DİYARBAKIR (A.A) - Uluslararası Mayın Yasaklama Kampanyası
yöneticisi Kasia Derlicka, Dünyada hala 60ın üzerinde ülke ve bölge mayın
sorunu ile karşı karşıya. Artık bir kişiyi bile mayına kurban vermek
istemiyoruz dedi.
International Campaign To Ban Landmines, Mayınsız Bir Türkiye Girişimi,
TMMOB, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi, Diyarbakır Barosu, İHD, MAZLUMDER,
Diyarbakır Tabip Odası, Yerel Gündem 21 ve TİHV tarafından, Türkiyenin Ottawa
Sözleşmesini onaylamasının 10uncu yıl etkinlikleri kapsamında Sümerparkta
Mayınsız Türkiye konulu konferans düzenlendi.
Konferans öncesinde davetliler Mayınsız Bir Dünya İçin Bacağını Ödünç
Ver başlıklı küresel kampanyaya destek vermek, mayınsız bir Türkiye ve dünya
için mağdurlarla dayanışma göstermek üzere pantolonunun paçasını sıvayarak
fotoğraf çektirdi.
Uluslararası Mayın Yasaklama Kampanyası Yöneticisi Kasia Derlicka,
konferansta, Türkiye dahil 100 ülkede örgütlendiklerini belirterek, son 20 yıldır
her yerde, yer altında bulunan mayınların çıkarılması için çalıştıklarını
söyledi.
Derlicka, Türkiyenin Ottawa Sözleşmesinde yer almasının kendileri için
önemli olduğunu vurgulayarak, son 10 yıldır, Türkiyedeki mayınların insanların
hayatlarını etkilemeye devam ettiğini belirtti.
Mayınsız bir dünya ve bölgeler oluşturmak için ellerinden gelen çabayı
gösterdiklerine dikkati çeken Derlicka, Bunu başarmak insanların yaklaşımlarına
bağlı. Yapılması gereken aslında son derece basit. Antipersonel mayınları ortadan
kaldırmak ve stoklarda bulunan kara mayınlarını yok etmek. Artık arazilerdeki
mayınların insanlara zarar vermesini istemiyoruz. Birçok insan bunların askeri
konular olduğunu savunuyor. Oysa bu sorun silahlarla ilgili değil, insanları
etkileyen mayınlı alanlarla ilgili. Bu nedenle yükümlülüğü üzerimize almamız
gerekiyor. Mayınları kurmanın maliyeti düşük ve kolay ancak temizlemesi zor.
Mayınların öncelikle bizim ve insanlığın problemi olduğunu kabul etmemiz
gerekiyor dedi.
-Kara mayını bir asker ile bir çocuk arasında ayırım yapmıyor-
Derlicka, kampanyaları yürütürken kara mayınlarından etkilenen sadece
insanlara değil, toplumlara da destek olarak en azından insani ihtiyaçlarını
karşılamak için çalıştıklarını söyledi.
Sivil toplum örgütlerinin kara mayınlarının temizlenmesi için hükümetler
üzerinde baskı uygulaması gerektiğini dile getiren Kasia Derlicka şöyle dedi:
Daha fazla mayın mağduru ve kurbanı görmek istemiyoruz ancak dünyada hala
36 ülkenin kara mayınlarını kullanma hakkı söz konusu. Umuyoruz ki kısa sürede
Amerika Birleşik Devletleri de kara mayınların kullanımını yasaklayacak. Devlet
dışı isyancı gruplar da kara mayınlarını kullanıyor. Kara mayını bir asker ile
bir çocuk arasında ayırım yapmıyor. Dünyada 60ın üzerinde ülke ve bölge mayın
sorunu ile karşı karşıya. İyi olan haber Arnavutluk gibi 20yi aşkın ülke
arazilerini mayından temizleyerek kendilerini, mayınsız ülke ilan ettiler. Bu
sorun biz hayattayken çözülebilir. Bu konuda bir politik irade varsa kaynak zaten
var. 1997den bu yana bin kilometrekare alan kara mayınından temizlendi. Böylece
psikolojik tehdit ortadan kalktı. Bugüne kadar 46 milyon kara mayını 150den
fazla ülkede temizlendi. Ancak 3 ülke hala kara mayını stoklarını temizlemedi.
