Başbakan Yardımcısı Arınç: (3)

Başbakan Yardımcısı Arınç: (3) -Benim endişem odur ki, bir kısım medya organları, bu 1,5 saatlik konuşmanın başını sonunu vermeden sadece bir cümleyi ortaya koymak suretiyle kamuoyu oluşturma gayreti içine girdiler. Bir kısım insa


ÇANAKKALE (A.A) - Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Benim endişem odur ki, bir kısım medya organları, bu 1,5 saatlik konuşmanın başını sonunu vermeden, sadece bir cümleyi ortaya koymak suretiyle kamuoyu oluşturma gayreti içine girdiler. Bir kısım insanlar başını sonunu okumadan ve dinlemeden sadece dağa çıkardım sözünü ele alarak bunun üzerine eleştiriler yaptılar dedi.
     Arınç, Çanakkale Polisevinde düzenlediği basın toplantısında, basın mensuplarına gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Bir televizyon programına katıldığını ve 1,5 saate yakın söyleşi yaptıklarını belirten Arınç, şunları söyledi:
     Söyleşinin bir yerinde Kürt meselesi ve terörün önlenmesi konusunda neler düşündüğümüzün sorulması üzerine aynen şunları ifade etmiştim. Hepiniz bu konuşmayı ya dinlediniz ya metinlerden okudunuz. Ancak benim endişem odur ki, bir kısım medya organları, bu 1,5 saatlik konuşmanın başını sonunu vermeden sadece bir cümleyi ortaya koymak suretiyle kamuoyu oluşturma gayreti içine girdiler. Bir kısım insanlar başını sonunu okumadan ve dinlemeden sadece dağa çıkardım sözünü ele alarak bunun üzerine eleştiriler yaptılar.
     Kendisinin bir hukukçu olduğunu anımsatan Arınç, Hukukta her mahkeme, derecesi ne olursa olsun, bir konuya bakarsa ve bu ifade özgürlüğüyle ilgili, yani bir insanın konuşması, yazısı veya söylemi ise burada sadece bir cümleyi esas alarak sonuca varmaz, konuşmanın bütününden hareketle yola çıkar. Konuşmanın bütününden hareketle yola çıkıldığında ise konuşmanın suç içerip içermediğini yanlış ya da doğru olup olmadığını daha akıllıca karar verebilir değerlendirmesinde bulundu.
     Arınç, konuşmasındaki dağa çıkardım sözünün sadece bir kelimeyle kullanılmadığını vurgulayarak, şöyle devam etti:
     Bana Kürt meselesiyle ilgili sordukları zaman, geçmişte ben Kürdüm demenin Kürtçe konuşmanın hatta o bölgeden olmanın bile bir ret ve inkar politikasıyla suç sayıldığını ifade ettim. 60, 70 ve 80li yılları gösterdim. Daha öncesini gösterdim. Hatta geniş tahlil yapmak gerekirse belki Dersim isyanından sonra olanları da işin içine koymak gerekir. Eğer bir insanın etnik kökenini, konuştuğu dili suç sayarsanız, sadece bu sebeplerle onları cezaevlerine atar, üstelik de işkence yaparsanız, orada bir milletvekilinin ismini vermedim, ama herkes bunun kim olduğunu anladı ve kendisi de daha sonra zaten açıklama yaptı, bu insanlar belki sabır gösterebilirler, belki haklarını başka yoldan arayabilirler, ama dağa da çıkmış olabilirler. Diyarbakır cezaevinde öylesine zulümler yaşandı ki, oradan çıkanların bir kısmı dağa gitti bir kısmı da dağa övgüler düzmeye başladı demiştim. Bu cümlemi kuvvetlendirmek amacıyla, yani herkes dağa çıkmalı ben de olsam dağa çıkardım değil, sadece işkencelerin, eziyetlerin, o yok saymanın, o ret ve inkar politikalarının ne kadar acımasız olduğunu göstermek amacıyla bu cümleyi kullanmıştım.
     Sözlerinin, büyük kesim tarafından iyi anlaşıldığını, olumlu bakıldığını bildiğini anlatan Arınç, Ama bir kısım insanların da esasen siz ne söylerseniz onu çok fazla düşüneceklerini değil ama gönüllerindeki, kafalarındaki protestoların, değerlendirmelerin ne olacağını az çok bilebiliyorum dedi.
     Arınç, önemli olanın, söylediklerinin, geçmişte yapılan ret ve inkar politikalarının ülkeye ne çok şeyler kaybettirdiğini ortaya koymak olduğunu vurgulayarak, şöyle konuştu:
     Ama sonra şunları da ilave ettim. Ne zaman ki, AK Parti geldi 10 yıldan bu yana ret ve inkar yok, kabullenmek, kucaklaşmak ve geçmişte yapılan hataların hesabını sormak var. Bugün faili meçhul cinayetler ve bazı iddialar yargı tarafından araştırılıyorsa, soruşturuluyorsa, 12 Eylül darbesini yapanlar, bugün mahkemelerde yüksek ceza talepleriyle yargılanabiliyorlarsa, 28 Şubatla ilgili darbeler ve muhtıralar dönemi, bütün yönüyle meclisimizde komisyonlar marifetiyle mutlaka görüşülüyorsa, bunun arkasındaki güç ve siyasi irade AK Partinin iradesidir. Eğer böyle güçlü irade olmasıydı, Türkiyede 10 yıldan bu yana ayrımcılıkları ortadan kaldırmak, inkar politikalarını reddetmek, olağanüstü hali sona erdirmek, Kürtçe televizyon yayını başlatmak, Kürtçe seçmeli dersi okullarımıza koymak mümkün olmazdı.
     Arınç, geçmişteki hataların AK Partiye dahil olmadığını ifade ederek, Bizden önceki dönemlerde siyasi güç, iktidarlar, bu hataları, yanlışları hep üzerlerinde taşıyorlar. Bu, ülkeye çok şey kaybettirdi anlamında konuştum. Keşke beni eleştirmeye kalkanlar, bu konuşmayı yeni baştan bütünüyle dinleme okuma imkanı bulsalar. Ama ben sözlerimin toplumun büyük kesiminde doğru anlaşılır şekilde kabullenildiğini biliyorum. Eleştirilere de alışığım, yıllardır siyaset yapan insanım. Attığı her adımdan, söylediği her sözden dolayı eleştirilmesi de takdir edilmesi de mümkündür dedi.
     (Bitti)
    
     Muhabir: Zafer Akpınar / Haluk Yüksel
     Yayıncı: Doğan Sarıtaş
<< Önceki Haber Başbakan Yardımcısı Arınç: (3) Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER