Başbakan Yardımcısı Arınç: (4)

Başbakan Yardımcısı Arınç: (4) -Suriye politikamız doğrudur. Allahın izniyle zalim bir yönetimle mücadele edenlere desteğimiz her zaman devam edecektir. Suriyenin bir gün kendini yöneten, demokratik ve özgür bir ülke olduğunu görmek,


BURSA (A.A) - Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Suriye politikamız doğrudur. Allahın izniyle zalim bir yönetimle mücadele edenlere desteğimiz her zaman devam edecektir. Suriyenin bir gün kendini yöneten, demokratik ve özgür bir ülke olduğunu görmek, bizim hepimizin hülyasıdır dedi.
     Arınç, partisinin İl Danışma Meclisi Toplantısında yaptığı konuşmada, hükümetin Suriye konusunda yürüttüğü dış politika noktasında, zor bir işin içinde bulunduklarının bilincinde olduklarını, ancak ilkeli olmak ve kendi değerlerine sahip çıkmak zorunda olduklarını söyledi.
     Türkiyenin komşusu Suriye ile 910 kilometre sınırının olduğunu, bu sınırın iki tarafında akrabalar ve dostlar bulunduğunu, coğrafya ve tarihin iki ülkeyi birbirine kardeş yaptığını anlatan Arınç, Suriye ile ilişkilerin AK Parti döneminde başlangıçta çok iyi olduğunu ifade etti.
     Arınç, onlarla dostluk kardeşlik ilişkileri kurduklarını ifade ederek, Şöyle konuştu:
     Bu noktada Kemal Kılıçdaroğlunun sorduğu aslında cevabını da bilmesine rağmen bilmezden geldiği bir zavallı durumu tespit etmek istiyorum. Kılıçdaroğlu ve avanesi, yani birkaç kişi ısrarla şunu söylüyor; dün bunlarla çok iyi arkadaştınız da ne oldu da bir akşamda hemen düşman oldunuz. Uyanır mısınız bilmem ama, bu işin tek bir cevabı var. Biz onlarla, dostluk, arkadaşlık, ticari ilişkilerimizi geliştirirken, her alanda yüksek düzeyli stratejik işbirliği yaparken, Suriyede kan dökülmüyordu, Suriyedeki yönetim Humusu bombalamıyordu, Halepi yok etmiyordu, kandil gecelerinde camilere bomba yağdırıp, kadın erkek öldürmüyordu, öldüremezdi. Biz onlarla bir aradayken, Suriyede adeta Türkiyeyle tekrar dost olmanın güzellikleri yaşanıyor, arada vizeler de kalktığı için Hataya, Gaziantepe gelip gidenler, uçağa bile Hataydan binmeye başlıyorlardı. Ama ne olduysa içeride bir fitne koptu ve rejim, Baas rejimi kendi halkına kurşun yağdırmaya başladı.
     Cumhurbaşkanı ve Başbakanın muhataplarına yapmayın, halkınıza silah çekmeyin, onları öldürmeyin, şiddeti bitirin şeklindeki uyarılarına rağmen, arkasından yeni bombalar geldiğini, Halepte şu ana kadar 17 bin kişinin hayatını kaybettiğini anlatan Arınç, Suriyede bunlar yaşanırken, Türkiyenin Kusura bakma Esed, biz seninle dosttuk arkadaştık, ama sen halkını öldürüyorsun, benim gerçek dostluğum Suriye halkıyladır. Benim gerçek kardeşlerim Suriyede yaşayan binlerce insandır, sen ona silah çekip hayatına son verdiğin için ben artık seni tanımıyorum, ya düzelirsin, silahtan, şiddetten, öldürmekten vazgeçersin veya ben Türkiye olarak sana uzattığım eli geri çekiyorum dediğini bildirdi.
     Arınç, bu süreçte canını zor kurtaran insanların Türkiyeye sığınmaya başladığını ifade ederek, sığınmacıların sayısının dün itibariyle 99 bin küsur olduğunu, 100 bine yaklaştığını, bunlar arasında çocukların ve kadınların da bulunduğunu kaydetti.
    
