DÜZCE (A.A) - Abdülhamid Hoşbaş / Ömer Ürer - 12 Kasım 1999
Düzce Depreminde yıkılan evinin enkazından 41 saat sonra sağ olarak kurtarılan
Şaziye Bulut (57), tamamen moloz haline gelen evlerinin 1 metrekarelik alanında
yaşama tutundu.
Büyük bir mücadelenin sonucu mucize eseri kurtarılan Şaziye Bulut, o gün
yaşadığı acılarını AA muhabiri ile paylaştı.
Merkez üssü Kaynaşlı olan fakat Düzce merkezde de büyük yıkımlara neden olan
12 Kasım depremi, yaklaşık 3 ay önce yaşanan 17 Ağustos Marmara Depreminin
ardından bir daha olmaz düşüncesiyle yaraların sarılmaya başlandığı bir anda
meydana geldi.
3 ay önce büyük bir yıkıma neden olan depremin ardından artık vatandaşlar
kaldıkları çadırlardan, hem soğuk havanın etkisiyle hem de deprem psikolojisini
yavaş yavaş atlatmanın verdiği güvenle boşalttıkları evlerine tekrar yerleşmeye
başladı. Bulut ailesi de yaşayacağı acıları tahmin edemeden artık sıcak
yuvalarına yerleşmenin zamanı geldiğini düşünerek yaklaşık 3 ay kaldıkları
çadırlarını terk edip evlerine yerleştiler.
Bulut ailesi evlerine yerleştikten kısa bir süre sonra onlar için yeni,
fakat acılarla dolu bir hayat serüveninin başlangıcı 12 Kasım Düzce Depremi oldu.
Akşam saatlerinde meydana gelen depremde evde aile fertlerinden ev hanımı Şaziye
hanım ve canından çok sevdiği kızı Sevgi bulunuyordu. Evlerinde komşularını
ağırlayan anne-kızı sarsıntının başlamasıyla aniden çöken 4 katlı evlerinin
enkazı ayırdı.
Sarsıntıyla evin değişik bölümlerinde enkaz altında kalan anne-kız ve
ağırladıkları misafirleri yıkılan enkazın altında kısa bir sessizliğin ardından
birbirleriyle konuşarak sağ olup olmadıklarını öğrenmeye çalıştılar. O anı
gözyaşları içerisinde anlatan acılı kadın, büyük bir gürültü ile depremin
başladığını ve kısa bir süre içinde bulundukları binanın üzerlerine yıkıldığını
anlattı.
Deprem anında kapıyı açtım ve orada kaldım. Arkamı döndüm ve kızımla göz
göze geldik. O andan sonrasını hatırlamıyorum çünkü o andan sonra hayat benim
için bitmişti diyen Bulut, deprem anında antrenin tavanının üzerine düştüğünü
ve başının sıkıştığını, kısa bir süre nefes alamadığını fakat bilincinin sürekli
açık olduğunu aktardı.
Bulut, yaşadığı o anı şöyle anlattı:
Üstümde tavan olduğu için hareket edemiyordum, başım göğsüme yapışmıştı.
Kafamı sadece yana çevirdim ve 4 saniye sonra nefes almaya başladım. Bu
sıkışıklıkta yaşayabilecek miyim- diye kendime sordum. Daha sonra komşumun sesini
duydum ona ilk olarak kızımın yaşayıp yaşamadığını sordum. Sevgi, yaşıyor bizi
kurtar dedi. Bulunduğum yeri ona söyledim ve kurtaramayacağımı söyledim. Uzun
süre konuştuk ama bir zaman sonra sesleri kesildi.
-Zaman kavramı tamamen yok oldu
Enkaz altında zaman kavramının tamamen yok olduğunu ve 1 metrekarelik bir
alanda sıkıştığı için çok acı çektiğini belirten Bulut, ayağına demir battığını,
boynundan yaralandığını ve acısının çok olduğunu söyledi. Elleri dışında bütün
vücudunun gömülü olduğunu anlatan Bulut, Ellerimi yanlarda kullanabiliyordum.
Ağrımı gidermem gerekiyordu yoksa bilincimi kaybedebilirdim. İlk müdahaleyi
kendim yaptım ve orada bulduğum bir tahta parçasını sırtıma dayadım ve başımı
oraya yasladım. Binanın bütün molozları üzerimdeydi ve kırılan tuğlaların sivri
uçları sırtıma batıyordu. Sıkıştığım yer 1 metre bile yoktu. Her yanım molozdu
ve çıkartılırken üzerimden 1.5 ton moloz alındı şeklinde konuştu.
