BURSA (A.A) - Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız,
nükleer santral projelerine ilişkin, "22 milyar dolarlık projeye uluslar arası
kredi ve finansmana 27 bankadan sendikasyon yapılıyor, 22 dolarına hazine
garantisi vermedik. 170 milyon dolarlık bir işe 2001 yılında bu Türkiye hazine
garantisi verdi" dedi.
Bakan Yıldız, AK Parti Bursa İl Başkanlığı tarafından sivil toplum örgütleri
temsilcilerinin katılımıyla bir otelde düzenlenen toplantıda, Türkiyenin, 10 yıl
önce değil dünyada, bölgesinde dahi istikrar noktasında, krizleriyle tartışılan
bir ülkeyken, bugün gayri safi milli hasılada 3 kat, enerji tüketiminde de 2 kat
büyümeyi yakaladığını belirtti.
Türkiyenin geleceğine ilişkin, geçmişte ihtiyatlı konuşmaların tercih
edildiğini, bugün ise 10 yıl sonraki hedeflere inanan insanların sayısının
yalnızca partileriyle sınırlı olmadığını anlatan Yıldız, kendilerine oy
vermeyenlerin dahi hakkı teslim ettiğini ifade etti. Yıldız, halkın istikrar
istediğini vurgulayarak, şöyle konuştu:
"Yapılan anketlerde yüzde 73ler civarında, Türkiyenin istikrarının,
sürdürülebilmesi açısından farklı partilere inanan vatandaşımız da olsa bu
istikrarın bu iktidarla devam etmesini istiyor. Türkiyedeki istikrar
sürdürülebilir hale geldikçe, uluslar arası yatırımcı buraya finansmanını,
yatırımlarını getiriyor, ülke böylece hedeflediğimizden daha da hızlı bir şekilde
inşallah büyümeye devam ediyor.
Türkiye, Sayın Başbakanımızın önümüze koyduğu hedefler doğrultusunda 2023
yılında inşallah, belki de istediğimizin çoğunluğu bir alanla beraber
normalleşmiş olacak. Şu anda gerekli pek çok işler yapıldı Türkiyede. Ama hala
yapacak çok işimiz var."
-Nükleer santral sözleşmeleri-
Yıldız, geçen hafta Japonya ile nükleer güç santralleriyle alakalı
hükümetler arası bir anlaşma imzaladıklarını hatırlatarak, bunun birçok açıdan
önemli bir anlaşma olduğunu vurguladı. Anlaşmaların yankılarına dikkati çeken
Yıldız, "Uluslar arası arenada, Fransızların ortak olduğu Sayın Başbakanımız
tarafından söylendiğinde ertesi gün Fransadaki borsada, o şirketin hisseleri
yüzde 40lara yakın değer kazandı ve Japonya Başbakanı ile olan görüşmede, biz
bunu deklare ettiğimizde inanıyorum ki Japonyadaki hisseler de artacaktır dedi
ve nitekim öyle oldu. Türkiye yalnızca kendisiyle alakalı değil, irtibata,
ilişkiye geçtiği her ülkenin değerini artıran bir pozisyona geldi" dedi.
Yıldız, Türkiyede şu anki yönetimin, en önemli farklılıklarından birinin,
ülkeyi büyürken değiştirmesi olduğunu belirterek, bu çerçevede özel sektörün
payını artırırken, kamunun payını azalttıklarını anlattı. Bir sanayicinin,
"Elektrik fiyatları düşük olduğu için biz doğal gaz santralimizi
çalıştıramıyoruz" dediğini belirten Yıldız, şu bilgileri verdi:
"Eurostatta yayımlanan son güncel rakamdan bir örnek vereyim; 27 tane AB
üyesi ülke arasında Türkiyedeki doğal gaz fiyatları, 27 ülkenin en ucuz
fiyatlarını müşterisine, vatandaşına sunan ülke seçildi. Peki nasıl oluyor da biz
Avrupanın en ucuzunu satabiliyoruz- Çünkü Türkiyenin gelişmiş bütün
değerlerini, su kaynaklarını bu fiyatı dengelemekte kullanıyoruz. Elektrik
fiyatlarında Avrupada, ilk 5 içindeyiz, en ucuz klasmanda, ama buna rağmen,
Türkiyede yapacak çok fazla iş var. "
Yıldız, Türkiyede nükleer santrallerle alakalı serüvenin, 1956 yılında
başlatıldığını hatırlatarak, "Bir tane nükleer santral yapmak için yaklaşık 16
tane başbakan ve 25ten fazla hükümet bu alanda görev yaptı. Yalnızca bunun
müzakeresi minimum 18 ay sürüyor. Biz iktidara gelene kadar hükümetlerin ortalama
süresi 18 ay olmuş. Herhangi bir hükümetin karar verip de o işe başlayıp da onu
sonuçlandırma imkanı filan yok. O yüzden siyasi istikrarın korunması partiler
üstü bir meseledir derken bunu kastediyorum" diye konuştu.
2 tane nükleer santralin, 8 tane ünitenin anlaşmasını yaptıklarını anımsatan
Yıldız, bu konuda yerli sanayicilere çok fazla iş düşeceğini belirtti. Yıldız,
bir nükleer güç santralinin kurulmasında 515 bin adet parça olacağını kaydederek,
"Sayın Başbakanımız bize bir hedef koydu; üçüncü nükleer santrali, Türk
mühendislerinin operatörlüğüyle beraber bunu yapabilir misiniz- dedi. Ben,
Sayın Başbakanım biz yapabiliriz dedim. Üçüncü bir ülkeyle yine anlaşabiliriz,
ama bu 8 üniteden sonra, bizim yerli sanayimizin gelişmesiyle beraber biz bunu
gerçekleştirebiliriz" değerlendirmesinde bulundu.
