KONYA (A.A) - Murat Aslan - Osmanlı dönemindeki şehirlerin
sosyokültürel yapısını günümüze taşıyan Kadı Sicillerinden kayıp olan, fakat 4
yıl önce bir eskicide bulunan 1916-1921 dönemine ait belgeler, azınlıkların
Osmanlı hukuk sistemine olan güvenlerini ortaya koyuyor.
Necmettin Erbakan Üniversitesi Eğitim Fakültesi Sosyal Bilgiler Eğitimi
Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yusuf Küçükdağ, AA muhabirine yaptığı
açıklamada, Osmanlıda Kanuni Sultan Süleyman dönemiyle birlikte tutulmaya
başlanan Kadı Sicillerinin dönemin sosyokültürel özelliklerini en net şekilde
anlatan belge hüviyeti taşıdığını söyledi.
Selçuklunun kadim başkenti Konyanın, 1. Dünya Savaşı ile Milli Mücadele
yıllarını kapsayan 1916-1921 dönemine ait kadı sicillerinin uzun yıllardır kayıp
olduğunu ifade eden Küçükdağ, Öncesi 1908e kadar, 151 adet Konya Kadı Sicili
vardı, ancak bu tarihlere ilişkin kadı sicili kayıptı. 6 yıl önce, merhum
koleksiyoner Safa Odabaşı, seyyar arabayla satış yapan bir eskicide rastladığı bu
sicilleri satın alıp bize fotokopisini getirmiş, tez olarak yaptırmamı
istemişti dedi.
-Kamu yayıncılığı dalında ödüle layık görüldü-
Belgeleri yüksek lisans tezi haline getirmeye karar verdiklerini anlatan
Küçükdağ, Yüksek lisans öğrencim Halil Erdoğana, 1916-1921 dönemine ait bu
Konya Kadı Sicilini, hem araştırmacıların hem de o dönemin meraklılarının
ilgisine sunmak için yüksek lisans tezi yaptırdım. Osmanlıcada her kelime,
anlamlandırılırken büyük anlam değişimlerine neden olduğu için, yapılan
transkripsiyon çalışmasının üzerinden bizzat 5-6 defa tek tek geçtim. Yaklaşık 4
yıllık bir sürecin sonunda ortaya çıkan çalışma Konya Kadı Sicili, 1916-1921
adıyla kitap halinde yayımlandı. Bu kitap, Türkiye Yazarlar Birliği tarafından da
kısa süre önce kamu yayıncılığı dalında ödüle layık görüldü diye konuştu.
-Belgeler, Ermeni iddialarını yalanlar nitelikte-
Küçükdağ, mahkeme kayıtlarını çok ayrıntılı şekilde içeren kadı sicillerinin
sadece tek nüsha halinde olmasının, esere ayrı bir önem kazandırdığını
belirterek, şöyle devam etti:
Bu kaynak eser, o döneme ilgi duyan araştırmacılar ve meraklılar için çok
kıymetli. İçindeki belgeler, 1915e ilişkin Ermeni iddialarını yalanlar
nitelikte. Örneğin, kilise mahkemesi yerine haklarının korunması için kadıya
başvuran Ermeni Tuzin bint Serkis ya da Rum Marya bint Kalenderin kayıtları,
sözde soykırım iddialarına konu olan 1915ten bir yıl sonra bile azınlıkların
Osmanlı yönetimine kendilerinden bile çok güvendiklerini gösteriyor. Çünkü, iddia
ettikleri gibi Anadoludaki tüm Ermenilere hem bakış açısı hem de davranış
olarak toplu bir hareket olsa; bu, belgelere net bir şekilde yansır. Oysa bu
belgeler, Ermeni olaylarının yaşandığı 1915ten bir yıl sonra başlıyor.
-Mahkemelere başvurup, haklarını almışlar-
Söz konusu belgelerden; Rum ve Ermenilerin Konyada günlük yaşamlarını,
tıpkı geçmişte olduğu gibi normal bir şekilde sürdürdüklerinin, mahkemelere
başvurup haklarını aldıklarının anlaşıldığını dile getiren Küçükdağ, şunları
kaydetti:
Konyanın Çiftemerdiven Mahallesi sakinlerinden Ermeni asıllı olup ölen
Serkis veled-i Artinin küçük kızları Viktor, Virjin ve Renkazın vasileri olan
anneleri Tuzin bint Serkis, 27 Mayıs 1919 günü mahkemeye başvuruda bulunarak,
çocukların babalarından kalan bir gayrimenkulün satışı için kadıdan izin
almıştır. 1916da Konyada yaşayan, oğlunun verdiği nafakayı az bulan Marya bint
Kalender isimli Rum kadın ise haksızlığa uğramamak için kilise mahkemesine değil
kadıya gidiyor. Mahkeme, kadını haklı bularak oğlunun, annesine aylık 300 kuruş
nafaka ödemesini takdir ediyor.
Yayıncı: Ahmet Kayır