TRABZON (A.A) - Zafer Sel - Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati
Yazıcı, son 4 yılda ve bu yılın 9 aylık bölümünde toplam 15 bin 837 ton kaçak çay
ele geçirildiğini belirtti.
Yazıcı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, çayın, Türkiye, Doğu Karadeniz ve
özellikle Rize için çok önemli bir geçim kaynağı olduğunu vurguladı. ÇAYKUR ve
özel sektörün 2002 yılında toplam yaş çay alım miktarının 790 bin 430 ton
olduğunu anımsatan Yazıcı, şunları söyledi:
2011 yılında bu rakam uygulanan iyileştirici politikalarla 1 milyon 231
bin 141 tona çıkarılmıştır. 2012 yılının 1. ve 2. sürgün ürün miktarı ise 987 bin
270 ton olarak gerçekleşmiştir. 2011 yılında yaklaşık 250 bin tonluk kuru çay
üretimi yapan Türkiye, dünya üretiminde ilk 5 arasında yer almıştır. Çayın ülke
ekonomilerindeki konumu ve çay tarımının verimliliğiyle ilgili önemli
göstergelerden biri olan, hektar başına elde edilen ürün bazında Türkiye 2 bin
618 kilogram ürünle dünya birincisi konumunda bulunmaktadır. Öte yandan, kişi
başına çay tüketiminde dünyada ilk sıradayız.
Dünyada çay üretim trendlerine bakıldığında tüm çay üreticisi ülkelerdeki
çay üretim miktarlarının yıllar içinde arttığını vurgulayan Yazıcı, şöyle devam
etti:
Özellikle Çin ve Hindistanın üretim değerlerinde önemli artışlar söz
konusudur. Bu iki ülke diğer ülkelere kıyasla ciddi miktarda fazla üretim
yapmaktadır. Bu bakımdan çayımızın kalitesini daha da artırarak pazarda daha iyi
yer almalı, dünyadaki gelişmeleri iyi takip etmeliyiz. Bugün olduğu gibi
gelecekte de tarım ve tarımsal faaliyetlerin önemi azalmayacaktır. Öte yandan
organik tarım çok daha öne geçecek, insanlar organik ürünlerin üretim alanlarını
arar duruma gelecek. Bu bakımdan Rize ve Doğu Karadeniz organik ürün yetiştirme
bakımından sahip olduğu avantajları çok iyi değerlendirmelidir. Organik çay
üretimi hem yurt içinde hem de yurt dışında Rizeye ve bölgeye büyük avantajlar
sağlayacaktır.
-Yasa dışı ticareti önlemek için de yoğun çaba harcıyoruz-
Bakan Yazıcı, çay üreticilerinin haklarını korumak için çay kaçakçılığıyla
etkin mücadele ettiklerini vurgulayarak, şunları kaydetti:
Bu mücadele aynı zamanda çayımızın kalitesini koruyarak arttırmak ve kayıt
dışılığı önlemek amacını taşımaktadır. Bakanlık olarak yasal ticareti
kolaylaştırmak için gerekli tedbirleri alıyoruz. Aynı zamanda yasa dışı ticareti
önlemek için de yoğun çaba harcıyoruz. Gümrük kapılarında iyileştirmeler yaptık
ve yapmaya devam ediyoruz. Gümrük Muhafaza Genel Müdürlüğümüz gümrük kapılarında,
girişlerde aldığı tedbirlerle kaçakçılığın her türünü önleme kapsamında kaçak çay
faaliyetlerini önlemeye çalışmaktadır.
Çay kaçakçılığı ile mücadele anlamında 2012 yılının 9 ayında 2 bin 183 ton
kaçak çay gümrük muhafaza ekiplerimiz ve diğer kolluk kuvvetlerince yakalanan
miktardır. Geriye dönük baktığımızda, 2008 yılında bin 848 ton, 2009 yılında 3
bin 297 ton, 2010 yılında 3 bin 211 ton ve 2011 yılında da 5 bin 296 ton çay
yakalanmıştır. Son 4 yılda ve bu yılın 9 aylık bölümünde toplam 15 bin 837 ton
kaçak çay yakalanmıştır.
-Bazı kaçakçılık türleri ile ilgili eylem planı hazırladık-
Ülke ekonomisinin geliştirilmesi önündeki en önemli engellerden birinin de
çay kaçakçılığı olduğunu ifade eden Yazıcı, şunları belirtti:
Özellikli bazı kaçakçılık türleri ile ilgili eylem planı hazırladık. Bu
plan 4 ayak üzerinde, çay, e-ticaret, şeker ve şeker mamulleri, canlı hayvan ve
et. Çay, bunun en önemli ayaklarındandır. Çay kaçakçılığının ülke ekonomisine ve
kamu sağlığına vermiş olduğu zararları da göz önünde bulundurarak çayın da dahil
olduğu önemli türlerin kaçakçılığıyla ilgili mücadele eylem planını hazırladık.