Türkiye de 2 yıl öncesine kadar bu ülkelerden biriydi. Kara mayınlarının
kullanılmadan yok edildiğini garanti altına almalıyız. Dünyada kara mayınlarından
ölen ve yaralananların sayısı son 20 yılda düştü. 1990ların başında 20 bini
aşkın kara mayını mağduru ve kurbanı varken geçen yıl 4 bini aşkın mağdur ve
kurbandan söz ediyoruz. Bu rakamlar ne kadar yanıltıcı da olsa bir azalma olduğu
şüphesiz. Artık bir kişiyi bile mayına kurban vermek istemiyoruz.
-Her 3 günde bir kişi kara mayını nedeniyle ölmekte ya da yaralanmakta-
Mayınsız Bir Türkiye Girişimi sözcüsü Muteber Öğreten ise, tüm çabaların,
anlaşma ve sözleşmelerin amacının antipersonel kara mayınlarının neden olduğu
acılara ve kayıplara son vermek olduğunu belirterek, tüm yükümlülük ve alınan
kararların bu amacın gerçekleştirilmesine yönelik olduğunu bildirdi.
Temel amacın bir silahın imhasından ziyade bir silahın neden olduğu acıların
sona erdirilmesi olduğunu vurgulayan Öğreten, Ottowa Sözleşmesi bize bir
çerçeve sunuyor ve bizim bu çerçeveyi eylemlerle doldurmamız gerekiyor. Türkiye
mayın kullanmayacağını bu sözleşmede taahhüt etti ancak 2009da Türkiyenin mayın
kullandığı belirlendi. 2011 yılında askeri bir yetkili yaptığı açıklamada,
karakolların çevresine ve hudutlara kontrolsüz mayın döşendiğini ve bunu
sivillere söyleyemediklerini belirtmişti. Bunlar Türkiyenin sözleşmenin mayın
kullanımına ilişkin maddesini ihlal ettiğini gösteriyor dedi.
Öğreten, Türkiyede hala bir mayın temizliği hareketi başlamadığını
gördüklerini ifade ederek, Türkiyenin Yunanistan ve Bulgaristan ile sınırı hariç
tüm sınırlarında antipersonel mayın bulunduğunu kaydetti.
Artık sınırlarda ölümcül veya yaralanma ile sonuçlanan mayın vakaları
olmadığını, esas vakaların sınırlardan çok uzak olan iç bölgelerde meydana
geldiğine dikkati çeken Öğreten, şöyle dedi:
Türkiyenin ne sınırlarındaki ne de iç bölgelerdeki mayınların temizliği
ile ilgili bir program ve takvimi söz konusu. Artık mayınlı alanlar tel
örgülerden rahatlıkla geçebilen çocukların oyun, köylülerin ise hayvan
otlattıkları alanlar haline geldi. Türkiyede hala mayın mağduru ve kurbanlarına
ilişkin sağlam bir veri yok. Açıklanan rakamlar da birbirini tutmadığından
gerçeği ne kadar yansıttığını tahmin bile edemiyoruz. Bizim yaptığımız
araştırmaya göre 2003-2011 arasında mayın nedeniyle 684 yaralanma, 293 ölüm olayı
meydana gelmiş. Toplamda 977 mağdur ve kurban belirledik. Hem bizim hem
yetkililerin raporlarına göre Türkiyede her 3 günde bir kişi kara mayını
nedeniyle ya ölmekte ya da yaralanmakta. Türkiyede mayın kullanımı hala devam
ediyor, stok imhası tamamlandı, mayın temizliği sorunu hala sürüyor. Sivil toplum
kuruluşları olarak son mayın temizleninceye, son mayın kurbanı tüm haklarına
kavuşuncaya kadar bu çabamızı ve mücadelemizi sürdüreceğiz.
Muhabir: Sema Kaplan - Veysel Narlayan
Yayıncı: İrfan Cemiloğlu