DÜZCE (A.A) - Düzce Valisi Adnan Yılmaz, herkesin en büyük
sorumluluğunun felaketlerden ders çıkarmak olduğunu bildirdi.
Yılmaz, 12 Kasım 1999 Düzce depreminin 13. yılı dolayısıyla yayımladığı
mesajda, 17 Ağustos 1999daki depremin yaraları sarılamadan, 12 Kasım 1999da
meydana gelen 7,2 şiddetindeki Düzce depreminde 710 vatandaşın hayatını
kaybettiğini, 2 bin 679 vatandaşın yaralandığını belirtti.
Düzcede iki depremde 980 kişinin öldüğünü, 3 bin 836 kişinin yaralandığına
dikkati çeken Yılmaz, büyük can kayıplarına, maddi ve manevi yıkıma yol açan
depremlerin etkisinin uzun yıllar sürdüğünü kaydetti.
Düzcenin 1. derecede aktif deprem kuşağında yer aldığına işaret eden
Yılmaz, Bu gerçeği göz önünde tutarak, yasal, idari ve uygulamaya dönük
kararları ve tedbirleri almak, devlet ve toplumun önümüzdeki süreçteki en büyük
sorumluluğudur. Aradan yıllar geçse de acılar hala taze, kaybedilenler hiçbir
zaman unutulmadı, unutulmayacak ifadelerini kullandı.
Yılmaz, deprem konusunda bilinçlenmenin önem arz ettiğini vurgulayarak,
herkesin geçmişteki acı tecrübeleri unutmadan, üzerine düşeni yerine
getireceğinden emin olduğunu bildirdi.
-Deprem öldürmez, bina öldürür-
Ulusal Deprem Stratejisi ve Eylem Planının önemli olduğunu, niteliksiz
yapılaşmanın en vahim sonuçlarını depremlerde yaşadıklarını aktaran Yılmaz,
kentte onarım ve güçlendirmeleri tamamlanmayan riskli yapıların Afet Riski
Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun kapsamında
değerlendirileceğini vurguladı.
Kanunun can ve mal kaybını önleyen, sağlıklı ve güvenli kentler oluşturmaya
yönelik çok önemli, devrim niteliğinde bir düzenleme olduğunu hatırlatan Yılmaz,
her an deprem olabileceğini, kayıp ve can vermemenin anahtarının depreme
dayanıklı yapıların imal edilmesi olduğunu belirtti.
Yılmaz, açıklamasını şöyle tamamladı:
Deprem öldürmez, bina öldürür sözünü asla unutmayalım. Afetler sonrası
yara sarmak değil, afetler oluşmadan önce gerekli önleyici tedbirlerin alınması,
büyük önem arz etmektedir. Can kayıpları, imar planına aykırı kaçak ve ruhsatsız
yapılardan kaynaklanmaktadır, riskli yapılardan bir an önce kurtulmamız
gerekiyor. Bir an önce bu riskli yapıları tespit etmemiz ve zaman geçirmeksizin
bu yapılardan kurtulmamız gerekir.
Bu bilinçle el ele, işbirliği, gönül birliği özellikle adeta bir seferberlik
anlayışı içinde hepimizin, tüm tarafların sorumluluğu bulunmaktadır. Toplumsal
zihniyetin dönüşümünün sağlanması için de farkındalığın, duyarlılığın
oluşturulması ve uygulamanın kararlılıkla bir an önce hayata geçirilmesi büyük
önem taşımaktadır. En büyük sorumluluğumuz, yaşanan felaketlerden ders
çıkarmaktır.
Muhabir: Ömer Ürer
Yayıncı: Kemal Kaymak