ESKİŞEHİR (A.A) - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu,
Eskişehirdeki ihale operasyonuna ilişkin, Bu operasyon, Eskişehir Büyükşehir
Belediye Başkanının itibarını yükseltmiştir, onu daha da güçlendirmiştir dedi.
Kent girişinde Eskişehir milletvekilleri Süheyl Batum ve Kazım Kurt ile
Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen tarafından karşılanan Kılıçdaroğlu,
daha sonra belediye binasına geçti.
Binaya girerken partililerinin sevgi gösterilerinde bulunduğu Kılıçdaroğlu,
Batum, Kurt ve Büyükerşenin yanı sıra partisinin Merkez Yürütme Kurulu (MYK)
üyeleriyle basına kapalı toplantı düzenledikten sonra belediye önünde parti
otobüsünün üzerinden, alanda bekleyen vatandaşlara hitap etti.
Kılıçdaroğlu, burada yaptığı konuşmada, Yürekli, kenti kent yapan, halkına
hesap vermeyi namuslu görev kabul eden, kendine değil kentine çalışan bir
belediye başkanı gösterin deseler, örneğinin kuşkusuz Büyükerşen olduğunu
söyledi.
Büyükerşenin, hayatını Eskişehire adadığını, üniversitede uzun yıllar
görev yaptığını ve trilyonlarca liralık ihalelerin altına imza attığını belirten
Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
Hiçbir Allahın kulu çıkıp, Yılmaz Büyükerşen, sen şu ihalede yolsuzluk
yaptın demedi. Diyemez de zaten. Sadece Eskişehir değil, Yılmaz Büyükerşen ile
bütün Türkiye gurur duyuyor. Bir belediye başkanını eleştirebilirsiniz, verdiği
hizmetleri kıskanabilirsiniz, ona oy vermeyebilirsiniz. Ancak Türkiyede yaşayan
herkes çok iyi biliyor ki, Yılmaz Büyükerşen bütün yaşamını Eskişehire adamış
bir kişidir. Bir Bursaya bakın, bir Ankaraya bakın. Eskişehir; arada gidip
gelirken bozkırın ortasında bir vaha, uygar bir kent, bir üniversite kenti, bir
bilim kenti, aydınlık insanların yaşadığı bir kent. O kenti önce Türkiyede,
sonra dünyada bir marka haline getiren bir kişi görürsünüz. Onun adı; Yılmaz
Büyükerşendir. Yılmaz Büyükerşen, Eskişehiri marka yaparken onun yaptığı
çalışmaları sadece Türkiye görmedi. Onun çalışmalarını bütün dünya gördü. BBC,
bütün dünyada kenti kent yapan, değerlerine sahip çıkan 12 kentten biri olarak
Eskişehiri seçti.
-Porsuk Nehrinin ıslahıyla ilgili ihale süreci-
Kılıçdaroğlu, Büyükerşenin, kentten geçen Porsuk Çayını düzeltmek, ıslah
etmek istediğini anlattı.
Onun, Neden kentin merkezinde akan bir su kirliliği olsun- Onun kenarında
insanlar rahatlıkla oturabilmeli, çayını, kahvesini içebilmeli, etrafı yeşil
olmalı, anneler çocuklarını elinden tutarak oraya getirmeli, gezmeli, eğlenmeli,
üniversiteli gençler oralara gitmeli, kent canlı olmalı, kentin bir ruhu olmalı,
çağdaş, güzel insanların yaşadığı bir kent olmalı diyerek, bunun için çok
önemli bir kaynak ayırdığını dile getiren Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
2006da ihaleye çıktı. İhaleyi nasıl yaptı- Resmi Gazetede, Eskişehirde,
Türkiye genelinde yayımlanan gazetelerde ilan edildi. İlan edilmedik hiçbir yer
kalmadı. Eskişehir Büyükşehir Belediyesinin de ortak olduğu bir firma ihaleyi
kazandı. En düşük fiyatı verdi. Hiç kimse itiraz etmedi. Kamu İhale Kurumuna
kimse şikayet etmedi. AKPli Belediye Meclisi üyeleri, ihaleye fesat
karıştırıldı diye İçişleri Bakanlığına şikayet etti. AKPli bakan, müfettiş
görevlendirdi. Müfettiş geldi, her şeyi didik didik etti. Raporunu yazdı, bakanın
önüne koydu. Eskişehirde bu ihalede yolsuzluk yoktur, hiç kimse hakkında
soruşturma açılmasına gerek de yoktur dedi. Bitmedi. AKPliler bununla tatmin
olmadı. Ne yaptılar- İkinci kez şikayet ettiler. Yine İçişleri Bakanlığına. Bu
kez başka bir bakan. Sayın Beşir Atalay. O da müfettiş görevlendirdi. Yine geldi
buraya müfettiş. Yine incelediler, bütün hesaplarına baktılar. Kuruşu kuruşuna
incelediler ve onlar da şu sonuca vardılar. Bu ihalede yolsuzluk yoktur. Hiç
kimse hakkında soruşturma açmaya gerek de yoktur dediler. Bitti mi- Müfettiş
gelir, bir daha gelir. Sayıştay denetçileri gelir, bir daha gelir. Hepsinin
hesabını veriyorsunuz ama yetmiyor. Tekrar şikayet. Baktılar ondan bir haber yok.
