Karadenizde dönüşü olmayan sona doğru

Karadenizde dönüşü olmayan sona doğru -KTÜ Deniz Bilimleri Fakültesi Dekan Yardımcısı Yrd. Doç. Dr. Erüz: Uluslararası sözleşmelere rağmen maalesef Karadenizi dereler, atıklar ve kıyıları doldurarak kirletmeye devam ediyoruz


TRABZON (A.A) - Tuncay Bekar - Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Deniz Bilimleri Fakültesi Dekan Yardımcısı Yrd. Doç. Dr. Coşkun Erüz, Uluslararası sözleşmelere rağmen maalesef Karadenizi dereler, atıklar ve kıyıları doldurarak kirletmeye devam ediyoruz dedi.
     Erüz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kirliliğin başta denizler olmak üzere ekosistemi etkilediğine dikkati çekerek, Doğaya olmaması gereken maddeler atarsanız bir süre sonra doğa buna tepki verir, artık kendini kurtaramaz hale gelir ve yıkım başlar. Şu anda doğa bir yıkım periyotuna doğru gidiyor dedi.
     Her yıl sayısız maddenin doğaya atıldığını vurgulayan Erüz, Her yıl okyanuslara 40 bin civarında yeni kimyasal madde girişi varmış, yeni türevler. Birçoğunu tanımlayamıyoruz dahi. Bu kadar yoğun değişimde dünyanın doğal ekosistemini dengede oturtması mümkün değil şeklinde konuştu.
     Erüz, Karadenizin ise tamamının kirli olduğunu söylemenin doğru olmadığını belirterek, şöyle konuştu:
     Karadenizin tamamı kirli demek doğru değil ama nehir ağızları kirlidir. Karadeniz yarı kapalı bir deniz. Yani İstanbul Boğazı haricinde diğer okyanus ve denizlerle etkileşimi olmayan bir deniz. Karadeniz yaklaşık 160 milyon insanın kirleticilerinin bırakıldığı bir deniz. Karadeniz Orta Avrupa, Rusya, Kafkaslar, Balkanlar ve Anadolu gibi büyük bir coğrafyadaki bütün nehirlerin boşaldığı bir deniz. Karadenize akan sular kirli ise ki durum ortada o zaman Karadenizde yenilenen su da kirli oluyor ama eğer temiz su girerse daha temiz bir Karadeniz ortaya çıkacak. Karadenizde kirlilik varsa bu bizim bıraktığımız atıklardan dolayıdır. Uluslararası sözleşmelere rağmen maalesef Karadenizi dereler, atıklar aracılığıyla ve kıyıları doldurarak kirletmeye devam ediyoruz.
    
     -Mezgitin boyu 13 santimetreye düştü-
    
     Dünyanın insanlara miras kalmadığını, emanet edildiğini, dolayısıyla gelecek kuşaklara bırakılması gerektiğini söyleyen Erüz, şunları kaydetti:
     Sobamızın bacasından çıkan gazın ya da Avrupadaki fabrikanın bacasından çıkan gazın gelip Türkiyedeki ormanları asit yağmuru ile yok ettiğini, tarlamıza zararlılara karşı kullandığımız zehirli maddenin kutuptaki ayının ölümüne neden olabileceğini, dünyanın küçük bir küre olduğunu, başka bir dünya olmadığını, havanın ve suyun ortak olduğunu, dünyaya bir gram su ve havanın girip çıkmadığını, hep aynı suyun ve havanın dönüp dolaştığını düşünürsek doğru bir şey yapmış oluruz. Yoksa bugün Allah ne verdiyse yiyelim yarın Allah kerim dersek yarın Allah kerim olarak kıyameti başımıza yıkacaktır ve kendi kıyametimizi kendimiz yaratacağız.
     Yrd. Doç. Dr. Erüz, bilinçsiz avlanma ve kirlilik sebebiyle Karadenizde avcılığı yapılan balık türlerinde ciddi azalma olduğunu ifade ederek, Bilinçsiz avlanma ve kirlilik nedeniyle Karadenizde avcılığı yapılan 26 türün 5-6 türe kadar düştüğünü görüyoruz. Karadenizdeki türler değişime uğruyor ve bu türlerin miktarında sürekli bir değişim ve azalma var. Bugün mezgitin boyu 13 santimetreye düştü, bu normalde av vermesi gereken balığı tavada yiyoruz demek. Bir sonraki yıla daha az balık bırakıyoruz. Ekosistemde geriye doğru bir gidiş var dedi.
    
     Yayıncı: Murat Kaban
<< Önceki Haber Karadenizde dönüşü olmayan sona doğru Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:  
ÖNE ÇIKAN HABERLER