TRABZON (A.A) - Tuğba Yardımcı Mısır - Türkiyede kadına yönelik
şiddete ilişkin yapılan araştırmalarda en fazla şiddeti yüzde 73 ile boşanmış
kadınların gördüğü bildirildi.
Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı
Başkanı Prof. Dr. Gamze Çan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiyede kadına
yönelik şiddette durumun dünya ile paralellik gösterdiğini, bu konuda ülkenin ne
iyi, ne de kötü durumda olduğunu söyledi.
Türkiyede 15-49 yaş arasındaki her 10 kadından 4ünün yaşamının herhangi
bir döneminde fiziksel şiddete uğradığını ifade eden Çan, Bu önemli bir sayı.
Aynı yaş grubundaki 10 kadından 1i ise cinsel şiddete uğradığından bahsediyor.
Bunlar önemli tespitler dedi.
Kadına uygulanan şiddet oranlarının bölgesel farklılıklar gösterdiğini
belirten Çan, şöyle devam etti:
Ulusal çaptaki önemli bir çalışma, Kuzey Doğu Anadolu bölgesi olarak
tanımlanan Erzurum, Erzincan, Iğdır, Kars, Ardahan ve Bayburtta yaşayan
kadınların gördüğü şiddetin ülke ortalamasına göre yükselerek, yüzde 50ler
seviyesine kadar çıktığını gösteriyor. Yani bu bölgede 10 kadından 5ine şiddet
uygulandığı ortaya çıkıyor. Batı Marmarada Balıkesir, Çanakkale, Edirne ve
Trakyada ise şiddet oranı yüzde 20-24lere iniyor. Karadeniz Bölgesinde yaşanan
kadına şiddet oranları ise Türkiye ortalamalarına yakın. Kadına şiddet, kültürel
ve bölgesel olarak farklılık gösteriyor.
Şiddet oranının kadının eğitim ve refah seviyesine göre de değiştiğine
dikkati çeken Çan, Kadın eğitimsizse ya da eğitim seviyesi düşükse şiddet
oranlarının arttığını görüyoruz. Refah düzeyinin düşük olduğu yerlerde yine hem
fiziksel hem de cinsel şiddetin yükseldiği biliniyor. Bu veriler bize kadının
konumu ve eğitiminin çok önemli olduğunu gösteriyor. Hatta şöyle acı bir tarafı
var ki bu kadınların şiddeti algılaması dahi değişiyor. Eğitimsiz kadın, şiddet
yapılmasını daha doğal karşılıyor. Eğitim düzeyi yükseldikçe bu algının
değiştiğini görüyoruz diye konuştu.
-Kadına şiddet, halk sağlığı sorunudur-
Çan, 10 kadından 4ünün şiddet görmesinin bir halk sağlığı sorunu olduğunu
anlatarak, şunları kaydetti:
Biz toplumda öldüren, sakat bırakan, iş sorunlarını toplumsal, yani halk
sağlığı sorunları olarak görürüz. Kadın zaten annelik görevinden dolayı ayrı bir
hastalık yükü boyutuna sahiptir, yani üreme dönemi içinde 15-49 yaş arasında
sadece annelik görevinden dolayı hastalık yükleri ciddi anlamda artar. Her ne
kadar doğal bir süreçtir denilse de gebeliğin kadına getirdiği bir yığın sağlık
sorunu vardır. Bu açıdan baktığımızda hem bu kadar yaygın sorunlar hem hastalık
yükü hem de toplumsal cinsiyet bir araya geldiğinde maalesef kadının aleyhine
işleyen bir süreç oluyor. Kadın eğitimsiz ve refah düzeyi düşükse otomatik olarak
dezavantajlı durumu daha da belirgin hale geliyor. Halk sağlığı açısından risk
altındakilere, özellikle dezavantajlı durumdakilere dikkati çekmemiz, bunlarla
ilgili düzenlemeleri, gerekli önlemleri almamız lazım.
Boşanmış ya da eşinden ayrı yaşayan kadınlarda şiddet görme oranının yüzde
73e kadar çıkabildiğini dile getiren Çan, şunları söyledi:
Toplumun boşanmış kadınlara yönelik bakış açısı kadının statüsü ile ilgili
algıyı da bize yansıtıyor. Boşanmış, ya da ayrı yaşayan kadınlar şiddet boyutunda
da dezavantajlı duruma düşüyor. Bu kadınlar aile bireyleri, boşandığı eşi, erkek
arkadaşı gibi kişilerden şiddet görüyor. Bu kadınlar çok zor durumda. Boşanmış ya
da eşinden ayrı yaşayan 4 kadından 3ü şiddet görüyor. Bu kadınların gördüğü
şiddet, ortalama şiddet oranlarının çok üzerinde seyrediyor.
Prof. Dr. Gazme Çan, bekar kadınlardan yüzde 9unun, evli kadınlardan yüzde
40ının, eşi ölmüş kadınlardan ise yüzde 50sinin şiddete uğradığını da
vurguladı.
Yayıncı: Murat Kaban