Bu kez savcılığa gittiler, polise gittiler. Efendim burada yolsuzluk var. İlla
birilerini şaibe altında bırakacaklar. Soruşturmayı, incelemeyi yapanlar
Eskişehir Emniyetinden de değil. Başka illerden getiriliyor buraya. Şimdi
soruyorum; iki kez denetlediniz, iki müfettiş görevlendirdiniz. Mal varlığı,
kendisi, çalışanı, yapılan hizmet meydanda. Daha ne istiyorsunuz- Eskişehirden
ne istiyorsunuz-
-Önce halka, sonra her kuruma hesap veririz-
Kılıçdaroğlu, AKP, yerel seçim kampanyasını Eskişehirden başlattı
dediğini hatırlatarak, Sabahın 05.00inde, 06.00sında evleri basılıyor
belediye çalışanlarının. Hangi çağda yaşıyoruz- Davet edersin. Bunların
hiçbirinin kaçacak hali yok. Hepsi çalışıyor. Hepsinin de verilmeyecek hesabı
yok ifadelerini kullandı.
Partililerinin yönettiği belediyelerle ilgili oyunlar oynandığını savunan
Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
Deniz Fenerine bir şey yapamazlar. Deniz Fenerini biliriz. Hepsini
biliriz biz ama Eskişehirli kardeşlerime şunu söylemek istiyorum. CHP üzerinden,
onların belediyeleri üzerinden bir oyun oynanmak isteniyor. Çünkü Cumhuriyetin
tek teminatı vardır; CHP. Aydınlığın tek güvencesi vardır; CHP. Ulusal
birliğimizin tek güvencesi vardır; CHP. Halka hesap vermeyi namuslu görev kabul
eden bir siyasal anlayış vardır. Onun güvencesi yine CHPdir. Belediye
başkanlarımız üzerinde de aynı oyun oynanmak isteniyor. Kendi belediyelerine
baksınlar. Bir müfettiş bile görevlendiremiyorlar oraya. Biz denetimden, denetim
vermekten korkmayız. Elbette ki, denetim olacaktır. Bundan da çekinmeyiz ama
bütün mesele önyargıda. Bütün mesele, Ben seni mahkum edeceğim, ben seni
itibarsızlaştıracağım... Ben size söylüyorum. Bu operasyon, Eskişehir Büyükşehir
Belediye Başkanının itibarını yükseltmiştir, onu daha da güçlendirmiştir.
Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
Türkiyede demokrasi tehlikededir. Altını çizerek söylüyorum. Çok partili
hayatı, demokrasiyi getiren CHP, şimdi bütün demokratik güçlerle beraber olmak
zorundadır. Bütün yurttaşlarıma söylüyorum. Demokrasiyi, özgürlükleri,
kadın-erkek eşitliğini, evrensel hukuku, hukukun üstünlüğünü istiyorsanız,
evrensel bir çatınız var. O çatı, CHPdir. Herkesi bekliyoruz orada. Bir ülkenin
başbakanı, demokrasiden şikayet eder noktaya gelmişse, Demokrasi ayak bağıdır
diye demeç veriyorsa, konuşuyorsa, herkesin düşünmesi lazım. Bunlar şaka gibi
sözler değildir. Bunlar doğrudan Recepin kalbine saplanan oklardır. Hepimizin
duyarlı olması lazım. Hepimiz hesap veririz, hesap vermekten korkmayız. Yeter ki,
hesap vereceğimiz kişiler düzgün adamlar olsun, siyasi otoritenin emrinde
olmasınlar. Yoksa niye hesap vermeyelim. Demokrasilerde önce halka, sonra her
kuruma hesap veririz.
-Kar edecekse yine belediyeye kalacak zaten bu-
Kılıçdaroğlu, Eskişehir halkından, Büyükerşene sahip çıkmalarını isteyerek,
ihaleyi kazanan şirketin bir kamu şirketi olduğunu, karı da zararı da belediyeye
ait bir şirket olduğunu dile getirdi.
Ortada, Birine ihaleyi verdik. Onlar kazanacak da malı götürecek diye
bir durumun söz konusu olmadığına işaret eden Kılıçdaroğlu, Kazanan belediyenin
şirketi. Uluslararası ihalelere girip kazanan bir şirket bu. İhaleyi almış. Kar
edecekse yine belediyeye kalacak zaten bu. Birisinin cebine gitmeyecek ki. Parayı
yine Eskişehirli kazanacak, yine Eskişehir için harcanacak. Bu gerçekleri bütün
yurttaşlarımın bilmesini istiyorum dedi.
Ben bir ara, Büyük İslam Düşünürü demiştim. Sen nasıl böyle dersin-
diye kızmışlardı. Yine söylüyorum. Büyük İslam düşünürü Hazreti Alinin çok güzel
bir deyişi vardır. Bana bir harf öğretenin 40 yıl kölesi olurum diyor diyen
Kılıçdaroğlu, Büyükerşenin, Eskişehirde bir harf öğretmekle kalmadığını, on
binlerce çocuğu yetiştirdiğini, on binlerce üniversite öğrencisini eğittiğini ve
onların şimdi 81 ilde görev yaptığını anlattı.
Kılıçdaroğlu, on binlerce çocuğu eğiten bir hoca, bir bilim insanı hakkında,
Seni nasıl hapse atarım- diye düşünüldüğünü sözlerine ekledi.
Muhabir: Deniz Açık / Sedat Gök
Yayıncı: Mürsel Çetin