-"Kırmızı çizgilerimizi koyuyoruz"-
Yalnızca bir projenin 22 milyar dolar olduğunu, iki projenin 44 milyar
doları bulduğunu belirten Yıldız, şu bilgileri verdi:
"Yalnızca bir nükleer santralin cirosu 60 yıl içinde 84 milyar dolar olacak.
Şimdi 22 milyar dolarlık projeye uluslar arası kredi ve finansmana 27 bankadan
sendikasyon yapılıyor, 22 dolarına hazine garantisi vermedik. 170 milyon dolarlık
bir işe 2001 yılında bu Türkiye hazine garantisi verdi. Ama şimdi, biz 22 milyar
dolarlık projeye vermiyoruz. Ülkenin bir tanesi yalnızca hazine garantisi
istediği için elendi. Biz dedik ki; Türkiye eski Türkiye değil. Ekonomimizi
iyice bir inceleyin ve bizden hazine garantisi istemeyin, isterseniz bu projeyi
size veremeyiz. Bizler kırmızı çizgilerimizi koyuyoruz ve onun üzerinde yoğun
bir şekilde de devam ediyoruz."
Yıldız, elektrik dağıtım hizmetlerinde 10 yıl önce hemen hemen özel şirket
yokken, 2 ay sonra hemen hemen kamu şirketlerinin kalmayacağını belirterek, bunun
bir değişim olduğunu ve aldıkları 13 milyar doları geriye dönük borçların
faizlerine, yatırımlara kullanıldığını kaydetti.
-"Kim kirletiyorsa, o temizlesin"-
Bakan Yıldız, daha sonra katılımcıların sorularını yanıtladı.
Bir soru üzerine Yıldız, dünyadaki iklim değişikliğinin birçok kurum ve
kuruluşun umurunda olmadığını, ama dünyanın kirlendiğini söyledi.
Yıldız, "Biz şunu önerdik; lütfen kim kirletiyorsa, o temizlesin. Kalkınma
sırasında hangi ülkeler nereleri kirletmişse, hangi ozon tabakasının neresini
delmişse, herkes o deldiği yeri tamir etsin. Yok kirletenler ayrı temizleyenler
ayrı, böyle şey olmaz. Biz Türkiye olarak, hukuk devleti olarak, biz çevremizi
kirletmeyeceğiz, ama kirletenlerin de parasını ödemeyi düşünmüyoruz. bizim o
kadar çok paramız yok. Bu yüzden yalıtım çok önemli" dedi.
Kelesin Kozağacı köyünde yapılması planlanan termik santral ve ÇED sürecine
ilişkin eleştirilerin hatırlatılması üzerine Yıldız, Türkiyede 46 tane enerji
yatırımlarıyla alakalı yatırım müracaatı bulunduğunu, 46 yatırıma 46 tane de
itiraz olduğunu belirtti.
Yıldız, bunda bir gariplik olduğunu ifade ederek, "Nükleer patlar yapmamak
lazım, kömür zaten kirli, onu hiç yapmamak lazım, rüzgar, kuş yollarında kuşları
öldürdüğü için yapmamak lazım, su, coğrafyayı bozuyor, jeotermaller yer altını
bozuyor, doğal gaz zaten ithal onu yapmamak lazım. Ben sordum; neyi yapmamı
önerirsiniz- Ben o kısmını bilmem dediler. Kusura bakmayın onu da biz biliyoruz
o zaman. Toplumun, vatandaşımızın hassasiyetlerini tabii ki dikkate alacağız, ama
biz iyi bir inceleme yaptırdık. Bizim yerli kaynaklarımızı harekete geçirmemiz
lazım. Çevreye rağmen değil, çevreyle beraber davranıyor olabilmemiz lazım"
görüşünü kaydetti.
-Elektrikte kayıp-kaçak-
Yıldız, "Başka bölgelerin kullandığı elektriğin yükü bizim üzerimizden ne
zaman kalkacak-" şeklindeki soruya ise şu yanıtı verdi:
"Türkiyede 2 bölgenin haricinde, Dicle ve Van Gölü dağıtım şirketlerinin
haricinde, mayıs 2013 tarihi itibariyle geldiği nokta, AB üyesi ülkelerin kayıp
kaçak ortalamalarının altındadır; yüzde 9,4. Peki ne yapacağız bu iki bölgeyi-
Özelleştirmek için teklifler aldık. Taahhütlerimizi, teminatlarımızı aldık ve
zannediyorum, en geç haziran, temmuz ayında da bunların devirlerinin
gerçekleşmesi gerek. 2015 yılının sonuna kadar, Türkiye ortalamasını, AB
ülkelerinin ortalamasının altına indirme imkanımız var, bu çok önemli bir nokta."
Bakan Yıldız, vatandaşlara gelen faturalardaki kayıp kaçaktan kaynaklanan
3-4 lira civarındaki rakamın minimize edileceğini sözlerine ekledi.
(Bitti)
Muhabir: Haluk Yüksel
Yayıncı: Doğan Sarıtaş