KONYA (A.A) - Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, "Müslümanların
izzeti ve onurları zedelenmişse, işte orada mütevazi göstermeyiz, orada
hakkımızdan vazgeçmeyiz. O onur ayağa kalkana kadar, o onur için istenilen şeyler
yerine getirilene kadar, insanlık onuru ikame ve idame edilene kadar ısrar
ederiz, sabit dururuz, başımızı dik tutarız, sonunda da özür dilenir" dedi.
Konya Büyükşehir Belediyesi tarafından yaptırılan Spor ve Kongre Merkezinin
açılışına katılan Davutoğlu, ardından memleketi Taşkent ilçesine geçti. Burada
bulunan babasının mezarını ziyaret eden Davutoğlu, daha sonra Hadimde düzenlenen
Kutlu Doğum Haftası programına katıldı.
Davutoğlu, Hadim Belediyesi Toplantı Salonunda gerçekleştirilen etkinlikte,
dün sabah namazını Medinede kaldığını, ardından da Hadime gelerek Hazreti
Hadimiyi ziyaret ettiğini söyledi.
Diyanet İşleri Başkanlığını bu yılki Kutlu Doğum Haftasının temasını
"insanlık onuru" olarak belirlediği için tebrik eden Davutoğlu, Müslüman
cömerttir. Türkiyenin her yerinde Kutlu Doğum dolayısıyla, Peygamberimizin, o
gül insanın, o gönül insanının anması yapılıyor. O yad ediliyor. Onun güzel
ahlakı örnek alınıyor diye konuştu.
Davutoğlu, Hz. Peygamberin, kendisine eziyet edenlere de kendisine hürmet
edenlere de insan onuru içinde davrandığını hatırlatarak, "Küçük yaşta çocukların
başını okşarken de onlara onuru öğretti, yaşlılara hatta mezarlıkların yanından
geçerken kabirdekilere selam verirken insan onurunu öğretti. Eğer Hz.
Peygamberin dizinin dibine çökmek ve ders almak, ondan feyiz almak mümkün
olsaydı ki gıyabında hep feyiz alıyoruz, onu örnek alıyoruz, herhalde ilk
alacağımız ders insan olmanın, ayrıcalıklı konumu ve onuru olurdu" ifadesini
kullandı.
Davutoğlu, devlet hayatında da korunması gereken en öncelikli vazifenin
devletin, ülkenin, milletin ve milyonlarca insanın onurunu korumak olduğuna
dikkati çekerek, Türkiyenin insanlık onuru için bütün dünyada aktif bir dış
politika takip ettiğini bildirdi.
-"Madem ki insanlık onuru zedelenmişti, özür dilenecekti" -
Yüz binlerce Müslümanın Myanmarda, Arakanda büyük bir çile ve ızdırap
çektiğine işaret eden Davutoğlu, şöyle devam etti:
"İnsanlık onurları ayaklar altına alınıyor. Onların onurunu dünyanın her
yerinde savunmak bizim sizlere ve bu insanlık onurunu bize öğreten ve onlarında
kendilerine önder seçtiği Hz. Peygambere en büyük borcumuz olarak görüyoruz.
Onun için dün İslam İşbirliği Teşkilatında Myanmardaki kardeşlerimiz için ne
yapabiliriz- diye olağanüstü toplantı yaptık. Neden Gazze, Filistin dendiğinde
önce Türkiyenin adı akla geliyor. Sayın Başbakanımızın adı akla geliyor. 75
milyonun içinden çıkıp da Mavi Marmarada şehit olan o kardeşlerimizin hukuku
akla geliyor. Neydi Mavi Marmarada şehit olan o kardeşlerimizin meselesi-
İnsanlık onuru adına Gazzede açık hava hapishanesi yaşayan kardeşlerine yardım,
yiyecek, mama, çocuk bezi götürmek için yola çıktılar ve yolda şehit edildiler.
Onların hukukunu savunurken biz neden ısrarla üç şart istikamet üzerinde durduk
ve ısrarla savunuyoruz. Çünkü insanlık onurunu korumamız gerekiyordu. Ezilen,
yıkılan sadece Gazze değildi, ezilen, yıkılan Gazzeliler nezdinde insanlığın
onuruydu. Ve birilerinin o onura sahip çıkması gerekiyordu. Ona sahip çıkmak da o
onuru bu vakarı asırlarca yaşamış olan aziz milletimizin içinden çıkan bizler
olmak durumundaydık. Taviz verilemezdi. Madem ki insanlık onuru zedelenmişti,
özür dilenecekti."
