıllardır birlikte çalışıyoruz. Kimisiyle çocukluğumuz birlikte geçti.
Başka bir işe gitmedik. Ben genç sayılırım, 50-60 yaşına gelmiş komşum bu saatten
sonra kimden iş isteyecek dedi.
-Kendircilik bir kültürdür, yaşatılmalı-
Mağarada tezgahı bulunan Halil Siviş de, yaklaşık 30 yıldır kendircilikle
uğraştığını söyledi.
Mağarayı tekstil sektörünün akciğerine benzeten Siviş, Nasıl ağaçlar
kesildiğinde oksijen tükenir, nefes alamazsan, burası da kapatılırsa ya da bu iş
bırakılırsa tekstil sektörü de aynen o sekteye uğrar dedi.
Tekstil sektörünün atık ve defolu ürünlerini değerlendirip tekrar piyasaya
sunduklarını anlatan Siviş, Ortamın nemli olması pamuk ipliğini hem sağlam
yapıyor, hem de daha güzel gösteriyor. Fabrikada bu ürünü yapmaya çalıştılar ama
istedikleri gibi olmadı, beceremediler. Nem verdiler, buradaki gibi olmadı. Daha
sonra da bıraktılar diye konuştu.
Kendirciliğin bir meslek, bir iş olmasının ötesinde bir kültür olduğunu ve
yaşatılması gerektiğine işaret eden Siviş, şunları kaydetti:
İki simitle çalışan el yapımı tezgahlarımız var. Elektrikle çalışan bir
şey yok. Yalnızca bir lamba yanıyor. Gerisi hep el sanatı. İşin çoğunluğunu
emeğimiz oluşturuyor. Florasan lamba ile aydınlanan bu loş ve nemli ortamda
kendir üretirken iki tezgah arasında yürüyerek günde yaklaşık 50 kilometre yol
katediyoruz.
Burada çalışarak okuyan ve daha sonra farklı meslekler edinen 4 öğretmen, 2
polisimiz var. Bir de maliyede çalışan arkadaşımız...Hepsi boş zamanlarında,
hafta sonları burada çalışarak okudular. Eğer burayı kapatırlarsa bir daha da
aynı ortamı yapamazlar. Milyarlarca para harcalarsa bu kültürü yeniden ayağa
kaldıramazlar. Biz kimseden bir şey istemiyoruz. Mağara kapatılmasın yeter.
Yayıncı: Sevil Çelik