Çay kaçakçılığının en önemli nedenleri, yüksek vergilerin ödenmeyerek aradaki
tutarın kazanç olarak elde edilmesi, diğer ülkelerle ülkemiz arasındaki
maliyet-fiyat döngüsünün ülkemiz aleyhine olması, taşınmasının kolay olması
neticesinde denetiminin zor olmasıdır. Böylelikle kurumlar arası istihbarat
paylaşımını, ortak mücadele yöntemlerini geliştirmeyi ve koordinasyonu artırmayı
hedefliyoruz. Yine çay kaçakçılığını engellemeye yönelik çalışmalar yürüten
Bakanlığımız ile Çay İşletmeleri Genel Müdürlüğü arasında 31 Mart 2010da Sahte
ve Kaçak Çay Ticareti ile Mücadelede İşbirliği Protokolünü imzaladık.
-Çay kokusuna duyarlı 14 çay detektör köpeği kullanılmaya başlandı-
Yazıcı, protokolle ilgili olarak da bilgi verirken, şunları ifade etti:
Protokol kapsamında, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı personelinin çay
kaçakçılığı ile mücadelede bilgi seviyesinin ve farkındalığın arttırılması amacı
ile Çay İşletmeleri Genel Müdürlüğünce belirli dönemlerde eğitim faaliyetleri
düzenlenmektedir. Bu çerçevede 2010 yılı içerisinde Mersin, İskenderun,
Gaziantep, Habur, Hakkari, Gürbulak, Hopa, İstanbul, Edirne, Ankara Gümrük ve
Muhafaza Başmüdürlüklerinde görevli 33 muhafaza memuruna Çay Kaçakçılığının
Önlenmesi konulu eğitim verilmiştir.
Yine 2010 yılı içerisinde çay kaçakçılığı ile mücadelede faydalanılmak üzere
çay kokusuna duyarlı 14 çay detektör köpeği kullanılmaya başlanmıştır. Çay
detektör köpeklerinden çok kısa sürede yüksek verim aldık, sayılarını
arttırıyoruz. Bunların dışında yasa dışı çay kaçakçılığı ile mücadele için birçok
araç gümrük kapılarımızda kullanılmaktadır.
Kara sınır kapılarımızda 13, deniz liman kapılarımızda 6 olmak üzere toplam
19 araç ve konteyner tarama sistemi bulunmaktadır. Ayrıca Türkiye genelinde
birçok bagaj x-ray cihazı faaliyette olduğu gibi, videoskop, fiberoskop, yoğunluk
ölçüm cihazı, kapalı devre televizyon sistemleri, hızlı motorbot, mobil ekip
araçları gibi birçok teknik cihaz da çay kaçakçılığı ile mücadelede
kullanılmaktadır. Yasa dışı çay ticaretiyle Maliye boyutu itibariyle de
çalışmalar yapmaktayız.
Kaçakçılıkla mücadelede kullanılan programlar arasında ihbar ve Kara
Kapıları Taşıt Takip Programı, Kaçakçılık Bilgi Bankası, Gemi Takip Programı,
Araç Takip Sisteminin bulunduğunu kaydeden Yazıcı, şöyle devam etti:
Bu çerçevede Maliye Bakanlığına beyan edilmiş çay stok kayıtlarını içeren
mevcut 43 firmaya ait 65 beyanla ilgili olarak Gümrükler Muhafaza Genel
Müdürlüğümüz, Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığı ve Gelir
İdaresi Başkanlığı ile müşterek ekipler oluşturarak fiili incelemeler
yapılmaktadır. Yanlış beyanda bulunduğu tespit edilen 15 firmayla ilgili işlem
yapılmıştır. Bu firmalarla ilgili idari ve yasal işlemleri de titizlikle takip
ediyoruz.
Geleceğin lider ülkeleri öncelikle kendi ülkelerinde üretilen ve tüketim
alışkanlıklarına konu edilebilecek her türlü ürünü markalaştıran ve bununla da
yetinmeyip başka coğrafyalardaki ürünleri markalaşmaya konu ederek ekonomik
refahlarına refah katan ülkelerin olacağını söyleyen Yazıcı, hedeflerinin hem
üretiminde hem de dünya pazarlarına sunumunda Türk çayını alternatifi olmayan bir
içecek haline getirmek olduğunu belirtti.
-2023 yılına kadar dünya çapında en az 10 marka üretme hedefi koyduk-
Yazıcı, Türkiyede çayın sudan sonra en çok tüketilen içecek olduğunu
belirterek, Ülkemizde sudan sonra en çok içilen, sağlık yönünden bilimsel
olarak yararları kanıtlanan organik Türk çayını bir marka olarak dünyaya tanıtmak
hepimizin ortak gayesidir. Hükümet olarak 2023 yılına kadar dünya çapında en az
10 marka üretme hedefi koyduk. Bu 10 markadan biri mutlaka Rize çayı, Türk çayı
olmalıdır. Türkiyenin en önemli endüstriyel değerlerinden biri olan çayımızı bir
marka değer haline getirmek, yeşil altını hak ettiği konuma ulaştırmak hepimizin
üzerine düşen sorumluluktur diye konuştu.