Mesele kişisel olsaydı özür istemeyeceklerini dile getiren Davutoğlu, "Biri
benim hukukumu zedelese, kimin bende hakkı hukuk varsa haklarımı bütün insanlara,
bütün mahlukata helal ediyorum. Çünkü o hakkın kaynağını teşkil eden bütün
imkanlar Rabbımızın bize verdiği imkanlardır. Ne hak varsa hepsi helal olsun.
Müslümanların izzeti ve onurları zedelenmişse, işte orada mütevazi göstermeyiz,
orada hakkımızdan vazgeçmeyiz. O onur ayağa kalkana kadar, o onur için istenilen
şeyler yerine getirilene kadar, insanlık onuru ikame ve idame edilene kadar ısrar
ederiz, sabit dururuz, başımızı dik tutarız, sonunda da özür dilenir"
değerlendirmesinde bulundu.
Davutoğlu, bu meselenin Türkiyenin tek başına yürüttüğü bir dava da
olmadığını anlatarak, bu milletin, asırlarca insanlara adalet dağıtmayı misyon
edinmiş bir millet olduğunun altını çizdi.
Hükümetin, o milletin hükümeti olduğunu ve bakanların da o milletin
bakanları olduğunu hatırlatan Davutoğlu, şunları kaydetti:
"O millet adına hükmediyoruz. İşte o zaman bize her şey yakışır ama acziyet
yakışmaz. Savunduğumuz şey insanların onuruysa, o onura sahip çıkacağız ki
başkaları da o onura saygı göstermeyi öğrensin. Bütün dünya susarken, seyrederken
biz sınırlarımızı, evlerimizi, kapılarımızı ve gönüllerimizi Suriyeli
kardeşlerimize açtık, dün Darada Hz. Ömer Cami saldırıya maruz kaldı, Halepte
yıkmadık minare bırakmadılar, Şamı topa tuttular. Suriyelilerin bir karış
toprağında gözümüz yok. Hiçbir kaynağında gözümüz yok. Suriyelilerden herhangi
bir şey de talep etmiyoruz. Talep ettiğimiz tek şey Suriyedeki kardeşlerimizin
kadını, kızı, çocuğu, yaşlısıyla onurlarının korunmasıdır. Suriyede neden bu
kadar mülteciye merce oldunuz diye bize soranlara bunu hatırlatmak isterim.
Bugün Halepte, Şamda yıkılan her evde, sönen her bacada insan onuru
zedelenmişse biz oradaki her bir insanın bir tek saçını teline bile sahip
çıkarız. Nasıl Myanmardakine sahip çıkıyorsak, nasıl Filistindekine sahip
çıkıyorsak, nasıl Somalidekine sahip çıkıyorsak ve bunları insanlık onuru adına
yapıyorsak, Suriyedekine de sahip çıkarız. Onun için bu kutlu günlerde millet
olarak, büyük kutlu yürüyüşün izlerini taşıyoruz. Büyük bir sorumluluk olarak
taşıyoruz. Allah bizi hiçbir zaman onursuzluğa mahkum etmesin."
-Çözüm süreci-
"Resulullahın ayağının tozu oluruz ama insan onuruna saygı göstermeyenler
karşısında başımızı bir milim dahi eğmeyiz" diyen Davutoğlu, sözlerini şöyle
tamamladı:
"Ne güzel ki böyle bir onura sahip çıkacak güç ve kudreti Rabbim nasip etti.
Allah bizi hiçbir zaman İstiklal harbinde, Çanakkale harbinde olduğu gibi tekrar
onurumuzu korumak için tekrar 7den 70e seferber olmak zorunda bırakmasın. Ama
seferber olmak gerekirse bütün bu millet, gerektiğinde ayağa kalmasını da
biliriz. Bütün Türkiyede büyük bir sevinç var. Doğusuyla, batısıyla, kuzeyiyle,
güneyi ile insan onuru adına kardeşliğimizi pekiştirmek için bir çözüm süreciyle
yola çıktık. İşte burada da birbirimizin onuruna saygı göstermenin hazzını ve
onun vakarını yaşıyoruz. Onurumuzu korumak zorunda kalırsak sonuna kadar mücadele
ederiz. İşte bu şuur ile Kutlu Doğum Haftasını değerlendirmemiz lazım. Allah bu
onuru ebediyete kadar korumayı nasip etsin."
Muhabir: İbrahim Yozoğlu
Yayıncı: Tarkan Demir