ÇANKIRI (A.A) - Akil İnsanlar Heyeti İç Anadolu Bölgesi Grubu
Başkanı Ahmet Taşgetiren, "Memleketin başörtülüsüne, dindarına, Alevisine,
Türküne, Kürtüne yeniden bakan, yüreği geniş bir Ankara var" dedi.
Taşgetiren ile Başkan Vekili Beril Dedeoğlu, Sekreter Cemal Uşşak, grup
üyeleri Erol Göka, Doğu Ergil, Hilal Kaplan, Celalettin Can ve Vahap Coşkun,
Çankırıda bir otelde sivil toplum kuruluşu temsilcileri ve kanaat önderlerini
dinledikten sonra değerlendirmelerde bulundu.
Grup Başkanı Taşgetiren, burada yaptığı konuşmada, evlere artık şehit
cenazesi gelmemesini, gençlerin cansız bedenlerinin, toprağa düşmemesini
istediklerini söyledi.
Şehit ailelerin "6 ay önce bu süreç başlasaydı, benim evladım şehit
olmayacaktı" dediğini aktaran Taşgetiren, "Şehit ailelerini ziyaretimizden
yüreğimiz yangın ayrılıyoruz. Kolay değil. Şehitler, bayrak, vatanın bütünlüğü
konusundaki hassasiyetimizin sınanmasını asla kabul etmiyoruz. Sorunların büyük
kısmı insan haklarıyla ilgilidir" diye konuştu.
-"Yaşanan sistem sancısıdır"-
Taşgetiren, Türkiyede asıl yaşananın, "sistem sancısı" olduğunu ifade
ederek, şunları kaydetti:
"Gerekli olan sistem restorasyonudur. Türk olsun da çamurdan olsun yanlış,
Kürt olsun da çamurdan olsun yanlış, insan olsun. Biz bunu arıyoruz. Karısını
21 yerinden bıçaklayarak öldüren eş, Bilge köyünde 40 kişinin ölümüne yol
açanlar, Türk olsa ne yazar, Kürt olsa ne yazar. Biz, bir harman olmuşuz. Bizim
bir insan idealimiz var. O ideali ayağa kaldırmalıyız. Sistem sorumuz var. O,
devlet-toplum ilişkilerini yaralamış. Şimdi devlet, toplumuyla ilişkilerini
düzene sokmaya çalışıyor. Memleketin başörtülüsüne, dindarına, Alevisine,
Türküne, Kürtüne yeniden bakan, yüreği geniş bir Ankara var. Silahlar sussun,
inanın Türkiye cennet gibi olacak."
-"Kavgaya rağmen birlik ve beraberlik bozulmadı"-
Konuşması sırasında gözyaşlarına hakim olamayan Grup Sekreteri Cemal Uşşak
da milletin, 30 yıldır yaşanan kavgaya rağmen birlik ve beraberliğini bozmadığını
dile getirdi.
Heyet üyesi Doğu Ergil ise özgürlüklerin insan olarak doğmaktan, yurttaş
olarak devlete bağlanmaktan kaynaklandığını vurgulayarak, "Biz, devleti bizim
hizmetkarımız haline getirmediğimiz için bizi aldattılar, birbirimize düşürdüler.
Yurttaşlar arasındaki uzlaşma ve çatışmadan yaşamaya barışma diyoruz. Bu, kavga
etmeden nasıl yaşayacağımıza ilişkin duygu ve eylem birliğidir" ifadesini
kullandı.
-"Demokratikleşme barışı inşa edecek"-
Üye Vahap Coşkun, toplumsal sorunların görüşme yoluyla çözülebileceğine
inandığını dile getirerek, "Etnik kimlikte önemli olan, kişinin ne hissettiğidir.
Sorun, terör sorunu değildir. Terör içeren boyutu vardır ancak etnik kimlik
sorunudur. Devletin gasbettiği haklar vardır. Bu hakların tanınması, hepimizin
özgürlüklerini genişletecektir" diye konuştu.
Çözümün iki ayağının bulunduğunu, bunların silahsızlanma ve demokratikleşme
olduğunu anlatan Coşkun, Türkiyenin gerçek anlamda barışı inşa etmesinin,
demokratikleşmesiyle mümkün olduğunu kaydetti.
Coşkun, Türkiyede bölünme tehlikesinin olmadığını vurgulayarak, "Kürtlerin
ayrılmak gibi talebi de yoktur. Türkiye değişecek, eşit ve özgür yaşayacağımız
bir ülke olacak" dedi.
-"Devlet, bir Kürt sorunu olduğunu düşünüyor"-
Grup Başkanvekili Beril Dedeoğlu ise Türkiyenin, dünyanın gelişmiş ilk 20
ülkesi içerisine girebilmesinin önünde, "eline ayağına dolanmış" sorunlarının
bulunduğunu ifade ederek, bunlardan bir tanesinin de "Kürt sorunu" olduğunu
söyledi.
