HATAY (A.A) - Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Reyhanlıdaki bombalı
saldırılar konusunda istihbarat zaafı iddialarıyla ilgili "Gerek emniyet
teşkilatımız gerek Milli İstihbarat Teşkilatımız hep koordineli çalışmıştır,
çalışmaya da devam etmektedir" dedi.
Gül, Reyhanlı Kaymakamlığının önünde yaptığı açıklamanın ardından
gazetecilerin sorularını yanıtladı. Bir gazetecinin "MİT ile Emniyet arasında bir
kopukluk olabileceğini düşünüp düşünmediğini" sorması üzerine Gül, olağanüstü bir
süreçten geçildiğini, bölgenin ve bu şehirlerin de olağanüstü bir durumda
olduğunun altını çizdi.
Birden bire nüfusun arttığını, birçok hassas durumların meydana geldiğini ve
bütün bunlarla ilgili adi olayların da artabileceğini anlatan Gül, kötü
niyetlilerin arayıp da bulamadığı bir ortam olduğunu, böyle bir ortamda devletin
tabii ki tedbirini aldığını söyledi.
Gül, bu tarz durumlarda herhangi bir kötü olaya fırsat vermemek için emniyet
ve istihbarat teşkilatları ile bütün güvenlik birimlerinin teyakkuzda olduğunu ve
elinden gelen her şeyi yaptığını anlatarak, şöyle devam etti:
"Bu çerçevede gerek Emniyet teşkilatımız gerek Milli İstihbarat Teşkilatımız
hep koordineli çalışmıştır, çalışmaya da devam etmektedir. Tabii ki teşkilat,
bugün zanlı olarak mahkemelere taşınan isimleri zaten takibe almışlardı. Bu tip
bazı eylemlerin olabileceğinden kuşkulanıyorlardı. Her iki teşkilatın da bu yönde
uyarıları ve çalışmaları var. Burada şunun düşünülmesini isterim; 100 tane
olaydan 99unu önlersiniz, bunları duyurmazsınız. Ama bir tanesi elden kaçınca bu
acılar çekilir, durum budur. Şüphesiz hepimizin görevi yüzde 100 başarılı
olmaktır. Nerede- nasıl oldu- Bu kadar takip altında olup, bu takipler onun bunun
duyumu değil. Bunlar teknolojiyle ilgili konular. Deliller, teknik deliller
böyleyken nasıl oldu da kaçtı ve gerçekleşti bununla ilgili de bütün çalışmalar,
araştırmalar, incelemeler, soruşturmalar tabii ki yapılıyordur ki bir daha bu tip
şeyler olmasın diye."
Gül, "BMde Suriye kınandı. Sadece kınanması yeterli mi- Daha ileri adım
atılması gerekiyor mu-" şeklindeki soru üzerine, Suriyede akan kanın durmasını
arzu ettiklerini vurguladı.
Suriye halkının da demokrasinin, özgürlüğün nimetlerinden, hukukun
üstünlüğünden faydalanan halklar gibi faydalanma hakkı bulunduğunu ve
taleplerinin meşru olduğunu ifade eden Gül, "Dolayısıyla bu konunun uzamaması,
bizim bütün arzumuz budur" dedi.
Gül, Kaymakamlıkta Reyhanlının önde gelenleri ve bazı acılı ailelerle bir
araya geldiğini bildirerek, hepsini büyük olgunluk içinde gördüğünü anlattı.
Onların gösterdiği olgunluğu herkesin göstermesi gerektiğini belirten Gül,
"Hepimizin hassasiyetlere dikkat etmemiz gerekir. Sözlerimiz nereye gider bunları
bilmemiz gerekir. Söylediklerimizi kulaklarımızın duyması gerekir, özellikle
böyle günlerde" dedi.
-"Suriyede olup bitenlerin, kaosun Türkiyeye taşınmasına, buna asla
müsaade etmeyiz"-
Gül, bir basın mensubunun "Cilvegözü Sınır Kapısındaki patlama, düşürülen
savaş uçağı, Akçakaleye düşen bombalar ve Reyhanlıdaki saldırı sonrası
Türkiyenin cevap veremediği, caydırıcılık yönünde eksik kaldığı" iddiaları
olduğunu belirtmesi üzerine, bu şekilde düşünmemek gerektiğini söyledi.
Devlet olmanın sorumluluğu ve kararlılığının muhakkak gösterileceğini,
bundan da hiçbir şüphesi olmadığını kaydeden Gül, şöyle konuştu:
"Ama Türkiye bir hukuk devletidir. Türkiyenin farkı demokrasi ile idare
edilen bir hukuk devleti olmasıdır. Örtülü, çeşitli diktatörlüklerin, demokrasi
ve hukukla ilgisi olmayan ülkelerin, vicdanla ilgisi olmayan ülkelerin yaptıkları
metotları Türkiye metot olarak seçmemiştir. Çünkü Türkiyenin kategorisi
demokrasi ve hukuktur. Bu ama hiçbir zaman Türkiyenin caydırıcılığını
zedeleyecek bir şey de olamaz, devlet olmanın sorumluluğu ve yükümlülüğüdür.
Eminim ki bunlar en dikkatli şekilde, günü geldiğinde de herkes bunu görecektir.
Türkiye, Suriyede olup bitenlerin, kaosun Türkiyeye taşınmasına, buna asla
müsaade etmeyiz. Bunu herkesin bilmesi gerekir. Buna asla müsaade etmeyiz. Bunun
da bilinmesini isterim."
-Uluslararası çevrelerin katkıları sembolik-
Cumhurbaşkanı Gül, "Uluslararası çevrelerin Türkiyenin son yılların en
büyük mülteci krizi ile karşı karşıya kaldığını söylediğinin, kendisinin bu
görüşe katılıp katılmadığının" sorulması üzerine, "Katılıyor musunuz" ifadesine
gerek olmadığını, 200 bin kişinin çadırlarda yaşadığını ve Türkiyenin kendi
imkanlarıyla onların ihtiyaçlarını karşıladığını söyledi.
Çok sayıda insanların da kendi imkanlarıyla şehirlerde yaşadığını belirten
Gül, "Unutmayın Ürdün gibi bir ülkede 400 bin kişi var. Türkiyenin gücü, nüfusu
ve büyüklüğüyle Ürdünü düşünürseniz Ürdünde 400 bin kişi var. Şehirlerde
olanlar da yüz binlerce. Bu bir insanlık sınavıdır. Büyüklük ve asaleti burada
göstereceksiniz. Allah hiç kimseyi ve ülkesini bu duruma düşürmesin" dedi.
Gül, insanlık adına yapılanların asalet sayfasına yazıldığına dikkati
çekerek, uluslararası camianın daha fazla dayanışma içinde olup, retorik söylem
ve hamasetle Suriye meselesine yaklaşmaması gerektiğini ifade etti.
Türkiyenin bu zor şartlarda kalan insanlara yaptığı bütün maddi yardımlara
uluslararası katkıların sembolik olduğunu vurgulayan Gül, bundan da öteye
gitmediğini kaydetti.
Gül, Türkiyenin gücünün yanında daha zorda durumda olan Suriyenin
komşularının ise ne yapacağını şaşırmış durumda olduğunu sözlerine ekledi.
(Bitti)
Muhabir: Anıl Bağrık
Yayıncı: İsa Sansar