BALIKESİR (A.A) - Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay,
Hakkarinin Şemdinli ilçesinde çıkan çatışmada şehit düşen Uzman Onbaşı Erol
Erdinin Balıkesirin İvrindi ilçesine bağlı Büyükyenice beldesinde yaşayan
ailesini ziyaret etti.
Bakan Günay, ziyaretin ardından yaptığı açıklamada, son zamanlarda ve
özellikle yaz boyunca şehit haberleriyle yüreklerin yandığını söyledi.
Ne yazık ki bizim barış, kardeşlik, birlik ve bütünlük anlayışı içinde bir
araya getirmeye çalıştığımız milletimizin içine her zaman böyle ayrılık ateşi,
nifak tohumu salanlar var diyen Bakan Günay, Dünyanın her yerinde terör var
ve terörle baş etmek gerçekten göze gözüken bir düşmanı yenmekten çok daha zor.
Çünkü sizi her zaman arkadan vuruyorlar. Savaşta cephede karşınızda kim varsa
görüyorsunuz. Ve ona göre gücünüzü ayarlayıp mukavemet ediyorsunuz. Ama terör bir
ihanet, tam anlamıyla bir ihanet. Tanımadığı bilmediği bir insanı geliyor,
vuruyor, öldürüyor ve hiç ilgisi olmadığı birçok insanın canını yüreğini
yakıyor ifadelerini kullandı.
Biraz önce şehit annesini ve kardeşlerini gördüğünü söyleyen Günay, şöyle
devam etti:
Bir anne çocuğunu askere gönderiyor ve oğlunun öldüğü haberini almak
dünyadaki galiba en kötü haberdir. Bir oğlum doğdu haberi dünyanın en güzel
haberidir babalar ve anneler için. Ama bir oğlun öldü haberi dayanılmaz,
insanın içini yakan bir haberdir. Ve ben bu yüzden şehit cenazelerinde, bu
gencecik fidanların ölümünde söz bulmakta, kendimi anlatmakta zorluk çekiyorum.
Bir tek tesellimiz var, inanıyoruz ki bizim inancımıza göre şehitler ölmüyor.
Onlar bir inancın, bir davanın, vatanın arkasında, bir mukaddesin arkasında dik
durdukları için ölmüyorlar ve sonsuza kadar böyle yaşıyorlar. Bir evladını askere
gönderen ve onun bayrağa sarılmış tabutunun karşısında metin vaziyette duran bir
aile de bu memleket için en büyük fedakarlığı yapıyor. Biz onlara borçluyuz.
Evladını askere gönderen, polis yapan, öğretmen yapan ama çocuğunun vatanın bir
köşesinde görev yaptığını düşünürken onun bayrağa sarılmış olan tabutuyla
karşılaşan ailelere borçluyuz. Hani bir söz var, Bayrakları bayrak yapan
üstündeki kandır, toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır. Onlar bize bu
toprakları vatan yaptılar, vatan yapıyorlar.
Şehitlere borçlu olunduğunu kaydeden Günay, onlara borcun sadece ailelerinin
sosyal ve ekonomik durumunu yükselterek ödenemeyeceğini, bunun zaten devletin
görevi olduğunu dile getirerek, Onun dışında vatanın her taşına, her zerresine
dikkatle ve kıskançlıkla sahip çıkmakla olur. Biz de onu yapmaya çalışıyoruz.
Bütün samimiyetimle söylüyorum biz milletimizi ayırmıyoruz. Tüm bu yaşadığımız
acılara rağmen hala milletimizi ayırmıyoruz. Türkiyede insanları etnik kökenine
göre, doğum yerine, ana diline, inancına, mezhebine göre ayırmıyoruz. Çünkü
Türkiye Cumhuriyeti yurttaşıdır. Kimin ki Türkiye Cumhuriyeti kimliği vardır, onu
bir ve eşit tutmaya çalışıyoruz. Biz insanlarımıza aş, iş bulmaya gelecek kurmaya
çalışıyoruz diye konuştu.