     -Özalın Iraktan kaçanlar için yaptığını Suriyeden kaçanlar için yapıyoruz-
    
     CHPnin konuya ilişkin açıklamalarına dikkati çeken Arınç, şöyle konuştu:
     Şimdi CHP bize diyor ki; bunların hiçbirisini kabul etmeyin. Çünkü bunların içinde şunlar, şunlar var. Biz kapımızı herkese bir kurtarıcı olarak, sığınan bir insanın hayatını kurtarabileceği bir yer olarak açmak zorundayız. Bizim tarihimiz bunun güzel örnekleriyle doludur. Gerçi CHPnin tarihinde, sayın Başbakanın verdiği örneklerden anlıyoruz ki karşıda vurulacağını bile bile Boraltan Köprüsünün öbür tarafına sığınmacılar gönderilmiş ve buna şahit olan insan da intihar etmek zorunda kalmıştır. Bizim tarihimiz aman dileyen insana, silah çekmemek, buyur demek, altına bir döşek ağzına bir lokma ekmek koymaktır. 1991de rahmetli Özalın Iraktan kaçanlar için yaptığını biz bugün Suriyeden kaçanlar için yapıyoruz.
     Arınç, çok masraf yaptıklarını, dünyanın Türkiyeyi taktir ettiğini, ancak bu kampanyaya bir kuruş bile vermediğini vurgulayarak, Olsun bu millet alicenap bir millettir. Misafirperver olduğu kadar mazlumun yanındadır. Çok şükür Türk milletinin en büyük haysiyeti, namusu zalimin yanında değil mazlumun yanında olmaktır dedi.
     CHPnin hep Suriyenin iç işlerine karışmayın dediğini ifade eden Arınç, şunları kaydetti:
     Suriyenin iç işlerine karışmak gibi bir niyetimiz yok. Müdahale de etmeyeceğiz. Başkalarının müdahalesine de izin vermedik bugüne kadar. Suriyenin kendi meselesini çözmesine gayret ettik. İnsani yardımlarda bulunduk. Peki ama bu kadar insan ölüyor dedik, ölüyorsa ölsün siz karışmayın dediler. Esedi eleştirmeyin, aleyhinde dünyayı harekete geçirmeyin dediler. Bu ne kadar vurdumduymazlıktır, bu nasıl bir dış politika anlayışıdır, nasıl bir komşuluktur, bu nasıl demokrasi ve insan haysiyeti anlayışıdır.
    
     -Çok açık söylüyorum...
    
     Arınç, uçak krizinin ardından Suriyeden atılan bombaların Türkiyeye düşmeye başladığını belirterek, bunun Türkiyenin egemenliğine karşı bir saldırı olduğunu ifade etti.
     Savaş denilen bir şey olduğunu ve Türklerin savaşçı bir millet olduklarını ifade eden Arınç, Yeri, zamanı geldiğinde milli mücadelede de bütün dünya bilir, öncesinde de ne yaptığımızı bilir. Savaş diye zaten ihtimaller içinde bir ihtimal olması 800 bin kişilik bir Türk ordusunun varlığının sebebi nedir, bu ordu neye karşı böylesine teçhizatla, eğitimle, askerle, komutanla dolu. Yurdun bağımsızlığı bir gün tehlikeye düşerse bu asker görevini yapsın diye. Saldırı var insanımız ölüyor ve arkası kesilmiyor. Buna karşı ihtiyaten bir çare olarak bizim meclisten yetki almamız yanlış mı- Hayır.
     Çok açık söylüyorum ben etnik kökene dayalı, mezhebe dayalı bir arkadaşlıktan, beraberlikten kesinlikle bahsetmiyorum. Vicdanınıza sorduğunuz zaman CHPde bu Esed bu Baas sevgisinin ve onların rejimine bu kadar bağlı olmanın altında acaba ne yatıyor diye sorun, eminim çok duygusal sebepler bulacaksınız. Çok naif bir cümle kurdum size, çok duygusal sebepler bulacaksınız. Sayın Kılıçdaroğlunun da 3-5 tane milletvekilinin de Esed ile de Esed rejimiyle de ailesiyle de akrabalarıyla da ne hikmetse duygusal bir bağı var. Şimdi bakın test etmek için sorayım; Suriyenin yerinde mesela Katar diye bir ülke olsaydı ve Katardan bizim ülkemize bomba atılsa, insanımız ölseydi. Kemal Kılıçdaroğlunun nasıl bağıracağını tahmin edersiniz. Suudi Arabistan olsaydı veya başka bir ülke olsaydı... Pis Araplar diye başlarlar, asker göreve diye arkasından devam ederler, niye bombalar sustu, uçaklar uçmadı, helikopterler bombalamadı derlerdi. Onlara söyleyebildiklerini niçin Suriyeye söylemiyorlar. Bir kalp yarasıdır arkadaşlar, bunu da inşallah tarih yazacak, belki de o güne kalmadan bunu açık yüreklilikle söyleyenler olacaktır. Biz Hazır ol cenge eğer istersen sulh-u salah sözüne inanırız.
    