Devletin, bir Kürt sorunu olduğunu düşündüğünü belirten Dedeoğlu, şunları
kaydetti:
"Böyle bir sorun var. Bunun ileride daha büyük anlaşmazlıklar çıkarma
ihtimali var. Oysa ki bizim daha büyük projelerimiz var ve bu projeler, şu an
Türkiyenin ittifak halinde olduğu hemen hemen bütün devletler tarafından da
destekleniyor. Nedeni de gayet basit. Sorunların çözememiş bir Türkiyeye,
dünyanın katiyen ihtiyacı yok. Türkiye iç çatışmalarla istikrarsızlıklarla
ekonomik krizlerle uğraştığı taktirde, dünyanın bütün güç dengeleri değişir.
Amerika-Rus ilişikleri değişir."
Dedeoğlu, Türkiyenin hem Ortadoğudaki yeniden yapılanmalara katkı
sağlayabilmesi hem de bu büyük güçlerin kendi aralarındaki dengeyi kurabilmesi
için istikrarlı ve kendi içerisinde sorun çıkarmayan bir pozisyonda olması
gerektiğine dikkati çekti.
Bu nedenle uluslararası sistemde rol alan oyuncuların, Türkiyede
demokrasiye elverecek her türlü süreci şiddetle desteklediklerini anlatan
Dedeoğlu, "Bundan memnun olmayan oyuncular da var. Çünkü Türkiyenin bu rolüne
talip olanlar var. Türkiyenin bu rolüne talip olanlar da bu bölgede. Dolayısıyla
evin içini düzeltmek çok daha acil hale geliyor" ifadesini kullandı.
-"Döverek, öldürerek halledilebilecek bir durum değil"
Heyet üyesi Hilal Kaplan da 30 yıldır kan dökülmesine karşın, Kürtlerle
Türklerin arasının iyi olduğuna işaret ederek, bunun dünya tarihinde bir istisna
oluşturduğunu söyledi.
Türkiyede 10-15 yıl önce, "Kürtlerle sorunumuz yok" denilmesi durumunda
insanların yargılandığını aktaran Kaplan, şöyle devam etti:
"Ölen PKKlıların 3-4 kuşak öncesi atalarının bazıları, bugün Çanakkale
şehitliğinde yatıyor. 80 yılda omuz omuza savaşmaktan, o ataların çocukları nasıl
buraya geldi- Milli Savunma Bakanlığının 2009 rakamlarına göre, 35 bin PKKlı
etkisiz hale getirilmiş. Bugün bu rakam 37-38 bin olsun. Bunun üzerine yakılan 4
bin köyü ekleyin. Evlerinden göç ettirilen insanları ekleyin. İşkenceye maruz
kalanları ekleyin. Dışkı yedirilen köyleri ekleyin. Bunları 100 tane
akrabalarıyla çarpın, işte size BDPnin tabanı ortaya çıkıyor. Yani siyasal ve
sosyolojik bir karşılığı var demek istiyorum. Sadece silahla döverek, öldürerek
halledilebilecek bir durum değil."
-"Türk halkı ile beraber yaşayacağız"-
Üye Celalettin Can, heyetteki herkesin kendine göre ayrı ayrı fikirlerinin
bulunduğuna dikkati çekerek, ortak hedeflerinin Türkiyeye barışı getirmek
olduğunu belirtti.
Kendisini, "Kürt, Alevi ve sosyalist" olarak tanımlayan Can, "Şimdi biz
Kürtler ve Türkler, Türkiye halkı ve toplumuyla beraber yaşamayı seçtik.
Kürtlerin yönü bu tarafa. Türkiye ve Türk halkı ile beraber olacağız. Türk halkı
ile beraber yaşayacağız. Gelecek bu" diye konuştu.
Üye Erol Göka ise bu milletin büyük bir millet olduğunu, bunu da bunca bela
ve provokasyona rağmen birbirine düşmeyerek gösterdiğini söyledi.
Milletin hem birliğini muhafaza ettiğini hem de kendine göre bir demokrasi
mücadelesi sürdürdüğünü anlatan Göka, "Neler yapmadı ki bu millet, tek partili
sistemi devirdi, vesayet sistemini devirdi, darbelere dur dedi. Bu millet
demokrasi mücadelesinde de büyüklüğünü gösterdi. Bakın 30 senedir bir musibetle
uğraşıyoruz. Her yol denenmiş. 35 bin PKKlı öldürmüşüz. Bitmiyor. Her türlü
askeri yolu denemişiz. Görüşmelerle ilgili her hükümet bir şey yapmış. Şimdi de
çok hazırlıklı bir biçimde bir yol daha deneniyor ve iyi gidiyor" şeklinde
konuştu.
Muhabir: Erdinç Aksoy - Sinan Özmüş
Yayıncı: Murat Paksoy