-Allah milletimizin birliğini, bütünlüğünü bozmasın-
İki gün önce Van, Muş ve Bitliste olduğunu hatırlatan Bakan Günay, önceki
hafta da yine o bölgede olduğunu, buralarda da devletin inanılmaz yatırımlar ve
yardımlar yaptığını söyledi. Bu yardım ve yatırımların devam etmesinin şartının
dirliğin, düzenliğin ve birliğin bozulmaması olduğuna işaret eden Günay, şunları
kaydetti:
Bu nifakın, ayrımcılığın terörün, bu belanın sona ermesidir. Barış,
esenlik, kardeşlik içinde yaşasak, Türkiyenin ekmeği de, üretimi de, geliri de,
geçimi de hepimizin yüzünü güldürür. Ama onlar ne kendi bölgelerindeki insanın
yüzünü güldürüyorlar, ne de bizim güldürmemize fırsat veriyorlar. Allah
milletimizin birliğini, bütünlüğünü bozmasın. Son zamanlarda inanılmaz bir
tahrikle millet içinde ayrımcılığı körükleyen, duygu birliğini körükleyen bir
tahrikle uğraşıyorlar ve çalışıyorlar. Gaziantep patlamasından bir gün önce bizim
bir aracımız devrildi. Bir askeri araç devrildi. Onun içinde çocuklarımız vardı.
10 kişi öldü. Onların öldüğü köy, daha önce farklı bir acıyı yaşamış bir köydü.
Ama köy halkı koştu, bu askerlere sahip çıkmaya çalıştı. Kadınlar kendi dizlerini
döverek, orada ölen askerler için gözyaşları döktüler ve göğüslerini döverek
ağlamaya başladılar. Aslında bu milletin birbirinden kopmadığını, onların bizim
acımız, aramızda bir ayrım olmadığını, herkesin acısının ortak olduğunu gösteren
bir tabloydu. Ama Türkiye bu tabloyu görmesin diye ertesi gün Gaziantepi
bombaladılar. Burada kendi çocuğu ölmüş doğulu anaların gözyaşları aslında bizi
bir acının etrafında birleştirecek tabloya işaret ediyordu. Acı bizi bir anlamda
çimento gibi oradaki gözyaşlarıyla bağlayacaktı Türkiye bu tabloyu bir hafta
konuşabilseydi. Ama ertesi gün Gaziantepi bombalayarak bu tablonun Türkiye
tarafından görülmesini, bizim bütün ihanete rağmen bir olduğumuzu, bütün
olduğumuzu, Türkiyenin okumasını engellediler. Bu kadar büyük tuzaklardan
geçiyoruz. Onun için metanetimizi bozmayacağız. Allah bize yeni ve büyük acılar
göstermesin. Tabii bir yandan da kazalar oluyor. O da bir başka talihsizlik. Bir
kötü rastlantı, bugünlerde sanki bizi bir büyük güç imtihan ediyor. Sınavdan
geçiriyor. Kararlı olacağız, dik duracağız. Her şeyin başı birlik ve
bütünlüktedir. Tekrar başımız sağ olsun, şehidin yakınlarına ve ailesine sabırlar
versin. Şehidimize Allahtan gani gani rahmet diliyorum. Onlar hepimize şefaat
etsin. Bu aile ve siz, hepiniz hakkınızı helal edin.
Günay, konuşmasının sonunda Bursanın İznik ilçesinde bir programı olduğunu
belirterek, şehidin cenaze törenine yetişemediği için vatandaşlardan özür diledi.
Daha sonra belde merkezine inerek kahvehanelerdeki vatandaşları selamlayan Günay,
bir daha böyle acıların yaşanmaması dileğinde bulundu.
Muhabir: Zafer Akpınar / Burak Akay
Yayıncı: Doğan Sarıtaş