     -Her bombanın, merminin karşılığı misliyle veriliyor-
    
     Milletvekillerinin yeminlerinde, yurdun bağımsızlığı üzerine yemin ettiklerini belirten Arınç, şöyle dedi:
     Egemenliğimizi büyük zorluklarla kazandık, hiç kimseye vermek niyetinde de değiliz. Buz suratının bir tarafına tokat indiğinde yanağının öbür tarafını çevirenlerden değiliz. Bize karşı yapılan haksızlık misliyle karşılığını bulur. Esasen bu top atışının yapıldığı yerler havaya uçurulmuştur. Anında karşılığını bulmuştur, tankları da gitmiştir, topları da gitmiştir. Bizim tarafa düşen her bombanın, merminin karşılığı misliyle veriliyor. Ama bunun fazlasına cüret ederler mi- Bundan daha büyük cinayet işlerler mi diye biz elimizdeki yetkiyi bunun için almak mecburiyetindeyiz TBMMden.
     Arınç, Türkiyenin sadece Suriye için tezkere çıkarmadığını, TBMMden yine birkaç gün önce bu tezkerenin çıkarıldığını anımsatarak, şunları kaydetti:
     Kuzey Iraka çıkardığımız tezkereye üç parti de Evet oyu verdi, BDPnin haricinde. Peki Suriye tezkeresiyle Kuzey Irak tezkeresi arasında temelde ne fark var- Hiçbir fark yok. Bizim Somalide, Bosna-Hersekte, Lübnanda, Afganistanda askerimiz var, karşı çıkıyorlar mı- Hayır. Yedi düvelde bizim askerimiz, polisimiz var, barışı koruma göreviyle gönderildi ve fevkalade güzel hizmetler yapıyorlar. Ama Afganistanda bir helikopterimiz düştü, 12 tane komutan ve asker şehit verdik. Demek ki bu görevin içinde şehit olmak da var. Peki Somaliye, Bosna-Herseke, Lübnana, Afganistana başka ülkelere Hayır demeyen CHP niye Suriye için bu kadar kendini parçalıyor, üzülüyor, ağlıyor, sıkılıyor. Suriye deseniz gözlerinden yaşlar dökülüyor. Bu nasıl bir partidir. Bu nasıl bir ana muhalefet partisidir. Türkiyenin hassasiyetini görmeden, sadece orayla duygusal bağlarını bu kadar dışa vurur mu bir ana muhalefet partisi- Hadi Kılıçdaroğlu ve 3-5 arkadaşı, peki Bursa teşkilatı bu işe ne diyor CHPnin- Anadoludaki teşkilatları ne diyor- Bu işin altında başka bir iş var diye niçin düşünmüyor. Çok şükür ki en çok sesi çıkanların içinde Anadolunun pek sesi görülmüyor, ancak birkaç milletvekili bağıra çağıra bu işi götürüyor. Suriye politikamız doğrudur. Allahın izniyle zalim bir yönetimle mücadele edenlere desteğimiz her zaman devam edecektir. Suriyenin bir gün kendini yöneten, demokratik ve özgür bir ülke olduğunu görmek, bizim hepimizin hülyasıdır. Türkiyenin dış politikasına bütün dünya alkış tutarken, CHPnin buna karşı tepki duymasını, hüzünlenmesini ben 75 milyon insanımın ferasetine havale ediyorum. Göreceksiniz en kısa sürede zulümle abad olunmaz.
     (Sürecek)
    
     Muhabir: Haluk Yüksel
     Yayıncı: Doğan Sarıtaş
<< Önceki Haber Başbakan Yardımcısı Arınç: (4) Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER