ERZİNCAN (A.A) - Akil İnsanlar Heyeti Doğu Anadolu Bölgesi Grubu
Başkanı Can Paker, Türkiyede insanların daha iyi yaşamak, çocuklarını daha iyi
okutmak, dünyaya açılmak, ticaret yapmak istediğini söyledi.
Paker, sekreter Ayhan Ogan ile üyeler Mahmut Arslan, Abdurrahman Kurt,
Mehmet Uçum, İzzettin Doğan ve Zübeyde Teker, Erzincan Üniversitesi Hukuk
Fakültesinde akademisyenler ve sivil toplum kuruluşu temsilcilerinin çözüm
sürecine ilişkin görüşlerini dinledi.
Katılımcıları dinledikten sonra konuşan Paker, siyasetçi ve hiçbir siyasi
partinin uzantısı olmadıklarını ve siyasetçiler adına konuşmadıklarını vurguladı.
Sadece kendi düşüncelerini dile getirdiklerini belirten Paker, "Hükümet
sadece bizden ricacı olmuştur. Biz tayin edilmiş kişiler değiliz, gönüllü
insanlarız" diye konuştu.
Can Paker, Akil İnsanlar Heyetinin maaş aldığı şeklinde uydurulan yalanın
süreci yıpratmaya yönelik olduğunu savundu.
Çözüm sürecinin PKKnın zorlamasıyla başladığı şeklindeki görüşlere
katılmadığını dile getiren Paker, "Barış sürecinin, gerek Türkiyedeki gerek
dünyadaki objektif koşullardan ortaya çıktığını düşünüyorum. Türkiyede insanlar
daha iyi yaşamak, çocuklarını daha iyi okutmak, dünyaya açılmak, ticaret yapmak
istiyor" diye konuştu.
Dünyadaki güçlü ülkelerin Türkiyenin Ortadoğuda büyük oyuncu olmasını
istediğine işaret eden Paker, "Ortadoğuda böyle bir oyuncu kendi içinde
savaşırsa bu işi yapamaz. Bu nedenle gerek dış dünyadaki oluşum gerek Türkiyenin
sosyolojik yapısının değişimi barış sürecini gerekli kıldı" ifadesini kullandı.
Paker, heyetin isminin "Akil Adamlar" yerine "barış elçileri" olması
gerektiği yönündeki görüşlere de katıldığını söyledi.
Sekreter Ayhan Ogan da barışı halkın dayattığını siyasilerin bunu doğru
okuması gerektiğini belirterek, "Bu coğrafyada önümüzdeki bin yıllık kardeşlik
hukukunu yeniden ortaya koymazsak bizi burada yaşatmazlar, esas bölünme, çözülme
orada gelecektir" şeklinde konuştu.
-"En kötü barış, en iyi denilen savaştan daha iyidir"-
Üye Mahmut Arslan da Akil İnsanlar Heyetinin ortak noktasının "barış"
olduğunu, sürecin başarılı olmasını çok istediklerini kaydetti.
Türkiyede terör nedeniyle 40 bine yakın insanın hayatını kaybettiğini
anımsatan Arslan, "Bu kaybettiğimiz canlar ne olacak- Kan akmaya devam mı etsin-
En kötü barış, en iyi denilen savaştan daha iyidir. Konuşarak, müzakere ederek,
sorunun çözümünü sağlamalıyız" dedi.
Üye Zübeyde Teker ise milliyetçi olmadığını, kendi halkını sevdiğini ancak
başkalarından üstün tutmadığını ifade etti.
Türkiyede artık kimsenin bedel ödemek istemediğini dile getiren Teker,
"Savaş hiçbir zaman kazandıran, onur duyulacak bir şey değil. Barışta ısrar etmek
onurlu davranıştır" dedi.
-"Hükümet samimi mi, değil mi bilmiyorum ama hedef samimidir"-
Üye İzzettin Doğan da Ehli Beyti sevenlerin, Hz. Muhammed ve Hz. Alinin
yolundan gidenlerin, barışın yanında olduğunu söyledi.
Barışı hedef alan her türlü siyasal gelişmenin desteğe layık olduğunu
vurgulayan Doğan, kanın durması, bu ülkenin bir barış ülkesi haline getirilmesi
için sürece girme teklifini reddetmediğini aktardı.
Gittikleri her yerde kendilerine "Hükümet samimi mi-" sorusunun
yöneltildiğini ifade eden Doğan, şöyle konuştu:
"Hükümet samimi mi, değil mi bilmiyorum ama hedef samimidir. Samimi olmasa
bile bizim inancımız, yaklaşımımız samimidir. Alevi kesime, anayasal hakları dahi
vermekten kaçınan bir siyasal iktidarın bugün yapmış olduğu bir projeye destek
veriyorsam, bunun tek nedeni barışın gelmesidir. Tüm insanların sadece hukuk
önünde değil, fiilen de eşit muameleye tabi tutulmalarını sağlayabiliriz diye
düşünüyorum."
-"Öcalan ile görüşmeler çok eski zamanlardan beri var"-
Abdurrahman Kurt ise çok önemli tarihi bir sürecin, yeni bir bin yılın
eşiğinde olunduğunu, herkesin birbirini dinlemesi gerektiğini söyledi.
Sürecin şeffaf şekilde yürütüldüğünü aktaran Kurt, şöyle devam etti:
"Devlet direkt görüştüğünü açıkça söylüyor. İlk defa bu kadar şeffaf
yürüyor. Önemli bir şey. Kapalı kapılar ardında değil. Öcalanla görüşmeler zaten
hiç kesilmemiş. Öcalanla görüşmeler çok eski zamanlardan beri var, 91den beri
devam ediyor. Ama bunu hep o vesayetçi sistem toplumsal siyaseti maniple etmek
için hem gizli yapmış yaparken de çok manipülatif oynamış. Bunun çok delili var.
99da PKKlılar dışarı çıkarken (sınır dışı), bir askerin şu ifadesi vardır; 500
kişi çıkmasın. Öcalan, niye, 500 kişi çıkmasın dedi, hala anlamadım diyor.
Reşadiyede, Sivasta, Başbağlarda ne oldu, kim hangi projeler yürüttü- Bu
Ergenekonda neler yaşandı, darbeler nasıl tezgahlandı- Kafamızı kaldıracağız."
Muhabir: Önder Felek
Yayıncı: Zekeriya Kaya