KARS (A.A) - Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, Bizim
dönemimizde faili meçhul yoktur. Bir tane vardır 2002 yılı aralık ayında
Hablemitoğlu cinayetidir. Biz iktidar olduktan yaklaşık bir ay sonradır. Onun
dışında dönemimizde faili meçhul cinayet yoktur dedi.
Partisinin Devlet Su İşleri (DSİ) 24. Bölge Müdürlüğünde düzenlenen İl
Danışma Meclisi Toplantısında konuşan Başbakan Yardımcısı Atalay, AK Partinin
reformist, devrimci hatta sosyolojik deyimiyle Türkiyeyi değiştiren bir parti
olduğunu söyledi.
Son 10 yılda Türkiyenin çok değiştiğine, her şeyden önce devletin çok
değiştiğine değinen Atalay, Eski devlet değil bu dönem. Eski otoriter, ceberut
devlet değil bu dönem. Devlet o yüzüyle çok yorulmuş doğru. Bugün devlet değişti
insan yüzlü bir devlet var. Çünkü biz İnsanı yaşat ki devlet yaşasın
felsefesini partimizi kurarken esas aldık dedi.
Atalay, Türkiyenin dünyanın yıldız ülkelerinden biri haline geldiğini
belirterek, şöyle konuştu:
27-28 Nisan 2007 tarihleri Türkiyenin demokrasi tarihinde çok
belirleyicidir. Birileri yine müdahale etmeye kalktı. Ama hükümet dedi ki oturun
orada sizin göreviniz ayrı, benim ayrı. O günden sonra da Türkiyede her şey
değişti. Yani biz milletimizin verdiği emaneti iyi koruduk. O dönemler tabii
sıkıntılar yaşanmış bizden önce. Ret, inkar politikaları var, işkence var,
yargısız infazlar var, her kesime baskılar var. O 28 Şubat sürecini düşünün. Ben
de o dönem bir üniversitenin rektörüydüm. İrticacı denilerek, görevden alınan
tek rektörüm. 10 binlerce kız öğrenci travmalar yaşadı. Üniversite kapılarından
geri çevrildi. Üniversiteyi kazanmış ama gelemezsiniz deniliyor. Türkiye böyle
günleri yaşadı. Ama hamdolsun bunların hepsi bitti. Devlet o dönemlerde, iç
düşman diye bir kavram üretti, milli güvenlik belgelerinde vardı bu. İç düşman
kimdi biliyor musunuz- Kimi yerde Kürt kardeşim, kimi yerde başörtülü, kimi yerde
dinini yaşamak isteyen ve memlekette vatandaşın yarısı neredeyse iç düşman haline
gelmişti. İstihbarat örgütleri onlarla uğraşıyordu. Bugün devletin iç düşmanı
yok.
-Ülkemizin 3te 1inde olağan üstü hal vardı-
Konuşmasında, olağan üstü halin kaldırılmasına değinen Atalay, şunları
kaydetti:
O dönem ülkemizin 3te 1inde olağanüstü hal vardı. Karsta yoktu ama
Güneydoğu, Doğu Anadolu bölgesinin 3te 1inde olağan üstü hal vardı. Yani normal
hukukun uygulanmadığı olağan üstü hukukun uygulandığı, pek çok keyfiliğin olduğu,
işkencelerin, faili meçhulün olduğu, bir ilden diğerine giderken 7-8 yerde
durdurularak vatandaşın kontrolden geçirilerek sorgulandığı günler yaşanıyordu
Türkiyede. Bizim ilk icraatımız onun için ne olmuştur- Olağan üstü halin
ülkemizden kaldırılması. Seçim ortamlarında biz söz verdik. Dedik ki, Türkiye
normalleşecek. 47 kez uzatılmış. 1987 yılında başlamış 47 kez uzatılmış olağan
üstü hal. Özellikle 1990-2000 arasını hatırlayın. Bazı bölgelerimizde,
şehirlerimizde o olağan üstü hal şemsiyesinde neler yapıldığını hepimiz az çok
hatırlarız.
Atalay, faili meçhul cinayetlere son dediklerini, 1990lı yıllarda
isimlerini bilmedikleri pek çok kişinin faili meçhul cinayetlere kurban gittiğini
ve hiçbirinin failinin bulunamadığını ifade etti.
