ÇANAKKALE (A.A) - Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, Türkiye
gerçekten şu anda faizlerde ve enflasyonda Cumhuriyet tarihinde son derece önemli
bir rakama gelmişken, ben faizlerin şu anda mutlak suretle düşmesi gerektiğini
söylüyorum dedi.
Çağlayan, Çanakkale Ticaret ve Sanayi Odasında (ÇTSO) düzenlenen yeni
teşvik sisteminin tanıtım toplantısında yaptığı konuşmada, Türkiyeye gelen son
9 yıldaki 120 milyar dolarlık doğrudan sermayenin yüzde 75nin Avrupadan
geldiğini söyledi.
Türkiyenin gerek Asyada, gerek Avrupada, her iki kıtada, iki kıtayı
birbirine bağlayan ülke olmakla beraber, Avrupa ekonomisinin adeta bir çıkış
kapısı, temiz hava sahası ve bir oksijen deposu olduğunu belirten Çağlayan,
Avrupada, ekonominin bugünkü şekli ile 17 Avro Bölgesi ülkesinden sadece 6sının
kriz öncesi dönemdeki ekonomik hayatını sürdürdüğünü dile getirdi.
Avro bölgesinin 11 diğer ülkesinin ise 2008 küresel kriz öncesine gelmesi
için en az 10 yıla ihtiyacı olduğunu vurgulayan Çağlayan, Yunanistanın 2008
öncesi duruma gelmesi, yapılan tahminlere göre 2021 yılına kadar... Eğer yapısal
reformları yaparlarsa eğer geçmişlerdeki hovardalıkları yapmayacakları tedbirleri
alırlarsa ancak 2021de sağlanır diyen Çağlayan, İtalya, İspanya ve Portekize
bakıldığı zaman ise bu ülkelerin, 2018 ile 2019dan evvel bu krizden çıkmalarının
mümkün olmadığını vurguladı.
-Türkiyeyi bir yönetim üssü olarak da görüyorlar-
Avrupada adeta inatçı bir krizin devam ettiğini, burada yaş ortalamasının
45e geldiğini bildiren Çağlayan, şöyle konuştu:
Avrupa Birliği Komisyonu raporu var ki gelecek 10 yılda Avrupada 1 milyon
600 bin şirketin kapanacağını ifade ediyor. Bu 1 milyon 600 bin şirketin kapanma
sebebi de ekonomik sebepler değil. Tek ve en önemli sebep, nüfusun yaşlanması ve
şu andaki iş sahiplerinin, işini devredeceği ikinci, üçüncü popülasyonda
nüfusunun, geleceğinin, gençliğinin olmamasından kaynaklanıyor. Almanya,
Japonyadan sonra 65 yaş üstünde nüfusu ki genel nüfusa oranı yüzde 20den fazla
olan bir ülke. Dev bir ekonomi, büyük bir ekonomi ama çıkışları yok. Gerek
çalışma saatlerinin kısıtlılığı, gerek iş gücü maliyetlerinin oldukça yüksekliği,
gerekse çalıştırabilecekleri insan bulamayışlarından dolayı buradaki sermaye
yatırımcıları da kendilerine güvenli bir liman arıyorlar. Kendilerine en yakın
olarak da Türkiyeyi görüyorlar. Türkiyeye gelen 120 milyar doların yüzde
75inin Avrupadan gelmesinin temel sebebi bu. Hakkariden, İngiltereye,
Londraya 4 saatte istediğiniz malı gönderme imkanına sahipsiniz. Böylesine yakın
bir coğrafya içinde ve en yakın üretim merkezi olarak görenler, artık Türkiyeyi
sadece üretim merkezi olarak da görmüyorlar. Türkiyeyi bir yönetim üssü olarak
da görüyorlar.
-Türkiyenin de anlatılan ve anlatılacak bir başarı hikayesi var-
Zafer Çağlayan, Türkiyenin, 29 yaş ortalamasına sahip bir nüfusu olduğunu,
küresel bir krizden başarı ile çıkmış, test edilmiş, onaylanmış bir yapısının
bulunduğunu söyledi.
Türkiyenin geçmişte ekonomik anlamda bir başarı hikayesinin, öyküsünün
olmadığını belirten Çağlayan, şöyle konuştu:
Biz genelde Almanyanın 1945ten sonraki başarılarından, Güney Korenin
1950den sonra Türkiye ile aynı noktada iken bugün gelmiş olduğu seviyesinden,
ABDnin çok uzun yıllar alan uzun süreli projeksiyonlarından, Japonların,
Çinlilerin vesair başarılarından bahsederdik. Ama şükürler olsun, artık bu
küresel krizle beraber Türkiyenin de anlatılan ve anlatılacak bir başarı
hikayesi var. Gerçekten önemli bir başarı hikayesine sahip olduk.