Öncelikle, çay fabrikalarında otomasyon ihtiyacı analizinin yapılıp, doğru
yatırımların yapılmasının önem taşıdığını ifade eden Yazıcı, şunları söyledi:
Bununla bağlantılı olarak kapasite artırımı da üzerinde çalışılması
gereken bir başka husustur. Son yıllarda hızla büyüyen organik çay pazarında daha
fazla yer almak için organik çay alanlarının genişletilmesi gerekmektedir. Bunun
yanında, senede sadece 90 gün çalışan çay fabrikalarının atıl dönemde başka
faaliyetlerde bulunabilmesi için de düzenlemeler yapılması bir ihtiyaçtır.
Markanın amacı çayı daha rekabetçi bir duruma getirmek, kısacası çayı dış
pazarlara daha fazla açabilmektir. Ancak, çay pazarında dış pazara açılmanın
önünde, yüksek maliyet ve ürün çeşitliliğinin olmaması gibi yapısal ve ciddi
sorunlarımız var.
İç pazarımızda demleme çay yaygınken, Avrupa pazarında poşet çay talebi daha
fazladır. Dolayısıyla pazara uygun ürün geliştirilmesi bir ihtiyaçtır. Biz de
organik tarıma elverişli topraklarıyla dünyanın en lezzetli ve sağlıklı çayı
olmaya aday Rize çayını dünyanın en prestijli çay markası haline gelmesi,
çayımızın tanınması ve pazarlanmasının çok ötesinde manalar da ihtiva etmektedir.
Çünkü dünya çapında marka üretmek aynı zamanda kendi kültürünü tanıtmak ve
transfer etmek demektir. Çay diğer içeceklerden farklı olarak kültürel kotları en
fazla taşıyan ürünlerden biridir. TurkishTea olarak adlandırılacak olan Türk çayı
ve altında oluşacak markalarla Türk çay içme kültürü ve diğer geleneksel
unsurlarımız dünyaya tanıtılacaktır. Çayda uluslararası bir aktör olmak öncelikle
yerel değerlerin, yerel tüketim alışkanlıklarının ve yerel damak tatlarının
tanınması ve ona göre üretim yapılması ile mümkündür.
-Çalışmalarımızın ortak amacı çay üreticisinin menfaatlerini korumaktır-
Türk çayını markalaştırıp yurt dışına ihraç edildiğinde, çayın değerinin
artacağını ve öncelikle yaş çay üreticisinin kazanacağını vurgulayan Yazıcı,
şunları ifade etti:
Çayda markalaşma ve ürün değerinin artması, Türk çayının kalitesinin
yükselmesini, Türkiyede standart çay üretim ve pazarlamasının sağlanmasını,
dünya çay piyasası ve teknik yeniliklerin sektörde uygulanmasını, sektörün
büyümesini, Doğu Karadenizde yeni yatırımlar yapılmasını, bu alanda istihdamın
artmasını ve göçün azalmasını sağlayacaktır. Çay üretiminde ülkemizin en önemli
sorunlarından biri çay üretiminin 4-5 ay gibi bir sürede yapılmasıdır. Bu nedenle
üreticimiz çoğu zaman ürününü satarken beklediği değerlere ulaşamıyor.
Hükümetlerimiz döneminde bu konu üzerinde hassasiyetle durduk. Üreticimizi
güçlendirmek için Bakanlık olarak ürün ihtisas borsacılığı kapsamında, çayın
mülkiyetini temsil eden ürün senetleri ile alınıp satılabilmesine yönelik
çalışmaları yürütüyoruz. İşlenmiş çayın borsalarda alınıp satılabilmesi için
standartlarının tespit edilmesi gerekmektedir. Bütün bu çalışmalarımızın ortak
amacı çay üreticisinin ve çay ticareti ile uğraşan vatandaşlarımızın ekonomik
menfaatlerini koruyarak bu ticaretin daha düzenli ve verimli yapılabilir hale
getirilmesidir.
-Kılıçdaroğlunun çayla ilgili sözlerine eleştiri-
Hayati Yazıcı, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlunun son Rize ziyareti
ile ilgili olarak da değerlendirmede bulunarak, şunları kaydetti:
Rizeyi bilmeden gelip gidenler oluyor. Yakın bir zamanda Sayın CHP Genel
Başkanının Rizeye geldiğini basından ve arkadaşlardan öğrendim. Konuşmasını
değerlendirdiğimde yadırganacak hususlar var. Bölgenin en önemli geçim kaynağı
olan çay ile ilgili bizim yaptıklarımızı bilmeyebilir. Ama en azından yanındaki
arkadaşların kendisini bilgilendirmesi gerekirdi diye düşünüyorum. Ya kendisini
bilgilendirmediler ya da verilen bilgilere aldırmadan çay ile ilgili hiçbir şey
yapılmadığını söylemek, insanların inandırıcılığını zayıflatıyor. Anamuhalefet
partisi genel başkanının bunu görmesi gerekir. Üç dönemdir parlamentodayım ben
hiç Rizeli milletvekili görmedim şeklindeki beyanı değerlendirmeye gerek
olmayacak kadar ciddiyetten uzak. Kimin ne yaptığını hemşehrilerimiz ve
Türkiyedeki herkes görmektedir ve bilmektedir.
Yayıncı: Murat Kaban