KOCAELİ (A.A) - Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik,
Ülkeyi, çığ altında kalan Türkiyeden, çağ atlayan bir Türkiye noktasına
getirmiş bulunuyoruz dedi.
Kocaeli Ticaret Odasında düzenlenen Sosyal Güvenlik Reformunun
Getirdikleri ve İstihdam konulu toplantı ve istihdama katkı sağlayan
kuruluşlara plaket verilmesi törenine katılan Çelik, bölgede, Kuzey Afrika ve
Orta Doğuda Arap Baharı diye bilinen ve nerede frene basacağı, nerede
duracağı kestirilemeyen bir sürecin yaşandığını ifade etti.
Bunun seyrinin nereye kadar gideceği ve nasıl olacağının netleşmediğini dile
getiren Çelik, Tıpkı yanı başımızda bir iç savaş, bir rejim kavgasının devam
ettiği Suriyede olduğu gibi. İnşallah Suriyede despotluğun yerini demokrasi
aldığında inanıyorum ki bu huzurun yalnız Suriyeye değil, bölgeye, Orta Doğuya
da çok ciddi yansımaları olacak diye konuştu.
Bakan Çelik, dünyada da küresel krizin hala geçmediğini herkesin gördüğünü
vurgulayarak, Küresel kriz, ekonomik durağanlık devam ediyor, işsizlik artıyor
ve Avrupa Birliğinde bir belirsizlik süreciyle karşı karşıyayız. 2007de
Mortgage kriziyle başlayan bu süreç, bugün gele gele devletlerin kredibilitesinin
sorgulandığı bir noktaya geldi ifadesini kullandı.
Küresel ekonomik büyümenin 2012 yılında yüzde 3,3 olarak gerçekleştiğini,
2013 yılında ise yüzde 3,6 olarak tahmin edildiğini anlatan Çelik, dünya
ekonomisinin yüzde 19unu oluşturan ABnin 2011 yılında yüzde 1,4 büyüdüğünü
ancak AB ekonomisinin 2007den bu güne kadar yüzde 1,9 küçüldüğünü bildirdi.
Çelik, gelişmekte olan ülkelerde de küresel krizlerin etkilerinin
görüldüğüne dikkati çekerek, şunları kaydetti:
2011de yüzde 6.2 olan büyüme, 2012de yüzde 5.3 oldu, 2013de ise yüzde
5.6 olacağı tahmin ediliyor. Bu tabloyu iyi okumamız gerekiyor. Neden- Çünkü
bunlar direkt bizi ilgilendiriyor. İhracatın, rekabetin, ticaretin, sanayinin,
üretimin hangi alanlarını ele alırsanız alın, bölge, Avrupa ve dünya tablosunu
iyi okumadığınız sürece sorunların üstesinden gelme şansınız yok. Ülkede gazı,
freni, vitesi mutlak suretle iyi ayarlamak durumundayız. Son 10 yılda bu
tabloları iyi etüt ettik. Türkiyenin başarısı bana göre burada yatıyor. Bu
tabloları önümüze koyduk, iyi bir etüt yaptık ve şoklara dayanıklı,
türbülanslardan korunan bir yapıyı oluşturduk ve en önemlisi krizlerin etkisinin
de sınırlı kaldığını ülke olarak hep beraber gördük. Sayın Başbakanımızın o
meşhur Teğet geçecek ifadesinin gerçekleştiğini de hep birlikte gördük.
-Ülkeyi, çağ atlayan bir Türkiye noktasına getirdik
Türkiyenin, 2002 yılı öncesiyle kıyasla her yönüyle farklı bir durumda
olduğunu vurgulayan Çelik, 2002 öncesi, güven vermeyen bir siyaset, IMFnin
yönettiği ekonomi, umudu kırılmış millet, yarınını göremeyen bir Türkiye vardı.
Bu doğru değil derseniz, 2002 öncesi milletvekiliydim, parlamentoda bunları
bolca yaşadık, IMFden talimat gelmeden Başbakan, Bakan gelip o kürsüde
oturamıyorlardı. 2002 sonrasını ise siyasette istikrar, hamasetten uzak bir
ekonomi var. Seçim ekonomisi yok, seçim için seçime kurban edilen bir ülke ve
ülke kaynağı söz konusu değil. Şoklara dayanıklı bir finansal yapımız, demokrasi
ve özgürlüklerin vazgeçilmez olduğunu kabul edilen bir yönetim anlayışımız var.
Umutları yeşeren millet, geleceği parlayan, IMFye el açan değil, kredi açan bir
Türkiye, içeride istikrarlı, dışarıda itibarlı bir ülke diye özetleyebiliriz.
Ülkeyi, çığ altında kalan Türkiyeden, çağ atlayan bir Türkiye noktasına getirmiş
bulunuyoruz şeklinde konuştu.
Çelik, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı olarak, ilk döneminde sosyal
güvenlik reformu, genel sağlık sigortası ve istihdam reformlarının
oluşturulduğuna dikkati çekerek, ikinci döneminde ise ilk kez yürürlüğe giren iş
sağlığı ve güvenliği yasası, sendikal mevzuat, kamu çalışanlarıyla ilgili toplu
iş sözleşmesi haklarını düzenleyen mevzuat, emeklilerle ilgili intibak
düzenlemesinin yapıldığını söyledi.
Sosyal Güvenlikte kurumsal alt yapıyı yenilediklerine değinen Çelik,
vatandaşa yerinden hizmeti, çok modern binalarda sunma imkanını yakaladıklarını
bildirdi.
Bakan Çelik, Genel Sağlık Sigortasıyla 9 milyon yeşil kartlıyı sosyal
güvenlik bünyesine kattıklarını anlatarak, 75 milyon kişinin sosyal güvenlik
şemsiyesi altında sağlık hizmeti aldığını kaydetti.
-Böyle bir cennet dünyanın hiç bir yerinde yok-
Çelik, Geçen yılda 10 milyar lira sağlık giderinin bulunduğunu belirterek,
şöyle konuştu:
Şimdi 48 milyar lira. Vatandaş yılda ortalama 2 kez hastaneye giderken,
şimdi 8 kez gitmeye başlamış. Böyle bir cennet dünyanın hiç bir yerinde yok.
Helal hoş olsun diyoruz da sıkıntımız buradaki istismarlar. Buradaki
istismarları Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı önlesin, ilin milletvekilleri,
valiler, müdürler önlesin bu doğru değil. Eğer 8den daha fazla hastaneye gitme
ihtiyacın varsa istismarları önlemek hepimizin görevi. Gelişmiş ülkelerde
tomografi için 6-8 ay gün alınıyor. Büyük sıkıntılar yaşanıyor, oralardan hasta
geliyor, Türkiyede muayene olmak çok kolay diyorlar. Dünyaya açılmış bir
sağlık sistemimiz varken, biz de böyle bonkör davranırken, bunu sürdürülebilir,
sürekli kılmak hepimizin görevidir ifadesini kullandı.
Çelik, bu konuda bazı tedbirlerin alındığını dile getirerek, e-reçete
diyoruz. Bir zamanlar reçete almak için nelerle uğraşılıyordu, şimdi e-reçete
var. Doktora gideceksiniz, elektronik ortamda reçetenizi yazacak, kimlik
kartınızla ilaçlarınızı istediğiniz eczaneden alacaksınız. Biraz da niyetimiz,
e-reçeteyle ilacın az yazılması. 2002de 5 milyar lira ilaç giderimiz varken, şu
anda 15 milyar lira. Avuç içi damar izi... Sağlık cüzdanlarını kaldırdık. Kimlik
numaranla git, tedavini ol dedik, bazı hastanelerde 5 bin kimlik fotokopisine
rastladık. Tedavi olmayan vatandaşın muayene işlemini kimlik fotokopisi üzerinden
yapmaya devam ediyorlar. Bunu önlemek için avuç içi damar izleme sistemi
getiriyoruz, hiç olmazsa vatandaş hastaneye gelsin. Hastaneye gelince bir yol
bulunmaz mı- Bir hile yolu yine bulunur. Ama onun da tedbirini bulacağız
ifadesini kullandı.
Toplumsal sorumluluğun çok önemli olduğunu vurgulayan Çelik, bu konuda az
sayıdaki istismarcıları ortadan kaldıracak bir yaklaşım içinde olunması
gerektiğini bildirdi.
