KIRIKKALE (A.A) - Emrah Yaşar - Umut Vakfı Başkanı Nazire
Dedeman, geçen yıl bireysel silahlarla ölenlerin sayısının bin 548 olduğunu
belirterek, Daha önceki yıllarda bireysel silahlı olayların yüzde 65i ateşli
silahlarla işlenirken, geçen yıl bu oran yüzde 76ya çıkmıştır dedi.
Dedeman, AA muhabirine yaptığı açıklamada, gazete haberlerinden derledikleri
istatistiklere göre, bireysel silahlarla ölüm olaylarında geçen yıl artış
kaydedildiğini bildirdi.
Bireysel silahlarla 2012 yılında en fazla erkeklerin hayatını kaybettiğini
belirten Dedeman, 2012 yılında bireysel silahlarla ölenlerin sayısı bin 548
olup, bunların bin 179u ateşli silahlarla hayatını kaybetmiştir. Kayıtlarda
hayatını kaybeden kişilerin 884ü erkek, 226sı kadın ve 29unun da cinsiyeti
belirtilmemiş dedi.
Geçen yıl, daha önceki yıllardan farklı olarak ateşli silahlarla işlenen
suçlarda artışın dikkati çektiğini anlatan Dedeman, şunları söyledi:
Daha önceki yıllarda bireysel silahlı olayların yüzde 65i ateşli
silahlarla işlenirken, geçen yıl bu oran yüzde 76ya çıkmıştır. Bireysel
silahlarla işlenen suçların ölüm oranlarında da çok ciddi artış görüldü. 2012
yılında, bir önceki yıla göre işlenen suçların ölümle sonuçlanma oranı yüzde 64
arttı. Bu çok ciddi bir yükseliş. Bu artışta, ateşli silah kullanım oranının
artmasının etkili olduğunu tahmin etmekteyiz.
Türkiyede silah kullanma yaşı sınırının av tüfeğinde 18, tabancada 21
olduğuna dikkat çeken Dedeman, silah kullanma yaş sınırının yükseltilmesi
gerektiğini savundu.
Şiddetin en uç noktasının silahlı şiddet olduğuna ve bundan geri dönüşün
mümkün olmadığına dikkati çeken Dedeman, Ateşli silahlarla işlenen suçlarda
ölüm oranı yüzde 90lar civarındadır. Bu nedenle ateşli silah edinirken kendinizi
ve sevdiklerinizi nasıl bir riskle karşı karşıya bıraktığınızı iyi hesaplamanız
gerekir ifadelerini kullandı.
-Kadın ve töre cinayetleri-
Dedeman, kadın cinayetlerinin, toplumsal bir yara olduğunu ve bunun
çözümünün toplumsal dönüşümü gerektirdiğini bildirdi.
Hem şiddet gören kadınlara koruma önlemlerinin artırılması hem de bu sürece
katılan tüm personele ve şiddet gören kadınlara eğitimler verilmesi gerektiğini
vurgulayan Dedeman, şunları kaydetti:
Kadınların en büyük hatası, barışma vaadine inanmalarıyla ortaya çıkıyor.
Şiddet uygulamak ciddi bir psikolojik probleme işaret eder ve kendiliğinden
geçmez. Bu nedenle kadın şiddete maruz kaldığı andan itibaren devreye giren tüm
kamu personelinin konuya gereken hassasiyeti göstermesi gerekmekte. Eşlerin
arasını düzeltmek, karakolların işi değildir. Bu, ancak uzman psikologlar
eşliğinde denenebilecek bir girişimdir.
Töre, aslında bir anlamda bölge halkının hukuku tanımadığının göstergesidir.
Yani, kanunların gerektirdiği cezalar yerine ailelerin kendi aralarında aldığı
kararla suça ceza uyguladıkları bir sistemdir. Bu cinayetleri böyle görmek lazım.
Adına töre denen şey nedense hep cezayı kadınlara kesmekte. 14 yaşında bir kız
çocuğu bir adamla birlikte yaşamaya zorlanıyor. Adam kızı bir süre sonra baba
evine gönderiyor. Kıza, amca çocukları tecavüz ediyor. Hamile kaldığı anlaşılınca
da boğularak öldürülüyor. Süreçte hiçbir inisiyatifi ve suçu olmayan kız, cezayı
tek başına çekiyor. Bu olayın suçlularını ararken önce 14 yaşında bir kız
çocuğunu ilişkiye zorlayandan başlamak lazım.
Yayıncı: Şükran Yücel