Deprem anından uzun süre sonra enkazın üzerinden sesler duyduğunu ve sesini
duyurmak için beton parçalarına vurduğunu anlatan Bulut, şöyle konuştu:
Beni kurtaran ekip içindeki Turgut beyin sesini duydum. yaşayan var mı
diye bağırıyordu. O müthiş sesi duyunca umutlarım yeşerdi. Yaşıyorum dedim ve
sesimi duyurdum. Beni duyduktan 3 saat sonra ancak ulaşabildiler ama
çıkartamadılar. Bana ulaştıklarında önce kızımı çıkartmalarını beni bırakmalarını
söyledim. Kızımı çıkarttıklarını ve iyi olduğunu söylediler. Kızımın çıktığını
duyunca çok rahatladım zaten açlık ve susuzluğu çektiğim acıdan dolayı
unutmuştum.
Enkaz altında hiçbir ses ve ışık olmadığını, ve sesini kimseye
duyuramadığını anlatan Bulut, yardım ekiplerinin kendisine ulaşmak için 25 metre
tünel kazdığını ve uzun süreli bir çalışma sonrası kendisini sıkıştığı yerden
kurtardıklarını söyledi.
Enkazdan çıktıktan sonra kızı için endişelendiğini fakat diğer çocuklarını
da görmek istediğini vurgulayan Şaziye Bulut, sözlerine şöyle devam etti:
Ben evladımı kaybettim ama bana ihtiyacı olan 3 tane daha çocuğum vardı.
Onlar için iyi olmak zorundaydım. Eşim 15 dakika önce kahveye gitmişti ve küçük
oğlumda internet kafeye gitmişti. Diğer kızım evli olduğu için yanımızda değildi
zaten. Büyük oğlum da İstanbuldaydı. Ben enkazdan çıktığımda kızım yaşadığını
sanıyordum. Ben çıkarılınca büyük kızım ve küçük oğlum annemizi görmek istiyoruz
demişler. İkisi yan yana bana el sallıyorlar ama ben oğlumu ölen kızım Sevgi
olarak gördüm. Beni merak etme ben çok iyiyim diye bana bağırdı ve ben çok
rahatladım. İki kızımda oğlumda oradaydı, içim rahatladı. Onları hayatta görünce
çok mutlu oldum. Kızımın hayali beni hayata bağladı ve ben tedaviye cevap
verdim.
-Kızımın hayatını kaybettiğini 2 ay sonra öğrendim -
Hastaneye gelen herkese kızını sorduğunu fakat herkesin Sevginin iyi
olduğunu söylediğini kaydeden Bulut, kendisine kızının iyi olduğunu fakat yoğun
bakımda olduğunu söylediklerini belirtti. Telefonla da olsa kızının sesini,
inilti sesini duymak istediğini aktaran acılı Anne, sözlerini şöyle sürdürdü:
Beni ziyarete gelenler yanıma geldiklerinde bir şey demiyorlar ama dışarı
çıktıklarında da kulağım onlarda oluyordu. En son bir konuşma duydum. Sen
söyleme, ben söylemiyim, kim söyleyecek bunu diye bir cümle duydum. Büyük kızım
çok güzel rol yaptı. Dışarı çıktı ağladı, içeri girdi bana güldü. İlaç tedavisi
görüyordum ve şoka girmemem lazımdı. Söyleyin ağlamayacağım dedim ama ağladım.
Benim ilk sesini duyduğum Turgut bey geldi o söyledi. Bir süre konuşmadım.
İlaçlardan ağlama yeteneğimi kaybetmiştim, robot gibiydim. Enkazdan çıkalı tam 2
ay olmuştu ve ben kızımın öldüğüne ancak öğrenmiştim. Hastanedeki tedavimin
ardından uzun bir süre kızımın sevdiği müziği dinleyemedim, sevdiği yemeği
yapamadım. Zamanla kendimi alıştırmak için o müzikleri dinlemeye başladım.
Kızımın sevdiği yemekleri kızımın arkadaşlarına yaparak onun yokluğuna alışmaya
çalıştım. Benim 3 tane daha çocuğum vardı ve onlar için hayata tutunmak
zorundaydım.
Kızını da son haliyle hatırlamak istediğini ifade eden Bulut, Onun sevgisi
yüreğimde ama bütün evlatlar benim evladım gibi görüyorum. Şehit aileleri varken
bana bir şey demek düşmez ama bende bir şehit annesiyim. Deprem şehidi annesiyim.
Çocuklarımın psikolojileri için çok uğraştım onlar için ayakta durdum diye
konuştu.
Yayıncı: Atakan Çelik