Bakan Çelik, kayıt dışı istihdamın 2002de yüzde 52 olduğunu, bunun şimdi
aylık yüzde 38-40 arasında gerçekleştiğine işaret ederek, iyi bir düşüş olmasına
rağmen bu rakamın çok yüksek olduğunu kaydetti.
-İşsizlik dünyanın sorunu-
Bakan Çelik, işsizliğin dünyanın sorunu olduğuna vurgu yaparak, ABnin
ortalama işsizlik oranı yüzde 10.7, genç işsizlerin yüzde 23.7. Türkiyede ise
eylül ayı itibariyle yüzde 9.1, son 4 yılda ekonomik krize rağmen 4 milyon 200
bin kişi istihdam edildi dedi.
Mesleki eğitim konusunda kaynak tahsisi yaptıklarını dile getiren Çelik,
meslek standartlarını belirlediklerini ve eğitimleri bu standartlar doğrultusunda
yapacaklarını kaydetti.
Çelik, gelecek 10 yılda mesleki formasyonun büyük önem arz ettiğini
anlatarak, sıradan meslek ve eğitimlerin, talep edilen iş gücünü
karşılamayacağını, iş gücünün buna göre ayarlanması gerektiğini bildirdi.
-İhmalden kaynaklanan ölümler olmamalı-
Çelik, hazırlanan Ulusal İstihdam Stratejisi ile bilişim, finans, inşaat,
sağlık, tarım, tekstil ve turizm sektörlerine ilişkin 40 hedef, 57 politika ve
205 tedbir belirlediklerini dile getirerek, oluşan stratejinin yayınlanmak üzere
olduğunu söyledi.
Bakan Çelik, hedeflerinin, 2023 yılında işsizliği yüzde 5 düzeyine çekmek
olduğuna dikkati çekti.
Bir başka gelişmenin ise İş Sağlığı Güvenliği Yasasının yürürlüğe girmesi
olduğunu vurgulayan Çelik, Zonguldaktaki maden faciası hepimizin yüreğini
burktu. Oradaki bir yavrunun acısını, bir annenin, hayatını kaybedenin bir
yakınının feryadını hiçbir maddi değer karşılamaz diye konuştu.
Sıradan bazı konulara dikkat edilerek bu kazaların, faciaların önüne
geçmenin mümkün olacağını belirten Çelik, şöyle devam etti:
İstatistikler, iş kazaları ve meslek hastalıklarını önlemek yüzde 100
mümkün olduğunu gösteriyor. Ama maalesef dünyada 2 milyon 300 bin kişi,
Kuveytin, Makedonyanın nüfusu kadar bir nüfus her yıl iş kazalarından dolayı
yok oluyor. Ülkemizde de her gün 3 kişi ölüyor, 172 iş kazası meydana geliyor, 6
kişi iş görmezlik durumuyla karşı karşıya kalıyor. 2002de 100 bin işçide 17
kişi, şimdi 100 bin işçiden 8i hayatını kaybediyor. Rakamlar yarı yarıya düşmüş
ama 8 kişi az mı- İhmalden kaynaklanan ölümler olmamalı.
-O sendikacılık geride kaldı-
Konuşmasında sendikal mevzuata da değinen Çelik, şunları söyledi:
Uzunca tartıştık, hepimizi yordu ama sonunda çıktı, tüm sanal rakamlardan
kurtulduk. Yok 3 milyon sendikalı varmış. Öyle bir şey yok, Türkiyede 900 bin
sendikalı işçi var. Gerçek rakamlarla yüzleştik. Sendikacılara sesleniyorum,
kavgayla gürültüyle iş yerinizi tahrip ederek, üretimi aksatarak varılacak bir
yer yok. O sendikacılık geride kaldı, o dönem bitti. Yeni bakış açısı, birlikte
huzur içinde çalışmanın tesis edildiği bir dönemdir.
Konuşmaların ardından Bakan Çelik, istihdama katkı sağlayan kuruluşlara
plaket verdi. Kocaeli Valisi Ercan Topaca da Bakan Çelike Hereke halısı hediye
etti.
(Bitti)
Muhabir: Tahir Turan Eroğlu
Yayıncı: Murat Paksoy