DİYARBAKIR (A.A) - Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, TBMMde
hemen hemen 3 misli oyla kabul edilen tezkere bir savaş tezkeresi değildir
dedi.
Beraberinde Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker ve AK Parti
milletvekilleri ile çeşitli açılış ve incelemelerde bulunmak üzere Diyarbakıra
gelen Arınç, Gazi Köşkünde verilen yemek öncesi gazetecilerin gündeme ilişkin
sorularını yanıtladı.
Akçakaleye yapılan saldırı sırasında kendisinin Bursada olduğunu, o zaman
konuyla ilgili gerekenleri söylediğini anımsatan Arınç, şunları söyledi:
Bu bir saldırıdır, çünkü birbirine yakın 2 sınırdan yani 2 ülkenin
toprağından bahsediyoruz. Bizim Suriye ile 910 kilometre sınırımız var, 2 tarafta
da kardeşler var. Yüzyılların birbirine kardeş yaptığı coğrafyada yaşayanlar var.
Suriye tarafından rejim ve Esed yanlılarının kendi halkına karşı katliam yaptığı
bir trajedi ile karşı karşıyayız. Şu ana kadar 30 binden fazla Suriyeli hayatını
kaybetti, Halepte taş üstünde taş kalmadı. Diğer şehirlerde insanlar, çocuklar,
anneler hayatını kaybetti. Biz önce haziranda Türk uçağının düşürülmesinden sonra
Suriyeye karşı angajman kurallarımızı değiştirdik. (Bu bir saldırıdır. Bunun bir
tekrarı olursa aynı şekilde karşılık vereceğiz) dedik. Bundan sonraki hareket
hattımız böyle oldu. Bu son olayda böylesine 5 yurttaşımızın yani bir anne ve
çocuklarının hayatını kaybetmesi katlanılacak ve elbette affedilen bir husus
değil. Top mermisi, 2 top mermisi düştü. İnsanlar evlerinde, sokaklarda hayatını
kaybettiler.
-Esedin askerleri sorumludur
Arınç, Esed güçleri tarafından atılan bir top mermisinden Akçakaledeki
hadisenin yaşandığının ifade edildiğini, karşı tarafın da bunu kabul ettiğini
anlatarak, konuşmasını şöyle sürdürdü:
Bundan da üzüntü duydular ve tekrarı olmayacak bir şekilde Rusya
aracılığıyla bizim tarafımıza bir mesaj ilettiler. Bunlar hiçbiri önemli değil.
Bu saldırıya karşı Türkiye tedbir almak zorundadır ve karşılığını uluslararası
hukuktan kaynaklandığı için gerekirse aynen vermek hatta yerine göre fazlasını
bile kullanmak durumundadır. Dolayısıyla TBMMde hemen hemen 3 misli oyla kabul
edilen tezkere bir savaş tezkeresi değildir. Her zaman ihtiyaç duyduğumuzda
ülkemizin güvenliği işte birtakım güçlerin başka topraklarda takibi gerekiyorsa
veya bir müdahale mecburi hale geliyor. Bizzat kendi hakkı ile yakından ilgiliyse
sadece Türkiye yapmaz bunu, her ülke bunu yapar. Biz de böyle bir tezkere ile
hükümetimize 1 yıllık bir yetki verdik. CHPnin hiçbir argümanı gerçekçi değil,
onlar halen Esed yanlılarının politikalarına devam ediyorlar. Bunun kazara düşmüş
olabileceğini, onları affetmemiz gerektiğini söylüyorlar. Hatta hatta bunu yer
yer Muhalifler yapmış olamaz mı- diye kafa karıştırıyorlar. Evet bütün
ihtimaller araştırılıyor. Ne yazık ki son bomba mermisinin düşmesinden tek başına
rejim yanlısı güçler ve Esedin askerleri sorumludur. MHP haklı bir tavırla
tezkereye onay vermiştir. BDPnin ne söylediğini doğrusu anlamadık. Savaşa
karşıyız sözleri hepimiz için geçerlidir. Ama savaşa karşıyız sözünün altında
bugüne kadar sürdürülen bazı politikalar ne kadar bu insanları samimi gösteriyor
onu anlamakta mazurum.
-Biz kendimizi, ülke topraklarını korumanın derdindeyiz
Savaş asıl değildir, barış asıldır. Ama savaş bir ülke için, vatan için
eğer bir ihtiyaç haline geliyorsa her ülke de askerini onun için yetiştiriyor,
geliştiriyor ve buna karşı tedbirler alıyor diyen Arınç, şöyle devam etti:
Biz kendimizi korumanın, ülke topraklarını korumanın derdindeyiz. Şimdiye
kadar Suriyeye müdahaleyi hiç düşünmediğimiz gibi, yabancıların müdahalesine de
sıcak bakmadık, izin vermedik. Bizim parlamentomuz 1 Mart tezkeresinde Amerikan
askerlerinin Türkiye üzerinden Iraka girmesine izin vermemiş bir parlamentodur.
Dolayısıyla parlamentomuzun bu saygınlığını zedeleyecek hiç bir karar almayız.
Aldığımız karar tedbir kararıdır, bunu yerince kullanmak elbette hükümetin
görevidir. Akçakalenin boşatılması diye kesinlikle böyle bir şey yok. Niçin
böyle bir şey olsun Akçakale bizim güzel bir toprağımız insanlarımız orada huzur
içerisinde yaşayacaklar. Bunun için gerekli tüm tedbirleri alacağız. Biz 75
milyon insanız 780 bin kilometre toprağımızın her yerindeki huzurdan da barıştan
da sorumluyuz. İnşallah gerçek barışı en kısa zamanda hem ülkemizde hem Suriyede
hem başka topraklarda görmek mümkün olur.
(Bitti)
Muhabir: Özgür Ayaydın
Yayıncı: İrfan Cemiloğlu