Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan: (2)

Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan: (2) -Türkiyeyi 2023 hedeflerine ulaştıracak, yani dünyanın ilk 10 ekonomisi içine sokacak, 2 trilyon dolardan fazla milli gelir oluşturacak, o tarihlerde yaklaşık 84 milyon olacak nüfusumuzun kişi b


GAZİANTEP (A.A) - Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, Türkiyeyi 2023 hedeflerine ulaştıracak, yani dünyanın ilk 10 ekonomisi içine sokacak, 2 trilyon dolardan fazla milli gelir oluşturacak, o tarihlerde yaklaşık 84 milyon olacak nüfusumuzun kişi başına milli gelirini 25 bin dolar yapacak olan yol, kara yolu değil hava yoludur. Bu konuda Türkiye uçmak zorundadır dedi.
     Çağlayan, Gaziantep Sanayi Odasında düzenlenen 2013 Yılı Ekonomik Durum Değerlendirme Toplantısında, son 4 yılda pazar çeşitliliği yapılmaması durumunda ihracatın 40 milyar dolar daha az gerçekleşeceğini söyledi.
     Türkiye düşmanları ve bunların sözlerine itibar edenlerin 4 yıl önce Türkiyenin ekseninin kaydığını söylemeye başladıklarını anımsatan Çağlayan, aslında Türkiyenin ekseninin baştan yanlış kurgulandığını savundu. Türkiyenin ekseninin dünya ekseni olduğunu vurgulayan Çağlayan, Türkiyenin, tüm dünya ile rekabet edebilecek bir yapıya sahip olduğunu bildirdi.
     Türkiyenin, 2023 hedefine ulaşmak için kara yolundan gidemeyeceğini dile getiren Çağlayan, şöyle konuştu:
     Türkiyeyi 2023 hedeflerine ulaştıracak, yani dünyanın ilk 10 ekonomisi içine sokacak, 2 trilyon dolardan fazla milli gelir oluşturacak, o tarihlerde yaklaşık 84 milyon olacak nüfusumuzun kişi başına milli gelirini 25 bin dolar yapacak olan yol, kara yolu değil hava yoludur. Bu konuda Türkiye uçmak zorundadır. Türkiye, her yıl ortalama en az yüzde 6-6,5 büyümek zorundadır. Artık Türkiyede uyusun da büyüsün dönemi bitmiştir. Türkiye, yüzde 6lar üzerinde ortalama her yıl büyümeyi kendisine mutlak suretle ilke edinmelidir.
     Türkiye ekonomisinin gelişmesinin sanayileşmekten geçtiğini, bunun da uçarak gerçekleştirileceğini yineleyen Çağlayan, şöyle devam etti:
     Bizde güzel bir laf vardır, derler ki; yiyen bilmez, doğrayan bilir. Ben de doğrayanlardan biriyim, sizlerle beraber. Şimdi Türkiye ihracatla büyüyen bir ülke haline geldi. 2-3 yıl öncesine kadar neredeyse Türkiyede ihracat yapanları suçlayan bir anlayış vardı. Aman ha ihracat yapmayın, dış ticaret dengesini bozuyorsunuz, ithalat ortaya çıkarıyorsunuz diye. Türkiyenin ekonomik yapısı süratle değişmeye başladı. Bakın Türkiye, birçok başarıyı aynı anda gösterebilen bir ülke haline geldi. Bir taraftan enflasyonu kontrol altında tutabilen, bir taraftan cari açığı önemli miktarda azaltan, büyümesi dünyaya göre önemli bir seviyede olmakla birlikte, hepsini yan yana yapabilen bir ülke oldu.
    