-Nereye gideceğimizi biliyoruz, işin, ekmeğin nerede olduğunu biliyoruz-
Bundan 10 yıl önce IMFnin kapısından 1 milyar dolar borç almak için tek
ayak üstünde bekletildiğimiz günleri hatırlıyorum. Türkiye o 1 milyar dolar borcu
almazsa memurunun maaşını dağıtamayacaktı diyen Çağlayan, Bugün IMFden
hiçbir destek almaksızın böylesi küresel krizde, gerek finans sektörü gerekse
ekonomi sektörü ile başarılı çıktı şeklinde konuştu.
Zafer Çağlayan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
Evet biz de bu krizden etkilendik, etkilenmemek mümkün değil. Dünyanın her
yerine, her ülkesine ihracat yapan ülkeyiz. İhracatla büyüyen bir ülkeyiz. Bizim
ihracatımız içinde Avrupanın payı bundan 10 yıl önce yüzde 58 idi. Şu anda
Avrupanın ihracatı, bizim ihracattaki payı yüzde 38lere kadar düşmüş vaziyette.
Avrupa ekonomisi ciddi bir küçülme yaşıyor. İhracatımızın dörtte birini
yapmış olduğumuz Kuzey Afrika ve Orta Doğu pazarlarında siyasi ve ekonomik
sıkıntının getirmiş olduğu bizim açımızdan bir ihracat daralması var. İhracat
yapmış olduğumuz pazarın yüzde 75inde yaşanan gerek siyasi, gerek ekonomik
daralma rakamlarını veriyorum. Geçen sene 135 milyar dolar ihracatımız şu anda 12
aylık rakam itibarıyla artık 145 milyar dolara dayanmış durumdadır. İhracatımızın
geçen yıla göre artış oranı yüzde 10ların üzerinde.
İhracat yapmış pazarların yüzde 75inde yaşanan daralmaya rağmen Türkiye
bunu gerçekleştiriyor. Nasıl gerçekleştiriyoruz. Nereye gideceğimizi biliyoruz,
işin, ekmeğin nerede olduğunu biliyoruz. Oturup haritadan tesadüfi gideceğimiz
bölgeyi seçmiyoruz.
Geçmişte Çine, Japonyaya Koreye oralara gidilir mi- Orada biz rekabet
edemeyiz diyenler, oralara gittik ve yüzde 48 artış yaptığımızı gördü diyen
Çağlayan, pazarı çeşitlendirerek ihracatı bu seviyeye getirdiklerini söyledi.
Türkiyenin bir önceki yıl yüzde 9,2, geçen yıl yüzde 8,5 büyüyen ülke
olmakla beraber, bu yılın ilk 6 ayında ortalama yüzde 3,1 büyüdüğünü belirten
Çağlayan, bunun, dünya ekonomilerine bakıldığı zaman son derece önemli bir rakam
olduğunu söyledi.
Türkiyenin her yıl ortalama yüzde 5 ile yüzde 6 büyümek zorunda olduğunu
vurgulayan Çağlayan, Türkiyenin diğer ülkelerden önemli farklılıklarının
olduğunu bildirdi.
Biz Avrupayı ekonomik büyüme olarak kendimize bugünün şartlarında örnek
alırsak, orta gelir tuzağının içinden çıkamayız. Bugün Türkiyenin şartlarını
gelişmekte olan ülkeler kategorisine bakarak değerlendirmek lazım diyen
Çağlayan, bundan dolayı Türkiyenin büyümek zorunda olduğunu, yatırımını,
üretimini, ihracatını, istihdamını artırmak durumunun bulunduğunu söyledi.
Bunlar yapıldığı zaman işsizlik rakamlarının yüzde 8e düştüğünün
görüldüğünü ifade eden Çağlayan, Türkiyenin her yıl nüfusunun 1 milyon
arttığını, her yıl iş gücüne 700 binden fazla insanın katıldığını vurguladı.
-Merkez Bankası faizleri-
Çağlayan, şöyle konuştu:
Türkiye gerçekten şu anda faizlerde ve enflasyonda Cumhuriyet tarihinde
son derece önemli bir rakama gelmişken, ben faizlerin şu anda mutlak suretle
düşmesi gerektiğini söylüyorum. Bunu söylerken zaman zaman beni eleştirenler
oluyor, Merkez Bankasına talimat veriyor diye. Ben Bakanlar Kurulunun bir
üyesiyim. Merkez Bankasına talimat verilip, verilmeyeceğini her şeyi bilen
biriyim. Merkez Bankasının bağımsızlığını da biliyorum. Ama Merkez Bankası,
Türkiye ekonomisinden, büyümesinden bağımsız olma gibi lükse sahip değil. Türkiye
maalesef son 3 yılda, bilhassa geçtiğimiz son iki yılda faiz konusunda dünyanın
yaptığının tersini yapmıştır.
Türkiye, yeni yatırımlar, yeni teşvik sisteminin dünyanın en cömert teşvik
sisteminin açıklanmış olduğu bir ortamda, Türkiyeye çok ciddi ve alakanın olduğu
bir ortamda, ulusal ve uluslararası yatırımcılara sinyal vermek zorundadır.
(Sürecek)
Muhabir: Fikriye Susam Uyar
Yayıncı: Kamuran Akkuş