ANTALYA (A.A) - Güç Gönel - Bekir Bektaş - Beynindeki tümör
nedeniyle yatağa bağımlı yaşayan, zamanla görme yetisini ve bilincini de kaybeden
19 yaşındaki genç, zor şartlarda yaşam savaşı veriyor.
Kocaman kahverengi gözleri, aydınlık bir yüzü, yaşıtlarından hayli uzun boyu
vardı. Ağabey ve ablalarının aksine okumaya meraklıydı, tarlalarda çalışmaktansa
okula gitmeyi istiyordu. Her fırsatta kardeşlerine, "Sizin yapamadığınızı ben
yapacağım" diyordu. Derslerindeki başarısı karnesine de yansımış, ders yılı
sonunda eve hep takdirlerle dönmüştü. Öğretmenleri de sık sık ailesine, "Mutlaka
liseye yazdırın" diye telkinde bulunuyordu.
Fahrettin Tekin 13 yaşına geldiğinde halsizlikler baş göstermeye, ateşi
yükselmeye başladı. Kızıltepe ilçesinde götürdükleri devlet hastanesi doktorları,
kulağında bir sorun olduğunu söyleyip eve gönderdiler Fahrettini ama ne yazık ki
sorunları devam etti. Aile, bu sefer çocuklarını Diyarbakır Çocuk Hastalıkları
Hastanesine götürdü. İşte Fahrettinin beynindeki tümör de burada tespit edildi.
Hastanenin teknik olanakları yeterli olmadığı için Gazi Üniversitesi Tıp
Fakültesi Hastanesine sevk edilen Fahrettin Tekin, burada ameliyat edildi.
Yapılan patalojik incelemede Fahrettinin beynindeki tümörün kötü huylu olduğu
belirlendi. Sonraki bir yılı hastanede geçiren Fahrettin Tekinin görme yetisinde
bozukluklar, bilincinde kayıplar ve yürüme güçlüğü başladı. Fahrettinin
doktorları, artık yapılacak bir şey olmadığını, çocuğun birkaç aylık ömrü
kaldığını söyleyerek evlerine gönderdi aileyi.
Eve döner dönmez Fahrettinin durumunda gözle görülür bir iyileşme oldu.
Görme yeteneği ve hafızası geri gelmeye başlayınca ailesi bir kez daha Ankaraya
götürdü çocuklarını. Yapılan incelemede Fahrettinin beynindeki tümörde küçülme
tespit edildi ancak oluşan hasar yüzünden yutma sorunları oluşmaya başladı.
Yediği tüm yemeklerin akciğere kaçması yüzünden nefes alıp vermesi bozulan
Fahrettinin beslenebilmesi için midesine hortum takıldı. Bu süreçte koltuk
değnekleriyle yürüyebilen Fahrettin, artık ayağa da kalkamaz hale geldi.
-Kardeşlerin Fahrettin nöbeti-
Dokuz çocuklu Tekin ailesinin sekizinci çocuğu olarak dünyaya gelen
Fahrettinin ağabey ve ablaları, geçimlerini sağlayabilmek için Antalyadaki
seralarda mevsimlik işçi olarak çalışıyor. Tam teçhizatlı bir sağlık kuruluşunda
tedavisi şart olduğu için kardeşlerini de Antalyaya getiren Tekin kardeşler,
çalıştıkları serada toprak sahibinin kendilerine verdiği iki odalı evde yaşıyor.
Sera işlerini yapan kardeşler, sırayla Fahrettine bakıyor. Kardeşler, sıvı
mamayı Fahrettinin midesine bağlanan tüpe boşaltıyor, tümör nedeniyle göz kırpma
yeteneğini kaybeden kardeşlerinin gözüne her 15 dakikada bir ilaç damlatıyor.
Gözü yaşlı kardeşler, "Bakmalara doyamazdınız" diyerek elini öpüyor, yanağını
okşuyor Fahrettinin.
-En büyük sıkıntı Fahrettini hastaneye götürmek-
Anne ve babaları yaşlandığı için Fahrettin Tekinin tüm sorumluluğunu
üstlenen kardeşlerden Nurettin Tekin, AA muhabiriyle yaşadıkları dramı paylaştı.
Tekin, kardeşlerini bazen haftada bir iki kez hastaneye götürmek zorunda
kaldıklarını ancak araç konusunda büyük sıkıntı yaşadıklarını anlattı.
Kent merkezine uzak bir noktadaki seradan hastaneye ulaşmanın zorluklarından
yakınan Tekin, şöyle konuştu:
"Kardeşimin tedavisi için çırpınıyoruz ancak mesafe katedemedik. Çoğu zaman
sera sahibinin aracıyla taşıyoruz ama bazen haftada bir iki kere hastaneye
götürmemiz gerekiyor. Hastaneye yatırdığımızda da biz dışarıda kalıyoruz. Yatacak
yerimiz olmuyor. Bir araç olursa hiç olmazsa o araçta geceyi geçirebiliriz.
Ekonomik olarak artık neredeyse eksiye düştük. Bir araç almaya gücümüz yetmiyor.
Kardeşimin ağır engelli raporu var. Bir engelli aracı olursa çok yararlı olur.
Allah rızası için biri bizim elimizden tutsun, kardeşimin yüzü gülsün."
Fahrettinin hastalanmadan önce çok sevilen, başarılarıyla göz dolduran bir
çocuk olduğunu dile getiren Tekin, kardeşinin, "Siz okumadınız, ben mutlaka
okuyup bir şeyler olmak istiyorum" dediğini söyledi.
Kardeşinin hastalığı ortaya çıktıktan sonra Kuran okumaya başladığını
belirten Tekin, "Hala aklında bazı ayetler var. Geceleri bazen okuyor ama
akciğerlerindeki sorun nedeniyle beş dakika konuşunca nefesi tıkanıyor. Uyku
bozukluğu da var. Çoğu zaman onunla sabah ezanına kadar uyanık kalıyorum" dedi.
Yayıncı: Hızır Hacısalihoğlu