     -İhracatını arttırıyor, cari açığını düşürüyor-
    
     Bakan Çağlayan, Türkiyenin son 5 çeyrektir büyümesini net ihracat sayesinde gerçekleştirdiğine dikkati çekerek, 2012 yılının 9 aylık diliminde ihracatın büyümeye katkısı 4,6 puan olmuştur. Eğer ihracat büyümeseydi, biz bugün sizlerle büyümeyi değil, küçülmeyi konuşuyor olacaktık. İhracattan niye bu kadar giriyorum. Çünkü ihracat, Türk sanayicisinin uluslararası rekabet gücünün en önemli göstergesidir diye konuştu.
     Bu işin başarısını cari açığı azaltarak yapmak olarak adlandıran Çağlayan, cari açıkta da tarih yazdıklarını dile getirdi.
     Türkiyenin ihracatını yüzde 13 artıran bir ülke olmakla beraber, cari açığını da yüzde 37 düşüren bir ülke olduğuna işaret eden Çağlayan, şöyle devam etti:
     2012 yılını, 2011 ile mukayese ettiğimizde, cari açıkta 28,2 milyar dolarlık düşüş kaydettik. Cari açık eskiden de düşerdi, ne zaman ki Türkiye ekonomisi dip yapar, eksiye düşer, o zaman cari açık azalırdı. Cari açık, ithalatı kestiğiniz zaman azalırdı. Ama şimdi tabloyu değiştirdik. Geçen yıl 28,2 milyar dolarlık cari açıktaki azalmanın 23,5 milyar doları ihracat gelirimiz sayesinde olmuştur. Sizlerin yaptığı ihracatın sayesinde olmuştur. Sadece 4 milyar doları ithalat azalmasından kaynaklanmıştır. Yani Türkiye ihracatını artıran, buna karşılık cari açığını düşüren bir ülke olmuştur. Ümit ediyorum ki, inşallah bu gidiş aynen devam edecek.
    
     -BDDK da oyun alanına çıkmalı-
    
     Çağlayan, Merkez Bankası Para Politikası Kurulunun faizin üst ve alt bandında indirimler yaptığını da anımsatarak, bunun güzel bir gelişme olduğunu, ancak derdini çözmeye yetmediğini kaydetti.
     Politika faizleri düşmediği müddetçe, bunu fırsat bilen bankaların yüksek faizlerle para satmaya devam edeceklerini aktaran Çağlayan, Benim derdim, bankacılık sisteminin bilhassa KOBİlere, ihracatçıya, esnaf ve sanatkara daha düşük faizle kredi vermesi. Bunun için de mutlak suretle gösterge faizlerin değil, politika faizinin düşmesi gerekiyor dedi.
     Teşvik sisteminde, yerli sanayici ve KOBİlerin yatırım yapabilmesi için ucuz finansman imkanlarına ihtiyaç duyduklarını ifade eden Çağlayan, Eximbankın da Avrupadaki exim ve sigorta kuruluşları gibi uzun vadeli kredi vermeye başladığını bildirdi.
     Bunun da yeterli olmadığını savunan Çağlayan, Merkez Bankasıyla beraber Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulunun (BDDK) da oyun alanına çıkması gerektiğine dikkati çekti.
     Hakim durumu kötüye kullananlar üzerinde, önemli yaptırımlar getirilmesi gerektiğini ifade eden Çağlayan, şunları kaydetti:
     Yaptırımdan kastım şu; mutlak suretle alacağı tedbirlerle, işlem maliyetleri başta olmak üzere, verilen kredi faizlerinin üzerinde düşürücü bir etki oynaması gerekiyor. Bu iş sadece tek başına Merkez Bankasının alacağı, yapacağı bir uygulama değil. Sizlerin önünde BDDKyı bu işte aktif rol almaya davet ediyorum. İnanıyorum ki inşallah yapılacak düzenlemelerle, sizler çok daha uzun vadeli, çok daha düşük faizle kredi alma imkanına sahip olacaksınız.
    
