DİYARBAKIR (A.A) - Türkiye Barış Meclisi, Diyarbakır Barış
Girişi üyesi Dr. Şemsettin Koç, toplumdaki bu gidişata, özellikle insanlığın
demokrasiyi, özgürlükleri hedefleyen kesimler olarak artık buna karşı çıkmanın
gerektiğine inandıklarını söyledi.
Koç, Diyarbakır Barış Girişimi üyesi sivil toplum kuruluşu temcileriyle
birlikte Güneydoğu Gazeteciler Cemiyetinde düzenlediği basın toplantısında, 12
eylül uygulamalarının en önemli simgesi olan Cemil Kırbayırın annesi Berfo
ananın hayatını kaybettiğini belirterek, Berfo ana 105 yaşındaydı ve ölmeden
önce çocuğunun kemiklerinin bulunmasını ve kemikleri kucağına alarak ölmek
istediğini beyan etmişti. Ama maalesef öldüğünde hala çocuğunun kemikleri
bulunmadı bu Türkiye için gerçekten önemli bir simge ve herkesin bu çerçevede
düşünmesini istiyoruz dedi.
Sürecin çatışmaların ve silahların susacağı bir aşamaya evrilmesi için bir
mücadele içinde olduklarını anlatan Koç, bu çerçevede 24 Şubat tarihinde 10
akademisyen ve yazar ile bölgedeki 6 ilin barış meclisi sekretaryası, tüm sivil
toplum kuruluşlarının temsilcileri olarak Niçin Barış- Nasıl Bir Barış- Kimin
İçin Barış- çalıştayı düzenleyeceklerini bildirdi.
Çalıştaya İslami, Keldani, Yezidi ve Süryani kesimlerden temsilcilerin de
katılacağını ifade eden Koç, İki oturum halinde yapılacak çalıştayın ilk bölümü
barış ve dünya deneyimleri, ikincisi ise barışa ulaşmak için barışın dili nasıl
olmalıdır- olacak diye konuştu.
Koç, Türkiyede herkesin ölümlerin durmasını istediğini hatırlatarak, şöyle
konuştu:
Halklar hala ölümlerin durmasını ve barış dilinin egemen olmasını
istemektedir. Özellikle son dönemlerdeki siyasetçi, yazar, akademisyenlerin, iş
çevrelerinin, sivil toplum kuruluşlarının bu konudaki barış özlemlerini dile
getirmeleri çok önemli. Biz eğer bu özlemleri nitelik ve nicelik olarak daha
güçlü konuma getiremezsek gerçekten barışa ulaşmak çok da sağlıklı olamayacaktır.
Unutulmamalıdır ki, barış masasına otururken barış masasını hiçbir şekilde
oyun masası olarak görmememiz gerekir. Çünkü her oyun, her manipülatif eylem
ülkenin, toplum ve insanların kaybetmesi anlamına gelecektir. Ölümlerin daha
fazla yaşanması anlamına gelecektir. Dolayısıyla son dönemlerdeki barış söylemini
bu çerçevede değerlendirmek gerekir. Her ne olursa olsun, hangi provakatif eylem
olursa olsun, barışa ulaşmaktaki amacımızın önüne geçememeli, bunu mutlaka
pratikleştirmeliyiz.
Muhabir: Nail Kadırhan-Ümit Özdal
Yayıncı: Behçet Güngör