İZMİR (A.A) - Tolga Albay - İzmir 1 nolu Kapalı Ceza İnfaz
Kurumu içinde mahkumlar için oluşturulan Umut Odası, ilginç terapi
uygulamalarına sahne oluyor. Su ve kuş sesleri arasında odaya giren mahkumlar,
dört duvarı çevreleyen orman ve deniz manzarası içinde sorunlarını anlatma imkanı
buluyor.
Aliağa Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü içinde yer alan 896 kapasiteli 1 nolu T
tipi Ceza İnfaz Kurumu, bir yıllık tarihine rağmen infaz uygulamalarında
yenilikçi yaklaşımların denendiği bir laboratuvar haline geldi. Kurum bünyesinde
oluşturulan proje ekibi, personel ve mahkumların sağlık ve psikoloji alanında
gelişimi için çeşitli projeleri hayata geçiriyor.
Kurum Psikoloğu Mehmet Ali Altuntaş, farklı cezaevlerinde tek kişilik
koğuşlarda kalan ve ağır psikolojik sorunları bulunan mahkumların İzmire
nakledildikten sonra 14 kişilik koğuşlarda kalabilmesini sağlamak ve onları ilaç
bağımlılığından kurtarmak amacıyla psikoterapi uyguladıklarını ifade etti.
Terapiye gelen bir hükümlünün, kendisini rahatlattığı için koğuşunda
beslediği ve Umut ismini verdiği muhabbet kuşunu terapi odasına hediye
ettiğini anlatan Altuntaş, hükümlünün cezaevi görüntüsü içinde kendisini rahat
ifade edemediğini anlatması üzerine farklı bir oda yaratma fikrinin ortaya
çıktığını anlattı.
Ekip olarak diğer ceza infaz kurumlarında bulunmayan, dünyada da bir
örneğine rastlamadıkları bir oda tasarımı yaptıklarını, ilk etapta duvar
kağıtları ve koltuk kurmayı düşündüklerini ancak proje kapsamını genişleterek
gerçek resimler ve sesler kullanmaya karar verdiklerini anlatan Altuntaş, şu
bilgileri verdi:
Bir infaz memurumuz hiç eğitim almamasına rağmen çok iyi resim yapıyordu.
Kendisi projeye dahil oldu ve harikalar yarattı. Odanın dört duvarı dağ ve deniz
manzara resimleriyle donatıldı. Manzarayı bütünleyecek ağaç dalları, maketler ve
eşyalar yerleştirildi. Ayrıca Osmanlı döneminde psikolojik hastalıkları
bulunanlar için uygulanan su terapisini uygulamaya karar verdik. Su sesinin
insanı rahatlatıcı, fikrini rahat ifade edebileceği bir ortam yarattığı
gerçeğinden hareketle oda içine bir şadırvan yerleştirdik.
Burada çevresel terapi yapıyoruz yani kişiyi cezaevinden uzaklaştırıyoruz.
Cezaevindeki insanların her saati betonlar arasında geçiyor. Bu odaya ilk kez
gelen mahkumlar önce şaşırıyorlar, buranın gerçek olup olmadığını sorguluyorlar.
Onlara terapi öncesi odayı inceleme fırsatı veriyoruz. Daha sonra psikoterapi
uyguluyoruz. Birçok mahkum bu odada kendisini özgür hissettiğini, sorunlarını
daha rahat anlatabildiğini söylüyor. Zaten terapiler sonrası aldığımız sonuçlar
da bunu gösteriyor.
-Felsefe Odası da kuracaklar-
Böyle bir odada çalışıyor olmanın psikolog olarak kendisi için de şans
olduğunu belirten Altuntaş, uygulamanın Türkiye ve dünyadaki diğer cezaevlerinde
de yaygınlaşması gerektiğini söyledi.
Altuntaş, projenin ikinci ayağında Umut Odasından bir kapıyla Felsefe
Odasına geçiş yapılmasını planladıklarını belirterek mahkumların empati ve
tartışma kültürünü edinebilmesini amaçlayan bu odanın da mitolojide felsefe
tartışmaların yapıldığı basamaklı yapılara benzer şekilde tasarlanacağını
kaydetti.
