KOCAELİ (A.A) - Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün,
kamu alımlarında yerli ürünlere fiyat avantajı sağlanmasına ilişkin, İnşallah
Kamu İhale Kanununda yapacağımız değişiklikle bu konuda daha sağlam bir yerde
durmuş olacağız dedi.
Ergün, Kocaeli Ticaret Odasının (KOTO) meclis toplantısında yaptığı
konuşmada, Bilim Teknoloji Yüksek Kurulunda Türkiyenin sanayisini, eğitim
sistemini dönüştüren çok önemli kararlar alındığını söyledi.
Kamu alımlarında yerli ürün kullanımının zaruri olması gerektiğine işaret
eden Ergün, Bununla ilgili yasal bir düzenlemeyi Bilim Teknoloji Yüksek Kurulu
kararları çerçevesinde gerçekleştirmiş olacağız. Yüzde 15 pahalı bile olsa
Türkiyede üretilen ürünler alınsın diye bir teşvik uygulaması var. Bu
uygulamaya uyan var, uymayan var. Yerel yönetimler, bazı kamu idareleri, Devlet
Malzeme Ofisi (DMO) bile bazen uymuyor. Bu politikaları en çok uygulaması gereken
devlet mekanizması... Sen burada ihmalkarlık gösterirsen, yerel yönetim
ihmalkarlık gösterirse olmaz şeklinde konuştu.
Ergün, yerel yönetimlerin otobüs alımlarında Türkiyede üretilen otobüsleri
tercih etmeye başladığına dikkati çekerek, kapanmak üzere olan otobüs
fabrikalarının üretimlerini artırdığını ve yeni yatırımlar yapmaya başladığını
anlattı.
Amerika Devletinin bile halkının ülkesinde üretilen ürünleri tüketmesi için
kampanyalar düzenlediğini anlatan Ergün, Bu kadar iç potansiyelimiz var, iç
potansiyelimizi sektörlerimizin gelişmesinde kullanmamak gibi bir yanlışlık
olabilir mi- Biz ihmalkar davranıyoruz. İhmalkarlığın faturası, maliyeti ileride
çok büyük olur. İnşallah Kamu İhale Kanununda yapacağımız değişiklikle bu konuda
daha sağlam bir yerde durmuş olacağız diye konuştu.
-Dış politika-
Türkiyenin tarihi kimliği ve misyonunu yeniden hatırladığını ve kendine
gelmeye başladığını vurgulayan Ergün, tarihte önemli roller oynadıklarını,
gelecek dönemde de Türkiyenin dünyaya katkısı sağlayacağını kaydetti.
Türk milletinin herkesin birbirinden etkilendiği dünyada, dünyayı iyi
istikamette etkileyebilecek imkan ve kabiliyete sahip olduğunu dile getiren
Ergün, şöyle devam etti:
Bir yanlış iş oldu mu, yalnızca yanlışı yapanlar zarar görmüyor. O
yanlışla alakası olmayan çok masum insanlar zarar görüyor. O zaman yanlışlarla
iyi mücadele etmek gerekir, dünyanın neresinde yanlış yapılıyorsa o yanlışa
kayıtsız kalamayız. Bazen Türkiyenin bu çabalarını kınıyor, Sen ne karışıyorsun
oradaki işe diyorlar. Oradaki yanlışın bana 10 yıl sonra maliyetinin ne
olacağını biliyor musun- Maliyetler bugün başladı.
Bu işler, Türkiyenin yükseliş sürecinde bazı zorlukları da karşımıza
çıkartmıyor değil. Yaşadığımız coğrafya zorlu bir coğrafya. Bu coğrafyada azıcık
aşım, kaygısız başım deme şansınız yok. Bir taraftan aşımızı büyütmeye, diğer
taraftan başımızın ağrısını azaltmaya çalışacağız.
Dünyada iyi ve faydalı işlerin olmasını istemeyen, yanlış işlerin devamını
arzulayanların olabileceğine dikkati çeken Ergün, bölge coğrafyasında istikrar,
barış, huzur ve demokrasinin hakim olmasını arzuladıklarını hatırlattı.
-Terör meselesi-
Türkiyenin bir numaralı siyasi sorunu terör meselesidir diyen Ergün,
vatandaşların hakları, demokrasi ve hukukla terör meselesini birbirinden
ayırdıklarını, en iyi demokrasi, en iyi insan hakları ve en iyi hukuk sistemine
sahip devletin Türkiye olması için çabaladıklarını bildirdi.
Ergün, sözlerini şöyle sürdürdü:
Bir ülkede her şey güllük gülistanlık olsa da terör olabilir. Bazen tersi
de olur. Çok demokrasi, hukuk var, onun için terör oluyor derler. Demokrasiden,
hukuktan, insan haklarından taviz vermeyi gerektirecek bir durum yoktur. En iyi
demokrasi, en iyi insan hakları, en iyi hukuk devleti Türkiyede olmalıdır.
Türkiye bu konudaki ilerlemesinden asla vazgeçmemelidir. Tam ve kamil bir
demokrasi ama tam ve kamil bir terörle mücadele... Her ikisinin de tam ve kamil
yapılması halinde başarı elde edilebilir.
