ESKİŞEHİR (A.A) - Mürsel Çetin - Eskişehirde, 14 ilkokul ve
ortaokulda yapılan araştırmalar, öğretmenlerin, derslerinde öğrencilerine
duygusal yeterlikler kazandırma sürecini olumsuz etkileyen unsurların başında,
ailelerin, okula ve öğretmenlere baskı yapması, başarıyı sadece puan olarak
algılaması, yüksek not kaygısı taşıması, çocukların çabalarına ve elde ettikleri
sonuçlara saygı duymamasının geldiğini ortaya koydu.
Anadolu Üniversitesi (AÜ) Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr.
Bahadır Erişti, AA muhabirine, Araştırma Görevlisi Nihal Tunca ile kentte
faaliyet gösteren 14 ilkokul ve ortaokulda, mesleki deneyimleri 5 ile 35 yıl
arasında değişen fen ve teknoloji öğretmenleriyle görüşerek birbirini izleyen iki
ayrı araştırma yaptıklarını söyledi.
Araştırmada elde ettikleri sonuçlara göre, katılımcı öğretmenlerin,
yaşadıkları çok sayıda sorun nedeniyle başarılı olamadıklarını ve okullarda
öğrencilerin duygusal gelişimleri ihmal ederek, öğretim sürecini önemli ölçüde
öğrencilere bilgi kazandırmaya yönelik etkinliklere odaklamak zorunda
kaldıklarını ifade ettiğini belirten Yrd. Doç. Dr. Erişti, şöyle devam etti:
Öğretmenlerin, öğrencilere derslerle ilgili duygusal yeterlilikler
kazandırma sürecinde yaşadıkları sorunlar konusunda en yoğun olarak
vurguladıkları sorun kaynağı ailedir. Araştırmalarımızda, öğretmenlerin, ailede
kazandırılması ve desteklenmesi gereken temel düzeydeki tutum ve davranışlara
sahip olmadan okula gelen öğrencilere yeni yeterlilikler kazandırmakta büyük
güçlük yaşadıkları ortaya çıkmıştır. Anne ve babaların, aile içinde yaşanan pek
çok sorunu çocuklarına yansıtması, aile kaynaklı sorunlar arasında önemli bir yer
tutmaktadır. Ailelerin temel düzeydeki bazı tutum ve değerleri çocuklarına
kazandırmamış olması, öğretmenlerin öğretim sürecinde sorun yaşamalarına yol açan
önemli bir faktördür. Ailelerin test ve sınav başarısına odaklı ders işlenmesi
konusunda okula ve öğretmenlere baskı yapmaları, başarıyı yalnızca puan olarak
algılamaları, yüksek not kaygısı taşımaları, çocukların çabalarına ve elde
ettikleri sonuçlara saygı duymamaları, yaşanan soruna etki eden önemli
etmenlerdir. Ailelerin bilinçsizliği nedeniyle öğrenciler birbirlerini olumsuz
yönde etkilemekte, bu durum da tüm derslere yansımaktadır.
-İnterneti oyun oynama aracı olarak kullanıyorlar-
Yrd. Doç. Dr. Erişti, öğretmenlerin ikinci sırada vurguladığı sorun
kaynağının, öğrenciler olduğuna dikkati çekti.
Öğrenci kaynaklı sorunları, sayısal içerikli derslere karşı olumsuz
tutumlara sahip olmaları, derslere ilgi duymamaları, okulu ve öğrenmeyi
sevmemeleri, birbirlerine ve öğretmenlerine yeterince saygı duymamaları, dersin
gerektirdiği görev ve sorumlulukları yerine getirmemeleri diye sıralayan Yrd.
Doç. Dr. Erişti, Araştırmalara katılan öğretmenler, kimi ailelerin ekonomik
koşullarının yetersiz olması nedeniyle evlerinde bilgisayar bulunmayan
öğrencilerin, ödevlerini yapmak amacıyla internet kafelere gittiğini ancak
interneti çoğunlukla oyun oynama aracı olarak kullandığını, bunun da yaşanan
diğer sorunları beraberinde getirdiğini belirtmiştir dedi.
Yrd. Doç. Dr. Erişti, öğretmenlerden bazılarının, kimi öğrencilerin
yükseköğretim mezunlarının bile iş bulamadığı düşüncesiyle, eğitimin önemine
inanmadığını ve okula gelmek bile istemediğini belirttiğini anlattı.
-Öğrenciler okul ile dershane arasında sıkışıp kalmıştır-
Araştırmaya katılan öğretmenlerin tamamı, öğretim programının
gereklilikleri ile merkezi sınavlara öğrenci hazırlama arasında çaresiz
kaldıklarını belirtmiştir diyen Yrd. Doç. Dr. Erişti, şöyle konuştu:
Öğretmenlere göre, öğrenciler okul ile dershane arasında sıkışıp
kalmıştır. Öğretmenler, velilerin, çocuklarının sınav başarısı elde etmesi
konusunda okul yöneticilerine yoğun baskıları nedeniyle öğrencilere duyuşsal
yeterlilikler kazandıracak etkinlikler yerine, sınav başarısı elde etme amacıyla
bilişsel yeterlilikler kazandırma ağırlıklı ders işlediklerini belirtmiştir.
Öğretmenler, mesleğe başladıkları ilk yıllarda sorunlarla baş etmek için çaba
gösterdiklerini ancak çeşitli nedenlerle kendilerinin de artık mesleki bakımdan
tükendiklerini, bu durumun da süreci olumsuz yönde etkilediğini ifade
etmişlerdir.
Yrd. Doç. Dr. Erişti, katılımcı öğretmenlerin görüşleri, konu hakkında
yaşanan sorunların önemli bir kaynağının da okullardaki öğretmenler olduğunu
ortaya koyduğunu, öğrencilere duygusal şiddet uygulama, sınıf içi disiplini
sağlayamama, yeni öğretim programını öngörüldüğü biçimde uygulamama gibi
olumsuzlukların da öğretmenlerden kaynaklanan sorunlar arasında yer aldığını
belirterek, öğretmenlere göre, okulların maddi kaynaklarının son derece sınırlı
olması, duyuşsal yeterlik kazandırma sürecini olumsuz yönde etkileyen, öncelikli,
okul kaynaklı sorun olduğunu bildirdi.
Yrd. Doç. Dr. Erişti, okul rehberlik servislerinin nitelik ve niceliksel
yetersizliği, okullardaki son derece küçük ve işlevsiz öğrenme ortamları,
sınıflardaki öğrenci sayısının fazlalığı ve bu nedenle öğrencilerin yalnızca
izleyici konumunda kalmalarının diğer öncelikli sorunlar olarak belirlendiğinin
altını çizdi.
-Yazılı ve görsel medyanın söylemleri, okulun söylemleriyle
çelişmektedir-
Yrd. Doç. Dr. Erişti, Öğretmenlere göre, yazılı ve görsel medyanın
kontrolden son derece uzak, okulun söylemleri ile bütünüyle çelişen, eğitsel
kaygılardan uzak, ilgi, sevgi, saygı, değer, sorumluluk, çaba, isteklilik gibi
olumlu insani değerleri dikkate almayan ya da yok sayan yayınları da
öğretmenlerin süreçteki başarısını olumsuz yönde etkileyen önemli bir etmendir
diye konuştu.
Yayıncı: Mürsel Çetin