Odada antisosyal davranışları bulunan ve diğer tutuklu ve hükümlülerle bir
arada yaşayamayacağına inanan kişileri, farklı bir tartışma ortamında bir araya
getireceklerini söyleyen Altuntaş, Örneğin bir kitap belirleyeceğiz. Bu kitabı
herkes okuyacak. Odaya girip kitabı tartışacağız. Fikirlerini söyleyecekler,
tartışacaklar. İçlerindeki öfkeyi kusacaklar. Öfkelerini, birilerini yaralayarak
değil düşünsel olarak fikriyle de dile getirebileceğini göstereceğiz. Bu kolokyum
ortamı bir nevi grup terapisi imkanı da sunacak dedi.
-Sigara bırakma polikliniği de kuruluyor-
Ceza İnfaz Kurumu Müdürü Aziz Gürer ise infaz kurumlarında mahkumları sadece
meslek sahibi yapmayı amaçlayan bir anlayışın topluma kazandırmak için yeterli
olmayacağını, kafasından suç işleme fikrini çıkaramamış mahkumların, cezaevinden
çıktıktan bir süre sonra geri döndüğünü gördüklerini ifade etti.
Bu nedenle hükümlülerin suç psikolojisinden kurtulmaları ve gerçek anlamda
ıslah olmaları için bir proje ekibi oluşturarak sağlık ve psikoloji alanında
projeler başlattıklarını kaydeden Gürer, Umut Odasında uygulanan terapi
memnuniyet verici sonuçlar yarattı. İlk etapta yeşil reçeteli ilaç kullanan
hükümlülere yönelik uygulanan terapi sonucu ilaç kullanan 328 tutuklu ve
hükümlünün çoğunu bu oda sayesinde tedavi ettik. Ya ilacı bıraktılar ya da en aza
indirdiler. Bir çok arkadaşımız buraya geldiklerinden çok daha iyi durumdalar
dedi.
Yaptıkları bir araştırmada hükümlülerin sigarayı bırakmak istediklerini
saptadıklarını da anlatan Gürer, Ekibimiz Bir Dal da Sen Kır başlıklı bir
proje hazırladı. Bu kapsamda cezaevi içinde bir sigara bırakma polikliniği
kuruyoruz. Sigaradan kurtulmak isteyen hükümlü ve tutuklulara danışmanlık
vereceğiz. Kurumlardan destek alabilirsek sigarayı bıraktırıcı ilaç da
verebileceğimizi düşünüyoruz. Kurumumuzda halen 2 koğuşta sigara içilmiyor,
projeyle dumansız koğuş sayısının 10a çıkarılmasını hedefliyoruz diye konuştu.
Gürer, infaz memurlarına yönelik eğitimler kapsamında da memurlara öfke
kontrolü, kriz yönetimi, ikna edici iletişim gibi konularda uygulamalı eğitimler
verdiklerini sözlerine ekledi.
-Hayata bağlanıyorum-
Umut Odasının kullanıcıları arasında yer alan 22 yaşındaki hükümlü C.Ö,
cinayet nedeniyle cezaevine girmesi sonrası engelli olan iki kardeşini ve dar
gelirli olan ailesini yalnız bıraktığı için büyük suçluluk duyduğunu, uzun süre
ilaç kullanmak zorunda kaldığını söyledi. Umut Odasına ilk girdiğinde çok
şaşırdığını, odada cezaevi ortamını unutarak çok farklı şeyler düşünebildiğini
söyleyen C.Ö, Burası bana özgürlüğü hatırlatıyor, umut veriyor. Hayata
bağlanıyorum. Terapi için ilk adımı cezaevi yetkilileri attı. Ben de bu adıma
karşılık verdim. Şu anda geçmişe göre daha iyiyim diye konuştu.
Yayıncı: Nevbahar Kabaklı