Faili meçhul cinayetlerin bazılarının Müslümanların üzerine atıldığını
belirten Atalay, şöyle konuştu:
Hepsinin suçu bazen Müslümanların üzerine falan atılmıştır. Dini
kesimlerin. Ama hiç bulunamamıştır. Bizim dönemimizde faili meçhul yoktur. Bir
tane vardır 2002 yılı aralık ayında Hablemitoğlu cinayetidir. Biz iktidar
olduktan yaklaşık bir ay sonradır. Onun dışında dönemimizde faili meçhul cinayet
yoktur. Peşinden aynı süreç içinde Devlet Güvenlik Mahkemelerini kaldırdık.
Devlet Güvenlik Mahkemeleri diye bir mahkeme vardı. En azından Genel Başkanımız
sebebiyle hatırlarsınız. Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesi, bir şiir okudu
diye Genel Başkanımızı o zaman belediye başkanıydı, belediye başkanlığı
görevinden alındı ve hapis cezası verildi. Bir miktar hapis de yattı. İşte o
kararı veren bir Devlet Güvenlik Mahkemesiydi. Devlet Güvenlik Mahkemeleri
olağanüstü mahkemelerdi. Normal usul uygulanmıyordu, askeri hakimler orada görev
yapıyordu. Dönemden döneme onların politikaları değişebiliyordu. Milli Birlik
Kardeşlik projesi bizim yeni değil 10 yıldır uyguladığımız bir projedir. Bunu
daha da isimlendirerek, terörü sona erdirmek, toplumsal barışı da güçlendirmek
için Milli Birlik Kardeşlik projemizi başlattık. Bölgede özellikle günlük hayatı
kolaylaştıracak tedbirler aldık.
-Türkiye uluslararası alanlarda işkencelerle anılıyordu-
Atalay, insan hakları konusunda çok ileri adımlar attıklarını ve hükümet
olduklarında Türkiyenin uluslararası alanlarda işkencelerle anıldığına dikkati
çekti.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde, Avrupada aleyhinde işkence davası en
çok açılan ülkenin Türkiye olduğunu anımsatan Atalay, şunları kaydetti
Kendi vatandaşımız gidip oralarda hak arıyordu. Çünkü işkence vardı
ülkemizde. Bizler 12 Eylül dönemi işkencelerinden de nasiplenmiş kişiler olarak
biliyoruz. Biz işkenceyi asla onaylamadık ve çok ileri bir değişiklik yaptık.
2003 yılında daha hükümetimizin ilk yılıdır bakın işkence cezalarını mercek
altına koyduk. Cezaları kat kat arttırdık. Yani işkence yapan eğer
ispatlanıyorsa, cezasını görüyorsa çok ağır bir ceza. Ceza kanununu değiştirdik.
Bu cezalar evvelden para cezasına çevrilebiliyordu asla çevrilemez dedik. Tecil
edilebiliyordu asla edilemez dedik.
-Haftaya 4. yargı paketi geliyor-
Atalay, haftaya 4. yargı paketinin geleceğini, pakette işkence cezalarının,
davaların zaman aşımına uğramasını da kaldıracaklarını dile getirdi.
Ceza kanununda ciddi değişiklikler yaptıklarını ifade eden Atalay, sözlerini
şu şekilde tamamladı:
Böylece ülkemizin tarihinden biz işkenceyi sildik. Gözaltı koşulları
iyileştirildi diyoruz. Gözaltı süreleri kaç gündü biliyor musunuz- 28 Şubat
sürecinde çok uzundu. 12 Eylülden sonra bazı zamanlar, 90 günü buluyordu. 90
gün. Hiç sorgu sual yok gözaltı. Biz bunu 4 güne indirdik. 4 günden fazla
gözaltında kalamaz. Sorgusu yapılır ya hakim tutuklama kararı verir tutuklu
şekilde yargılanır veya serbest bırakılır. Gözaltı şartlarını da çok değiştirdik.
İşkenceydi kendisi zaten. Nezarethaneleri düzenlerken, insani her şey olacak. Bir
gün bile kalsa duşunu alacak. Bunları getirdik. Bunlar bazen görmezden gelinir.
208 cezaevini kapattık standartlara uymuyor diye. Yenileri yapılıyor. İnsani
ortamı sağlıyorsunuz.
Muhabir: Ercüment Daşdelen / Çağlar Sefertaş / Selami Küçükoğlu
Yayıncı: Erdem Gültekin