Hak ve özgürlükler alanını genişleterek, hukuku güçlendirerek, terörün
istismar ettiği alanları kurutuyoruz. Bu alanlar önemli oranda kurudu, daha da
kuruması gereken alanlar var. Demokratikleşme, hukuk, Türkiyenin özgürlükler
hamlesinden vazgeçmeyeceğiz. İster etnik sorun yaşayanlar, ister dini sorun
yaşayanlar, nasıl sorun yaşarsa yaşasınlar, bu sorunların yaşanmayacağı bir
Türkiye inşa etmemiz lazım. Kimse etnik farklılığı, dini farklılığı nedeniyle
sorun yaşamamalı.
Türkiyenin ileri gitmesinin rahatsızlık oluşturabildiğine işaret eden
Ergün, Türkiyenin çevresinde kaos olmaması için büyük çaba harcadıklarını
anlattı.
2003 yılında Irakın işgali sırasında ciddi bir mekik diplomasisi
yaşandığını anımsatan Ergün, Bir anda Çinde, Suriyede, İranda, Amerikada,
tüm Avrupa Birliği ülkelerinde, bir taraftan Başbakanımız, diğer taraftan
Dışişleri Bakanımız, bakan arkadaşlarımız mekik diplomasisiyle şuna ikna etmeye
çalıştık, Irakın işgaliyle varılabilecek bir yer yok. Biz buralarda 500 yıldan
fazla kaldık, Pandoranın kutusunu açtığımızda içinden ne çıkacağı belli olmaz,
yönetilemez bir hale gelir. Bu iş için başka yollar bulunması lazım, ikna
edemedik. Saddam Hüseyin gitti, peki istikrar, barış, huzur, demokrasi geldi mi-
Bilakis kaos hem Irak için hem de geniş bir bölge için devam ediyor ifadelerini
kullandı.
-Suriye ile ilişkiler-
Dünya ülkelerini ikna etmeden huzur ve istikrarın sağlanamayacağını
vurgulayan Ergün, Suriye ile ilişkiler konusunda şunları söyledi:
Suriyeyi ikna etmeye çalıştık. Suriyede bir huzur olsun. Komşumuzda
huzur olursa bizde de huzur olur. Komşumuz iyi olursa biz de iyi oluruz. Halk
size destek veriyor, sizden umutlu. Biz de size destek verelim, gelin şu ülkede
demokrasiyi, insan haklarını, özgürlükleri genişletin. Yapılması gereken
reformları yapın, biz de sizi destekleyelim... Hep bu istikamette Suriyede
gelişmeler olmasını istedik. Bu yanlış mı- Bunu yapmak için dostluk kurmanın nesi
yanlış-
Onlarla can ciğer kuzu sarmasıydınız, ailece gidip geliyordunuz diyorlar.
Evet, bunun için gidip geliyorduk, buna ikna etmeye çalışıyorduk. Bizim sözümüzü
dinlemek yerine başkasının sözünü dinlemeyi tercih ettiler. Şimdi tablo vahim. O
vahim tablodan biz etkilenmiyor muyuz- Daha etkilenmeye de devam edilecektir.
Suriye ile ilişkiler konusunda bulunulan ortamın terör örgütlerinin daha
serbest olmasına neden olduğunu anlatan Ergün, Daha çok silah, patlayıcı,
mühimmat bulma imkan ve kabiliyetine sahip oluyorlar. Biraz da destekleniyorlar.
Bugün Türkiyenin terörle mücadelesi bir terör örgütüyle mücadelesi değildir.
Türkiyenin terörle mücadelesi bir çok uluslararası istihbarat ve güç odaklarıyla
mücadelesidir. İşin zorluğu ve karmaşıklığı da buradadır dedi.
-Gaziantepte herkes aynı safta yer aldı-
Mesele DHKP/C, TİKKO gibi bir terör örgütüyle mücadele meselesi değil
diyen Ergün, sözlerini şöyle tamamladı:
Son derece uyanık, akıllı, tahriklerden uzak, sağduyulu hareket etmemiz
gerekiyor. Devlete ve halka terör, yanlış yaptırmak isteyebilir. Bizi yanlış
davranmaya, yanlış politikalar geliştirmeye, yanlış hareketlere sevk etmek, onun
en büyük arzusudur. O arzuyu gerçekleştirmelerine asla izin veremeyiz. Güvenlik
güçlerimiz teröre karşı son derece büyük bir mücadele veriyor. Aynı şekilde
demokrasi, insan hakları, özgürlükler alanındaki adımlarımız devam edecektir.
Böyle bir ortamda halkımızın daha duyarlı olması ve birlik, beraberlik, bütünlük
duygusunu güçlendirmesi gerekiyor.
Gaziantepte Güzel manzaralar oluştu deniliyor. Gaziantepte herkes aynı
safta yer aldı. Hayatını kaybedenler için aynı safta yer almaktan daha önemli bir
şey var. Yaşayanlar için aynı safta yer almak önemli. Yeni doğanlar, problemlerin
çözümü için aynı safta yer almak... Yoksa hayatını kaybedenler için aynı safta
yer almak en kolayı. Hepimiz gider, taziyelerimizi, üzüntülerimizi bildiririz.
Muhabir: Tahir Turan Eroğlu
Yayıncı: Kemal Kaymak