ANTALYA (A.A) - Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Biz
bir anlamda Kültür ve Turizm Bakanlığı bu doğal afetin mağduru konumundayız.
Mağdur olduğumuz için de ben gelip bir an önce olayı görmek, alınması gereken
önlemlerle ilgili yerinde bilgi sahibi olmak ve ilgili arkadaşlara aktarmak
istedim dedi.
Bakan Ertuğrul Günay, sel felaketinin zarar verdiği Antalyanın Manavgat
ilçesinde tesisleri zarar gören turizmciler ve kamu görevlileriyle Royal Dragon
Otelde bir araya geldi. Basına kapalı gerçekleştirilen toplantının ardından
gazetecilere açıklamalarda bulunan Bakan Ertuğrul Günay, bölgede geçmişteki
yanlış planlamalar ve yerleşimlerden kaynaklanan bir sorun yaşandığını kaydetti.
Bu tür musibetler bir tür nasihat yerine geçiyor diyen Günay,
yaşananların alınması geciken önlemler konusunda kendilerini teşvik ettiğini
anlattı. Günay, dere yatakları konusunda ciddi sıkıntılar olduğunu, ancak son 3-4
yılda bin 300 kilometrelik alanda dere ıslahı yapıldığını ifade etti. Bölgede son
birkaç yıl içinde bazı sıkıntılar olduğuna değinen Günay, bölgedeki Kömürlük
Deresinde çevre düzenlemesinin yapıldığını, ancak Ilıca Deresinde halen
sorunlar yaşanmaya devam ettiğini bildirdi.
Ilıca Deresinin denize döküldüğü noktada sıkıntılar olduğunu belirten Bakan
Günay, teknik uzmanlar ve belediye görevlilerinin işbirliği içinde çalışacağını,
kendisinin de durumu Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile Orman ve Su Bakanlıklarına
bildireceğini açıkladı. Günay, Biz bir anlamda Kültür ve Turizm Bakanlığı bu
doğal afetin mağduru konumundayız. Mağdur olduğumuz için de ben gelip bir an önce
olayı görmek, alınması gereken önlemlerle ilgili yerinde bilgi sahibi olmak ve
ilgili arkadaşlara aktarmak istedim dedi.
-Çok üzüntü duydum-
Bakan Ertuğrul Günay, yaşananların geçmiş yıllarda düzgün bir yerleşim planı
yapılmaması, bölgeye turizm, konut, ticaret fonksiyonları verilirken doğal
kaynakların doğru değerlendirilmemesi, doğal kaynakların gelişmesini koruyacak
planlamaların gözardı edilmesinden kaynaklandığını anlattı.
Türkiyenin turizmde dünyanın 6. ülkesi olduğuna işaret eden Günay,
sözlerini şöyle sürdürdü:
İstikrarlı bir biçimde iki yıldan bu yana biz bu gelişmeyi sürdürüyoruz.
Sınırlarımızdaki sıkıntıya rağmen dünyanın önde gelen ve potansiyeli artan bir
ülkesi olmayı başardık. Ama Antalya gibi bir yerde gelecek veya gelen misafirimiz
lokantada otururken veya sosyal alanda, lobide otururken suya maruz kalırsa bizim
bu gelişmeyi sürdürebilir kılmamızda ciddi zorluklarımız olabilir. O yüzden
bundan sonra planlamalarımızın, yoğunlaşmayı, betonlaşmayı değil, yeşili, doğayı
korumayı daha fazla önemsemesi, daha özenle bu konuları dikkatle takip etmesi
gerekiyor. İçinde bulunduğumuz alan turizm potansiyeli çok yüksek bir yer. Turizm
tesisleri var, ama özel çevre koruma bölgesi. Özel çevre koruma bölgesindeki bu
yapılaşma yoğunluğundan doğrusu ben çok üzüntü duydum. Başka bir sözcük
bulamıyorum, daha ölçülü. Özel çevre koruma bölgesinin, sadece kıyıdaki
carettaları korumak değil, arkadaki doğayı korumak, yeşili korumak, dereleri
korumak ve derelerin suya akışını gözetmek gibi başka bize kolaylıklar sağlaması
gerekir umudundayım. Ama ne yazık ki gördüğüm örnek, çok iyi bir örnek değil. Bu
90lı yıllardan bu yana bölgenin gelişmesine paralel yürümeyen bir plansızlığın
sonucu. Bundan sonra hem ilgili başka kamu birimlerinden hem kendi bakanlığımız
hem ilgili öteki kamu birimleri hem yerel yönetimler bu alanlarda bu tür
sorunlarla karşılaşmayacak bir dikkati daha fazla göstermek zorundayız.
-Kaygılarım arttı-
Bakan Günay, sel felaketinden zarar gören turizmcilere de geçmiş olsun
diledi. Antalyanın doğusunda daha fazla yatak değil, nitelikli yatağa ihtiyaç
olduğunu vurgulayan Günay, şöyle konuştu:
Daha az sayıda, daha nitelikli otel yapmak ihtiyacıyla karşı karşıyayız. O
takdirde araziye daha dikkatli yerleşirsek, daha fazla oda ve yatak yapmak yerine
daha nitelikli bir konaklama merkezi yapmaya kalkışırsak, bu tür felaketler
çevremizden geçse bile bizden teğet geçebilir. Ama ne yazık ki arkadaşlar araziyi
sonuna kadar kullanmak, yeşili, dere yataklarını ihmal etmek gibi bazı
kolaylıklara saplanabiliyorlar. Bu hepimize sonra böyle bir bedel ödetiyor. Onun
için bundan sonra arkadaşlarımızın bu bölgede nitelikli yatak, nitelikli
yerleşim, nitelikli otel yapma konusunda daha dikkatli olacağını tahmin ediyorum.
Gördüğüm birkaç kötü örnek var. Ben olumsuz etkilendim bunlardan ve kaygılarım
arttı. Eğer plana uygunsa gördüğüm yapılar, bu planlamanın yanlış olduğu
konusunda kanaatlerim belirdi. Bunları da ilgili teknik arkadaşlarımıza, hem
kendi bakanlığımız hem öteki ilgili birimlere götüreceğim ve incelenmelerini
isteyeceğim. Bu bölge ve Türkiyede bizim artık daha fazla yeşili, daha fazla
maviyi, daha fazla doğayı, daha fazla tarihi koruyacak olan, sadece turizm
yatırımlarına değil bütün yerleşim planlarına ihtiyacımız var. Biz ne kadar
doğamızı korursak o kadar bu ülke üzerinde ilelebet yaşamak konusunda ayağımızı
sağlam basarız. Ne kadar aç gözlü davranırsak akıbetimiz o kadar kısa sürede
kötüye varır. Biz iyi yaşamak istiyoruz ve bu topraklar üzerinde bin yıllardır
yaşıyoruz, bin yıllarca daha iyi ve güzel yaşamak istiyoruz. Onun için bugünkü
yaşadıklarımızdan ders çıkaracağız ve bunu başka bölgelerde de bir kötü örnek
olarak, başka yeni olumsuz gelişmelere vesile olmaması için anlatmaya ve gereken
önlemleri hızlandırmaya gayret edeceğiz.
Muhabir: Güç Gönel
Yayıncı: Tuncer Çetinkaya