     -Cumhuriyet tarihinin en babayiğit teşvik sistemi-
    
     Çağlayan, bir taraftan Türkiye ekonomisinin gelişmesini ve büyümesini sağlarken, diğer taraftan da Türkiyenin ihtiyaç duyduğu ve adeta bir yerde sanki kaderiymiş gibi gösterilen ithalatı azaltıcı önlemleri de aldıklarını söyledi.
     Bunun en büyük örneğini, yeni yatırım teşvik sistemiyle getirdiklerini ifade eden Çağlayan, şöyle devam etti:
     Bakan olarak ben, hiçbir tarihte yapılmamış olan bir şeyi yaparak, her yıl ithalatın tamamını, çıkıp basının önünde saatlerce anlatarak değerlendiriyorum. Çünkü Türkiyede ihracat artışını her fırsatta ifade ederken, maalesef bazı muhalifler de Sayın bakan ihracatı neden anlatıyorsun, ithalatı niye anlatmıyorsun- diye eleştiri getiriyorlardı. Arkadaşlar ithalatta saklanacak, gizlenecek bir şey yok ki. Bunlar devletin resmi rakamları, her fırsatta açıklanıyor. İthalatla ilgili çalışmayı yaptık, ortaya çıkardık ve dedim ki Türkiyedeki ithalatçı sayısı 75 milyon 600 bindir arkadaşlar. İthalatı herkes yapıyor çünkü. Bugün Türkiye sadece yılda 1,7 milyar dolar cep telefonu ithalatı yapan bir ülke haline gelmiştir ve bu konuda bizim seyirci kalmamız söz konusu olamaz.
     Teşvik sisteminin Cumhuriyet tarihinin en babayiğit, en bonkör, yatırımcı açısından en büyük fırsat içeren teşvik sistemi olduğunu vurgulayan Çağlayan, Türkiyenin ithalatı azaltıcı hammadde ve ara mal üretimini de gerçekleştirmek durumunda olduğunu ifade etti.
    
     -19 günde 7,9 milyar dolar ihracat gerçekleşti-
    
     Türk ürünlerine yüksek gümrük vergisi uygulayan ülkelerin Türkiyeye rahat rahat, elini kolunu sallayarak girmesine seyirci kalmadıklarını ve kalmayacaklarını belirten Çağlayan, bu konuda haksız rekabetle karşı karşıya kalan iş adamı ve sanayicilerin, kendisinden hesap sormasını istedi
     Çağlayan, Çünkü benim görevim öncelikle yerli üretimi, Türkiyede yatırım yapan üreticiyi korumak. Türkiyenin dış ticaret açığını ve cari açığını azaltmak, ihracatını artırmaktır dedi.
     Konuşmasında Irak pazarına da değinen Çağlayan, şöyle devam etti:
     Irak bizim resmi ikinci ihracat pazarımız. Irak, Türkiye açısından önemli bir ülke olmakla beraber, Irakın toprak bütünlüğü hükümet olarak bizim en öncelikli tercihimizdir. Ümit ediyoruz ki Irak bir an önce siyasi istikrara kavuşur. İnşallah Irak, Türkiye için gelecekte de önemli hedef pazarlar açısından öncelikli olan ülkeler arasında yer alacaktır. Diğer ülkeler de Irak pazarına girmek için Türk iş dünyasıyla birlikte iş yapmak istediklerini ifade ediyorlar.
     Türkiyenin artık sürekli yabancı yatırımcı çeken ülke haline geldiğini vurgulayan Çağlayan, şunları kaydetti:
     Cumhuriyetin kuruluşundan 2002 yılına kadar 80 yılda gelen uluslararası doğrudan yatırım miktarı sadece 14,6 milyar dolardır. Ama 2003-2011 arasında gelen yatırım 123 milyar doları geçmiştir. Türkiyeye gelen doğrudan yabancı sermaye bizim kaşımıza gözümüze, boyumuza posumuza gelmiyor. Evelallah kaşımız gözümüz, boyumuz posumuz da çok çok iyi ama Türkiyenin siyasi istikrarına, ekonomik istikrarına, genç nüfusuna ve ülkemizdeki mevzuatları görerek Türkiye-ye geliyor. Şimdi Türkiyenin çok daha fazla uluslararası yabancı sermaye çekmeye ihtiyacı var. Bunun yolu da elimizdeki avantajları iyi kullanmaktan geçiyor.
     Konuşmasında 1-20 Şubat arasındaki ihracat rakamına da değinen Çağlayan, Aradan geçen 19 günde ihracatımız şu anda 7,9 milyar dolara dayanmıştır. Geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 8,7 artış var. Bir önceki aya göre de (1-20 Ocak arası) yüzde 23lük artış var. Türkiye büyümeye ve koşmaya devam ediyor ve edecek dedi.
    
     (Bitti)
    
     Muhabir: Orhan Çiçek / Veli Gürgah
     Yayıncı: Sevil Çelik
<< Önceki Haber Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan: (2) Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER